Çevre, Maden, Mera, Yeka ve Enerji Piyasası Kanunlarında Değişiklik Öngören Torba Kanun Hakkında TMMOB Görüşü

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" (Esas No: 2/7335) Hakkında TMMOB Görüşü 23 Haziran 2025 tarihinde yayımlandı.

ÇEVRE, MADEN, MERA, YEKA VE ENERJİ PİYASASI KANUNLARINDA DEĞİŞİKLİK ÖNGÖREN TORBA KANUN HAKKINDA TMMOB GÖRÜŞÜ

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" (Esas No: 2/7335), yenilenebilir enerji yatırımlarında iklim hedeflerine ulaşma ve enerji yatırımlarını kolaylaştırma iddiasıyla hazırlanmıştır.

Teklif, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun yanı sıra, 2872 sayılı Çevre Kanunu, özel kanun niteliğindeki 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, 4342 sayılı Mera Kanunu, 6831 sayılı Orman Kanunu, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu ile 3194 sayılı İmar Kanunu, 5403 sayılı Toprak Koruma Kanunu, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kanunu dahil birçok temel yasal düzenlemede değişiklik getirmektedir.

Demokratik hukuk devletine dayalı bir düzende yasaların açık, belirli, anlaşılır ve öngörülebilir olması gerekmektedir. Ayrıca, halkın parlamentoda etkin temsili, milletvekillerinin, konuyla ilgili kuruluşların, kamuoyunun yasa tekliflerini gereği gibi inceleyebilmesi ve teklife ilişkin görüşlerini açıklayabilmesi ile mümkün olabilir. Oysa ülkemizde sıklıkla karşılaştığımız üzere bir kez daha torba kanun yoluyla değişiklik yapılmak istenmektedir. Değişikliklerin çoğunluğu, çevreyi ve doğal varlıkları etkileyecek olmasına rağmen, açmış olduğu davalar ve yapmış olduğu bilimsel çalışmalarla bugüne kadar hukuka aykırı birçok faaliyeti durduran Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden görüş alınmamıştır. Bunun yanı sıra hiçbir kurum ve kuruluştan görüş alınmadan yapılan düzenlemeler, kamuoyunun gündemin kaçırılmış ve halkın süreçleri katılması olanaksız kılınmıştır. Oysa teklif maddeleri göz önünde bulundurulduğunda yurttaşları yakından ilgilendiren böylesi bir değişikliğin tartışılmaksızın ve torba yasa yoluyla yapılması kabul edilebilir değildir. Bütün bu Yasalaştırma sürecinin, demokratik hukuk devletinde olması gereken nitelikli yasa kavramı ve Anayasa’da var olan hukuk devleti ile bağdaşması mümkün değildir.

Bu değişiklikler, doğal, kültürel varlıkları koruma, çevre ve planlama mevzuatında öngörülen usul ve yükümlülükleri sistemli bir şekilde sermaye lehine devre dışı bırakmaya yönelik bütüncül bir politika tercihidir. 
Teklifte, madencilik faaliyetlerinin her koşulda gerçekleşmesi yönünde düzenlemeler yapılmış, olumsuz görüş seçeneği zımni olarak ortadan kaldırılmıştır. Teklifin yasalaşması halinde, neredeyse ülke sathının tamamı, zeytinlik, orman, sit alanı vd. özel kanunlarla korunan alanlar da dahil olmak üzere, hiçbir ayrım gözetmeksizin madencilik faaliyet alanına/açık ocak işletmesine dönüşebilecektir. Özellikle son 20 yıldır, mevcut yasal düzenlemeler varken dahi, vahşi/sömürge madenciliğin kural tanımaz tutumu nedeniyle olumsuz çevresel ve toplumsal sonuçlarını Bergama’dan İliç’e yaşamaya devam ederken böylesine pervasız bir yasa teklifi hazırlanabilmiştir.

Görüşün tamamına ulaşmak için tıklayınız.