Kadın emeğini yalnızca annelik kimliğiyle tanımlayan, üç çocuk doğuran kadınlara KPSS şartı aranmaksızın memuriyet hakkı tanıyan yasa taslağı; Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğünün “toplumsal cinsiyet”, “toplumsal cinsiyet kimliği”, “LGBT” ve “kapsamlı cinsellik eğitimi” gibi kavramlara karşı ortak tutum geliştirilmesini isteyen yazısı ve Sağlık Bakanının “Çocuğu olmayan evli çift aile değildir” beyanı, kadınların ve farklı kimliklere sahip bireylerin temel insan haklarını hedef alan bütünlüklü bir gerileme politikasının parçalarıdır.

Bizler, ağır saha koşulları, uzun şantiye saatleri, erkek egemen çalışma ortamı, ücret eşitsizliği, yükselmede görünmez cam tavanlar ve toplumsal cinsiyet temelli taciz‑ayrımcılık gibi zorluklara rağmen inşaat mühendisliği mesleğini icra eden kadın mühendisleriz. Halihazırda eşitsiz olan bu çalışma koşullarımıza, yukarıda anılan düzenleme ve açıklamalarla iki kat baskı eklenmektedir:

Kamu istihdamını liyakat yerine doğurganlık şartına bağlamak, mesleki yeterlik için yıllarca eğitim almış, gece gündüz sahada çalışan biz kadın mühendislerin emeğini yok saymak anlamına gelir.

“Aile”yi biyolojik çocuk şartına indirgeyen söylemler, çocuğu olmayan ya da olamayan kadın meslektaşlarımızı toplum önünde değersizleştirerek iş yaşamında psikolojik baskıyı artırır.

Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kapsayıcı cinsellik eğitimi kavramlarına karşı resmî tutum benimsenmesi, iş yerlerindeki ayrımcılıkla mücadele mekanizmalarını zayıflatır; mühendislik sahalarında güvenli ve eşit çalışma ortamı talebimizi görmezden gelir.

Kadın inşaat mühendislerinin gereksinimi, sınavsız ayrıcalıklar değil; liyakate dayalı atamalar, cinsiyete duyarlı çalışma yasaları, nitelikli kreş‑bakım hizmetleri, eşit ücret ve güvenli iş ortamıdır. Devlet organlarını ve yasama makamını, kadınların mesleki varlığına annelik şartı koymaktan, toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan söylem ve uygulamalardan derhâl vazgeçmeye; yerine insan haklarına, bilime ve Anayasa’nın eşitlik ilkesine dayalı politikalar oluşturmaya çağırıyoruz.

Emeğimizin, bilgimizin ve mesleki liyakatimizin, üreme tercihleriyle ya da cinsiyet kimliğiyle koşullandırılmasına izin vermeyeceğiz. Kadın inşaat mühendisleri olarak bu taslakların geri çekilmesi, ayrımcı söylemlerin son bulması ve eşit, güvenli çalışma koşullarının sağlanması için mücadeleyi sürdüreceğiz.

Yaşasın Kadın Dayanışması!