Endişeliyiz Ancak Umutluyuz: Ülkemizin Geleceği İçin Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğünden Yana Tavır Almaya Devam Edeceğiz

Endişeliyiz Ancak Umutluyuz: Ülkemizin Geleceği İçin Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğünden Yana Tavır Almaya Devam Edeceğiz

Cumhuriyetimizin Temel İlkeleri

Hepimizin bildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti, Anayasamızın 2. Maddesi’nde belirtilen ilkeler gereğince insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Ülkemiz, 200 yılı aşan modernleşme süreci ve 100 yıllık Cumhuriyet deneyiminin yanı sıra, zaman zaman askeri darbeler nedeniyle kesintiye uğrasa da 75 yılı aşan çok partili siyasi hayat tecrübesine sahiptir. Bu süreçte ülkemiz pek çok büyük toplumsal hareketlilik yaşamıştır.
Son Dönemde Yaşanan Hukuksuzluklar Endişemizi Artırıyor

Son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesinin hemen ardından, 19 Mart 2025 tarihinde iki ayrı soruşturma gerekçe gösterilerek konutunda gözaltına alınması, toplumun geniş kesimlerinde ciddi bir endişe yaratmıştır. Aynı soruşturmalar kapsamında Şişli Belediyesi Başkanı Resul Emrah Şahan ve Beylikdüzü Belediyesi Başkanı Mehmet Murat Çalık ile belediye meclis üyeleri ve çok sayıda yönetici ve çalışanın da aralarında bulunduğu 100’den fazla kişi gözaltına alınmıştır. Soruşturmaların yöntemleri, siyasi iktidar ve iktidara yakın medya tarafından kullanılan dil, soruşturma dosyalarındaki bilgilerin sansasyonel bir şekilde basına sızdırılması ve belediye başkanlarının yerine kayyım atanmasının gündeme getirilmesi, toplumda yargının siyasallaştırıldığı ve demokratik hukuk devletinin zedelendiği algısını güçlendirmiştir. Bu durum seçme ve seçilme hakkına yönelik ağır bir ihlal olarak algılanmış ve büyük bir toplumsal tepki oluşmuştur.

Yaşanan bu hukuksuzluklar karşısında başlayan toplumsal tepki, kentimiz İstanbul’dan tüm Türkiye’ye hızla yayılmış, farklı kesimler tarafından desteklenerek ülke genelinde yankı bulmuştur. Vatandaşların demokratik talepler etrafında birleşmesi, demokrasiye ve hukuka sahip çıkma kararlılığını ortaya koymuştur.

21 Mart 2025 tarihinde İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun görevden alınması ve karara tepki gösteren avukatlara yönelik kötü muamele görüntüleri, hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma hakkına dair kaygıları artırmıştır. İstanbul Valiliği’nin hiçbir somut gerekçe sunmaksızın toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklaması, internet erişiminin kısıtlanması ve şehir içi ulaşımla ilgili sınırlamalar, toplumsal endişeyi derinleştirmiştir.
Barışçıl Protestolara Karşı Orantısız Güç Kullanımını Kınıyoruz

Bu kaygılarla ilk gün kendiliğinden, sonraki günlerde ise ana muhalefet partisinin çağrısıyla, siyasi partilerin, sendikaların, meslek odalarının ve demokratik kitle örgütlerinin davetiyle İstanbul Saraçhane Meydanı’nda bir hafta boyunca barışçıl ve silahsız gösteriler gerçekleştirilmiş, yüz binlerce yurttaşımız demokratik haklarına sahip çıkmıştır. Buna karşın güvenlik güçlerinin göstericilere yönelik orantısız müdahalesine, biber gazı, plastik mermi, fiziksel şiddet ve ters kelepçe gibi kötü muamele uygulamalarına tanıklık edilmiştir. Ayrıca gösterilere katılan üniversite öğrencileri, siyasi parti temsilcileri, sendika üyeleri, meslek kuruluşları ve medya mensuplarının evleri sabaha karşı basılarak sorgulama adı altında uzun süre gözaltında tutulmuş, bazıları tutuklanırken pek çoğuna ev hapsi gibi ağır adli tedbirler uygulanmıştır.

Son günlerde yaşanan bu olaylar, Cumhuriyetimizin değerlerini benimsemiş, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inanan biz inşaat mühendislerini derinden endişelendirmektedir. Siyasi partilerin yönetici ve üyelerine yönelik hukuk dışı baskılar demokratik yaşamımızı tehdit etmekte, medya mensuplarına yönelik baskılar toplumun haber alma hakkını ihlal etmektedir. Kamusal sorumluluk üstlenen meslek kuruluşlarının üyelerine yönelik dayanaksız suçlamalar ve tutuklamalar ise ifade özgürlüğüne ciddi tehdit oluşturmaktadır. Yakın gelecekte meslektaşlarımız olarak aramıza katılacak üniversite öğrencilerinin barışçıl eylemlere katılmaları nedeniyle karşı karşıya bırakıldıkları adli süreçler, eğitim hayatlarının engellenmesi, belki ileride bu nedenlerle kamuda görev almalarının önüne geçilmesi veya sektörde iş bulmalarının zorlaştırılması ise kabul edilemezdir. Anayasal haklarını kullanan gençlerimiz ülkemizin geleceğidir. Toplumun baskı ve korkuyla susturulduğu bir siyasi iklim, savunduğumuz tüm değerleri tehdit etmektedir.
Umudumuzu Halkımızın Demokratik Duruşundan Alıyoruz

Ancak tüm bu hukuksuz uygulamalara rağmen, milyonlarca yurttaşımızın demokratik ve barışçıl yollarla anayasal düzene sahip çıkması bizi umutlandırmaktadır. Türkiye toplumu, baskıcı eğilimlere karşı yıllardır sabırla, cesaretle ve kararlılıkla mücadele etmektedir. Tarihin akışını tersine çevirebileceğini düşünenler ve buna boyun eğenler büyük bir yanılgı içindedir. Baskı ortamının kalıcı hâle getirilmesi mümkün değildir.

Bizler, Anayasamızda belirtilen Cumhuriyet ilkelerine ve demokratik değerlere yürekten bağlı, insan haklarına saygılı inşaat mühendisleri olarak halkımızın sağduyusuna güveniyoruz. Toplumsal barışı zedeleyecek girişimlere izin verilmemesini, seçilmiş yöneticilere yönelik baskıların sona erdirilmesini ve yargı bağımsızlığına olan inancımızın güçlendirilmesini talep ediyoruz. Siyasi nedenlerle tutuklanan Cumhurbaşkanı adayları, milletvekilleri, belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri ve gazeteciler ile haksız yere özgürlüklerinden mahrum bırakılan tüm yurttaşlarımızın özellikle de ülkemizin geleceği olan gençlerimizin en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşmalarını umuyoruz.

Bu inançla, hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edecek, seçme ve seçilme hakkımıza, halk iradesine sahip çıkacak, anayasa, yasalar ve evrensel hukuk ilkeleri doğrultusunda emek, barış ve demokrasiden yana olanlarla kararlılıkla dayanışma içinde olacağız.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Yönetim Kurulu