Dersim Doğa Mitingi Gerçekleştirildi
10.10.2022
Tunceli`de, aralarında TMMOB Tunceli İl Koordinasyon Kurulu`nun da yer aldığı Emek ve Demokrasi Platformu tarafından 8 Ekim 2022 tarihinde Tunceli`de "Dersim Doğa Mitingi" gerçekleştirildi. Mitingde TMMOB II. Başkanı Selçuk Uluata bir konuşma gerçekleştirerek Birliğimizin görüşlerini kamuoyu ile paylaştı.
TMMOB Yönetim Kurulu II. Başkanı Selçuk Uluata`nın gerçekleştirdiği konuşma ise şu şekilde:
"Dağlarına, Ormanlarına, Vadilerine, ağacına, çiçeğine ve bu topraklarda yaşayan doğanın tüm canlılarına sahip çıkan Dersim`in güzel insanları, hepiniz hoş geldiniz!
Bu ülkedeki 600 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının mücadele örgütü TMMOB Yönetim Kurulu adına hepinizi dostlukla selamlıyorum.
Bunca güzel insanı bir araya toplayan, Dersim Emek ve Demokrasi Platformuna gönülden teşekkür ediyorum.
Değerli Dostlar,
Bugün; Dersim`in dünyalar harikası doğasına sahip çıktığımızı göstermek için, En insani yanımızla, doğaya ve yaşama olan En derin bağlılığımızla bu meydanda toplandık.
İçinden geçtiğimiz bu zor zamanlarda, hepimizin pek çok derdi, söyleyecek pek çok şeyi olduğunu biliyoruz. Ama bugün kendi adımıza değil doğamız adına, bugünümüz hakkında değil yarınlarımız hakkında konuşmak için bir aradayız.
Bugün biz konuşmazsak ormanlarımızı bitirecekler.
Bugün biz konuşmazsak dağlarımızı un edecekler.
Bugün biz konuşmazsak zeytinliklerimizi kesecekler, tarım alanlarımızı yok edecekler.
Bugün biz konuşmazsak kıyılarımızı, madenlerimizi, tarihi eserlerimizi yağmalayacaklar.
Bugün biz konuşmazsak derelerimizi kurutacaklar.
Biz konuşmazsak bu ülkenin her metrekaresini, yandaşlara, uluslararası sermayeye peşkeş çekecekler.
Bu ülkenin onurlu ve namusu insanları olarak ülke varlıklarımızın yağmalanmasına geleceğimizin karartılmasına asla izin vermeyeceğiz.
Değerli Dostlar,
Siyasi ömrünü çoktan tamamlayan, ülkeyi yönetme kabiliyetini tümüyle kaybeden siyasi iktidar, kendi tükenişine ülkeyi de ortak etmek için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Baştan aşağı yanlış ekonomik tercihleriyle ülkeyi içinden çıkılması zor bir krize sokanlar, artık tüm adımlarını "benden sonrası tufan" anlayışıyla atıyor.
Hazinesi tümüyle tüketilmiş, ödeme garantili projeler nedeniyle gelecek nesilleri bile borçlandırılmış, kamu işletmelerinin içi boşaltılmış, kamusal varlıkları ipotek edilmiş bir ülke tablosuyla yüz yüze bulunuyoruz.
Ülkenin içinde bulunduğu bu durum, rant bağımlısı olmuş siyasi iktidarı, yakın çevresini doyurabilmek için her gün yeni rant alanları yaratmaya mecbur bırakıyor.
Ülkenin dört bir yanındaki doğal varlıklarımız birer birer yağmalanıyor.
Çünkü onlar ormanlarımıza baktığında, içinde yaşayan milyonlarca canlıya, havaya, suya, toprağa verilecek zararı değil, sadece ormanların altındaki madenleri, ormanlık alana yapacakları tesislerden elde edecekleri gelirleri görüyorlar. O yüzden Kuzey Ormanları`nı, Kaz Dağları`nı, Cerattepe`yi, Fatsa`yı, İkizdere`yi yok ediyorlar.
Çünkü onlar, kıyılarımıza ve göllerimize baktığında, engin maviliklerin huzurunu hissedip bunu koruma sorumluluğunu duymuyorlar. Otel zincirlerine satılacak arazilerin parsellerini çıkarıyorlar. O yüzden Phaselis`i imara açıyorlar, Salda`yı tahrip ediyorlar.
Çünkü onlar, derelerimize baktığında, içinde yaşayan canlıları, içinden geçtiği vadiyi değil, üzerine inşa edeceği HES`leri düşünüyorlar. O yüzden Fırtına Vadisi`ni, Munzur`u kurutuyorlar.
Çünkü onlar, tarihi eserlere ve kültürel varlıklara baktığında, dünya medeniyetinin bizlere bıraktığı mirasın sorumluluğunu duymuyorlar. Bu mirası ranta çevirmenin hesabını yapıyorlar. O yüzden Hasankeyf`i, Allianoi`yi, Zeugma`yı dinamitlerle patlatıp, sular altında bırakıyorlar.
Çünkü onlar meralarımızı, yaylalarımızı, ovalarımızı, tarım alanlarımızı, havzalarımızı, sit alanlarımızı, kentlerimizi, koruma altındaki alanlarımızı, kamunun elindeki iktisadi işletmeleri, toplumsal zenginliğimizin, doğanın ve tarihin bir parçası olarak değil, sermayenin bir parçası olarak görüyor ve nakde dönüştürmeye çalışıyorlar.
Değerli Dostlar,
Ülkemizin en nadide ve el değmemiş doğa parçalarından birisi olan Dersim coğrafyası, uzun süreden beri, siyasi iktidarın iştahını kabarttığını biliyoruz.
Gözleri bu hırsla dolmuş iktidar, bu doğanın güzelliğini görmüyor. Bu güzel doğada yaşayan canlıların çeşitliliğini görmüyor. Bölgede yetişen binlerce endemik bitki türünün dünyaya kattığı zenginliği görmüyor. Buranın canlılığını, buranın renkliliğini, huzurunu görmüyorlar.
Onların gözü sadece parayı görüyor
Önce baraj projeleriyle güzelim Munzur Vadisine göz diktiler.
Ardından rekreasyon projesi adı altında Munzur Gözelerine dadandılar.
Şimdi de yüzlerce maden projesiyle birlikte bu toprakların altını üstüne getirmek istiyorlar.
Bilmiyorlar ki, buranın dağları sadece dağ değildir.
Bilmiyorlar ki, buranın vadileri sadece vadi değildir.
Bilmiyorlar ki, buranın akarsuları sadece akarsu değildir.
Bilsinler ki, buranın dağı, buranın vadisi, buranın suyu aynı zamanda buranın kültürünün bir parçasıdır.
Bu toprakların altı da üstü de bu yöre insanının inancının, kimliğinin parçasıdır.
Bu eşsiz doğa, bu yörenin acılarla dolu tarihinin tanığıdır.
Değerli Dostlar,
Onların yağmalamak istediği, onların el koymak istediği sadece madenler değil, binlerce yıllık kadim kültürümüzdür.
Doğamıza, insanlarımıza ve kültürümüze yönelik bu gözü dönmüş saldırıya izin vermeyeceğiz.
Madencilik adı altında yürütülen bu yağmayı durduracağız!
Birlikte mücadele edecek, birlikte kazanacağız. Sömürgenleri, yağmacıları, aç gözlüleri bu topraklardan söküp atacağız. Buna yürekten inanıyorum çünkü Dersim halkının ne kadar yürekli ne kadar inatçı ne kadar kararlı olduğunu biliyorum.
Gelecek güzel günlere olan umudum ve inancımla hepinizi dostlukla selamlıyorum.
Kurtuluş yok tek başına,
Ya hep beraber ya hiçbirimiz!"