İzmir Şubemiz : 2022 Dünya Su Günü Tema: Yeraltı Suları - Görünmeyeni Görünür Kılmak

İzmir Şubemiz : 2022 Dünya Su Günü
Tema: Yeraltı Suları - Görünmeyeni Görünür Kılmak


Özellikle 19. yüzyılda  "Sanayi Devrimi" olarak da adlandırılan üretimin merkezileşmesi ve kontrolsüzce yaygınlaşması ile karakterize olan sürecin ardından insanoğlunun doğa ile ilişkisinde de köklü olarak değişiklikler yaşandı, yaşanmaya devam ediyor. Doğa olayları karşısında savunmasız ve korunaksız olan her türlü doğal ve toplumsal felaketin ve yıkımın ardından hayata ve yaşama tutunmanın bir yolunu bulan insanlık, korku ve karanlık içinde yürüdüğü uzun yolun ardından doğa olaylarından kendini korumayı öğrenirken, doğaya kimi zaman olumlu çoğu zaman ise olumsuz yönden müdahale etti. 

Sanayileşen toplumların hammadde arayışı sadece savaşlara yol açmadı. Bu arayış, insanlığı yer altından yer üstüne, iç denizlerden okyanusların karanlık derinliklerine, kutuplardan en ücra köşede yer alan bir toprak parçasına kadar götürdü. Bu süreçte "potansiyel kaynak" olduğu düşünülen ne varsa nasibini aldı. Yeraltı sularımız da yıprandı, azaldı, kirlendi.

YERALTI SULARIMIZA SAHİP ÇIKALIM

İzmir Sular İdaresi`nin verilerine göre İzmir İli genelinde içme ve kullanma suyunun %59`u kuyu ve kaynaklardan %41`i ise barajlardan sağlanmaktadır.  
Türkiye`nin en önemli turizm merkezlerinin başında yer alan İzmir ilimizde yapılan nüfus projeksiyonlarında pandemi sebebiyle yazlık ve yerleşik nüfustaki öngörülemeyen artış, yakın coğrafyadaki savaşlar sebebiyle oluşan dış göç, küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişikliği, gelişen sanayileşmeyle artan su arzı ve kayıtsız derin suyu kuyularının artması sebebiyle bölgelere tahsis edilen yeraltı su kaynakları üzerindeki baskı her geçen gün daha da artmaktadır.

Güncel işletme verileri doğrultusunda günlük içme/kullanma suyu ihtiyacının çok önemli bir kısmının (%59) yeraltı suyu rezervinden karşılandığı ilimizde kuyu ve kaynaklar üzerinde artan bu baskı birçok kirliliği de beraberinde getirmektedir. Özellikle pik kullanım debilerinin oluştuğu, tarım sulama sezonu ve tatil dönemlerinde doğal (jeolojik) ve insan kaynaklı kirliliğin arttığı, kuyu seviyelerinin kabul edilebilir seviyelerin çok altına indiği ve deniz kenarlarında tuzlu su girişi, yani tuzlanma olduğu görülmektedir. Mevcut sonuçlar ortadayken, bilimsel çalışmalarla ve yapılan hidrojeolojik etütlerle yıllık su potansiyelleri ve optimum kullanım debileri belirlenen yeraltı su kaynaklarında tanımlı optimum tahsis debilerin üzerinde gerçekleştirilen çekimler sebebiyle ilerleyen yıllarda kaynaklarımız üzerindeki insan ve doğal kaynaklı kirliliğin artması, tarım arazilerinin tuzlanma nedeniyle kaybı,  kimyasal-mikrobiyolojik parametrelerin kabul edilebilir sınırların üzerindeki seyri de kaçınılmaz olacaktır. 

•Acilen Yeraltı sularının kaçak ve keyfi kullanımları ile ilgili caydırıcı hukuki düzenlemeler yapılmalı,  yoğun bir takip süreci başlatılmalıdır.
•Yeraltı sularının ikincil kaynak olarak değerlendirilerek diğer su potansiyellerine öncelik tanınmalı, yeraltı suları tarımsal sulama yerine içmesuyu ihtiyacına yönlendirilmelidir. 
•Vahşi sulama yasaklanmalı, çiftçilerin yağmurlama ya da damlama sulamaya geçmesi yönünde geniş devlet desteği sağlanmalıdır.
•Su tüketimi yüksek bitkiler havza bazında su potansiyeli ile ilişkilendirilerek sınırlandırılmalı, su kaynaklarını yok eden ve tarımsal üretimi sıkıntıya sokan kullanımlardan kaçınılmalıdır.
•Yeraltı sularının takibi, planlanması, etüt ve izleme çalışmalarının yapılması için ilgili kurumlardan ve kamu kurumlarından daha çok bütçe ayrılmalıdır.
•Bilim insanlarının, akademisyenlerin, doğa gönüllülerinin, bu alanda görev yapan deneyimli uzmanların ve meslek odalarının, görüş, bilimsel çalışma ve raporlamaları arşiv raflarında çürümeye terk edilmemeli, alınan kararlarda ve uygulamalarda dikkate alınmalıdır.
•Havzaların yeraltı suyu potansiyeli ve güvenilir çekilebilecek su miktarları düzenli olarak kontrol edilmeli, yüzey suyu kullanımı ile efektif bir entegrasyonu sağlanmalıdır.

Sera gazı tüketimi, karbon salınımı, denizlerin ve okyanusların plastik ve türevleriyle kirlenmesi, maden sahaları için katledilen ormanlar ve zehirlenen tarım arazileri, ufak karlar için arıtılmadan dere yataklarına, iç denizlere, göllere deşarj edilen kimyasal ve biyolojik atıklar, yeraltı sularının bilinçsiz ve keyfi kullanımı artık ihmal edilebilir bir ölçekte olmaktan çıkmıştır.
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak herkesi Doğamıza ülkemize ve dünyamıza sahip çıkmaya yetkilileri göreve çağırıyoruz.

22 Mart Dünya Su Gününüz kutlu olsun.

TMMOB
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
İZMİR ŞUBESİ