TMMOB Bolu İl Koordinasyon Kurulunun düzenlediği Bolu ve Deprem Gerçeği` paneli, 3 Aralık 2021 tarihinde, Bolu Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Toplantı Salonunda gerçekleştirildi.
Panele; İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Özer Akkuş, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen ve Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Türker Ateş konuşmacı olarak katıldı.
Panel, Türkiye`deki meydana gelen depremlerin ardından yaşanan olayları konu alan 1 dakikalık video gösteriminin ardından TMMOB Bolu İKK Sekreteri Erol Perçin`in açılış konuşması ile başladı. Perçin konuşmasında, "Güvenli ve sağlıklı yapılarda yaşama hakkı en temel insan hakları arasındadır. Vatandaşların sağlıklı ve güvenli yapılarda yaşamasını sağlamak devletin asli görevlerindendir. Buna rağmen depremin yol açacağı can kayıplarını ve hasarları en aza indirmek için alınması gereken önlemler bir türlü alınmıyor. Her depremden sonra sözler veriliyor ama kalıcı önlemler alınmıyor. Ülkeyi ve toplumu depreme hazırlıklı hale getirmek siyasi iktidardan başlayarak devlet kurumlarının ve yerel yönetimlerinin ortak sorumluluğudur" dedi.
Afet ve kentsel dönüşümün arkasında yer alan ekonomi politik uygulamaları anlatan Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan Karakuş Candan, "Her afetin arkasında bir politika var. Karşımıza çıkan her afet, bu politikaların bir ürünüdür. Afet kavramı artık heyelan, deprem, tsunami için kullanılmıyor. Yönetenler bilimin ve tekniğin gerekliliğini yerine getirmiyor" ifadelerini kullandı.
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Özer Akkuş, Türkiye tarihinde yaşanan büyük depremleri ve bu depremlerden sonra alınan önlemleri anlatarak başladığı konuşmasında, 1800`lü yıllardan beri depreme dair yaklaşımların nasıl olması gerektiği bilinen bir coğrafyada yaşadığımızı ancak halen önlem alma konusunda çok ciddi eksiklerin bulunduğunu söyledi. Deprem zararlarının önlenmesi konusunda Büyük Marmara Depreminden bu yana birçok kamu kurum ve kuruluşunun çalışmalar yaptığını, deprem konusunda güvenli bir ülke olmak için ne yapılması gerektiğine dair hemen hemen her şeyin devletin raporlarına yansıdığını ancak uygulamada ilerleme kaydedilmediğini ifade etti.
Kanal İstanbul Projesi`ne de değinen Akkuş, Kanal İstanbul`u depremde yaşayacağı koşullara ve İstanbul`un afet durumunda afet yönetiminde yaratacağı sorunlara dikkat çekti. Akkuş, "İstanbul Avrupa Yakasını ikiye bölüp afeti yönetmeye kalkışmak, haberleşmeden ulaşıma kadar, neredeyse depremi yönetilemez hale getirmek demek. İstanbul`daki toplanma alanlarının büyük bir çoğunluğu imara açılmış durumda. Dolayısıyla çok yönetilecek bir durum yok" dedi.
Halihazırda yapı stokumuzla ilgili belirsizlikler ve tehlikeler güncelliğini korurken siyasal iktidarlarca çıkarılan imar afları can ve mal kayıpları tehdidini büyüttüğünü söyleyen Akkuş, "Ülkemizde imar afları kaçak yapılaşmanın en önemli teşvik unsurlarından birisi olmuş, toplumun sağlıklı ve güvenli konutlarda yaşamasını belirsizliğe sokmuştur. Bir binaya iskan ruhsatı verilmesi, devletin vatandaşa Bu binada oturabilirsin` demesi anlamına gelir ki mühendislik hizmeti almadığını varsaydığımız bu yapıların, doğa olayları karşısında hasara uğramaları halinde sorumluluk bu kararı alan devletin, siyasi iktidarın üzerindedir" dedi.
Şantiye şefliği görevinin önemine değinen Akkuş, "Ülkemizde depremlerin ardından ortaya çıkan yıkımlar ve hasarlar sorunun büyük oranda inşa sürecinde yaşanan olumsuzluklar ve hatalardan kaynaklandığını göstermektedir. Bu da bizi, yapı üretim sürecinde kilit rol oynayan şantiye şefliğinin önemsizleştirilmesi ve yalnızca bir imzaya indirgenen bir görev haline getirildiği gerçeğiyle yüzleştirmektedir. Ne yazık ki mühendis-mimarların ara eleman statüsüne getirilmeye çalışılmasının somut ifadesi şantiye şefliği gibi önemli bir göreve biçilen anlamda karşılığını bulmaktadır" dedi.
Bolu ve deprem riskine dikkat çeken açıklamalarda bulunan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, "Depremi ne kadar unutmak istesek de deprem kendisini bize hatırlatıyor. Üzerinde bulunduğumuz yer kabuğu stabil değil. Depremden etkilenme olasılığı en çok olan yerlerden birisi Bolu. Kuzey Anadolu Fay Hattı, hem Türkiye`nin hem dünyanın en aktif faylarından biridir. 1900`lü yıllardan itibaren meydana gelen depremlere bakıldığı zaman ortalama olarak her 6-7 yılda bir 7 ve üzeri bir depremin meydana geldiğini görüyoruz. Yılda bir veya iki tane 6 büyüklüğünde depremler meydana gelmekte. 1900`lü yıllardan itibaren Bolu`da bin 313 adet 3 ve üzeri depremin meydana geldiğini biliyoruz. 4-5 arası büyüklüğünde 88 tane deprem oldu. 97 tane de 4`ten büyük deprem oldu" dedi.
Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yönetim Kurulu Başkanı Türker Ateş ise 99 Depreminden sonra kentin yaşadığı ekonomik sorunlara değinerek ev sahipliği yaptıkları etkinliğin konuşmacılarına, katılımcılarına ve TMMOB`ye teşekkür etti.
Panel konuşmacılara plaket takdimi yapılması ile sonra erdi.