Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinden Kaynaklanan Her Türlü Şiddete Hayır Diyerek İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz
Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinden Kaynaklanan Her Türlü Şiddete Hayır Diyerek İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz İnşaat Mühendisleri Odası Kadın İnşaat Mühendisleri Komisyonu, 25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü` dolayısıyla bir açıklama yaptı.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık, istatistik değer yüzdesi olarak farklar gösterse de, dünyanın her yerinde coğrafya, ülke, sınır, sınıf, etnik köken tanımadan kadınların en önemli sorunu olmaya devam etmektedir. 25 Kasım 1960 tarihinde Dominik Cumhuriyeti`nde Mirabel kardeşlerin diktatörlüğe karşı verdiği mücadele nedeniyle katledilerek öldürülmesi, 25 Kasım`ın Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olarak ilan edilmesinin yolunu açmıştır. O günden bugüne dünyanın her yerindeki kadınların şiddet ve ayrımcılığa karşı mücadele ve örgütlenmesi de, tüm engellemelere rağmen artarak, hala devam etmektedir. Kadına yönelik şiddetin toplumsal eşitsizliğin sonucu olması, konunun her şeyden önce devlet politikaları ile çözülmesini gerektirmektedir. Devletin sorumluluklarını yerine getirip şiddet gerçekleşmeden önce caydırıcı ve gerçekleştiğinde koruyucu önlemler almak için gerekli yasal düzenlemeleri yapması birincil önceliktedir. 2011 yılında İstanbul Sözleşmesi`nin Türkiye tarafından imzalanmasının ardından, 2012 yılında 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun`un yasalaşması mümkün olabilmiştir. Kadın örgütleri, devletin yükümlülüklerini yerine getirip, kanunun uygulanması için gerekli yasal düzenlemeleri yapmasını, politikalar üretmesini sağlamak için mücadele verirken, 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazete`de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Sözleşme`nin Türkiye tarafından feshedilmesine karar verildi. Uluslararası bir sözleşmeyi anayasamıza aykırı bir şekilde hukuksuzlukla iptal etme hakkını kendinde görenlerin varlığı, İstanbul Sözleşmesi`nin uygulanması mücadelesinde kadınların ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Kadına yönelik şiddet fiziksel, psikolojik ve ekonomik gibi çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir. Küresel bir salgınla mücadele edilen son iki yılda kadınlar açısından fiziksel, psikolojik ve ekonomik eşitsizlikler daha da arttı, koşullar ağırlaştı. Pandemiyle birlikte ev içi bakım yükü kadınlara yüklendi, ev içi şiddet arttı. Çalışma hayatında var olan eşitsizliklere pandemi kaynaklı öncelikle kadınların ücretsiz izne gönderilmesi, işten çıkarılması, ücretlerin eksik ödenmesi gibi yeni eşitsizlikler eklendi. Devletin şiddete yönelik politikalarının yetersiz olması, her şeyden önce sorunun tespitinde kendini göstermektedir. Kadına yönelik şiddete ait resmi verilerin olmaması çözümün planlanmasının önündeki en büyük engellerden biridir. Doğruluk Payı platformunun paylaşmış olduğu kadın cinayetleri verileri karşılaştırma tabloları aslında devletin sorumluluklarını yerine getirmediğinin, kadın hareketinin çabaları ile mücadele verildiğinin ispatıdır.
Kadın cinayetleri için yıllar içerisinde resmi verilerin hangi kriterlere göre toplandığı şeffaf olmadığından, sorunu anlamak için yetersiz olduğundan hatta yok kabul edilebileceğinden, bazı sivil toplum örgütleri erişebildikleri kadın cinayetleri haberlerinden veri toplamaya başlamıştır. Bu sayede cinayetlerle ilgili birçok detayın görülebildiği veri tabanları oluşmuş ve alınacak önlemler için yol gösterici olmuştur. Bu kaynaklara bakıldığında son 13 yılda 4000`e yakın kadın cinayetinin olduğu görülmektedir. Maalesef devlet sorumluluklarını yerine getirmediği ve şiddete yönelik politikaları yetersiz olduğu için bu veriler devlet kurumlarından elde edilememektedir. Tam da bu sebeple "Kadın cinayetleri politiktir". Küresel salgınla daha da artan ev içi şiddet için devlet uygulamakla yükümlü olduğu yasaları uygulamalı, 6284 Sayılı Kanun`un koruma kararının hızla alınması ve etkin uygulanması için gerekli düzenlemeleri acilen yapmalıdır. Kazanılmış hakkımız olan İstanbul Sözleşmesi bizimdir, vazgeçmiyoruz diyerek kadın mücadele ve dayanışmasını selamlıyoruz.