TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin 30 Ekim 2020 Ege Denizi (Sisam) Depremi`nin birinci yılında düzenlediği İzmir Deprem Sempozyumu 26-27 Ekim tarihlerinde gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılış konuşmaları İMO İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer`in Danışmanı Alim Murathan tarafından yapıldı.
Açılış konuşmalarının ardından oturum başkanlığını Taner Yüzgeç`in yaptığı, Prof. Dr. Nuray Aydınoğlu ve Prof. Dr. Erdem Canbay`ın davetli konuşmacı olduğu birinci oturuma geçildi.
26-27 Ekim 2021 tarihlerinde Tepekule Kongre Merkezi`nde gerçekleşen Sempozyumda konunun uzmanlarınca 23 sunum yapıldı.
Sempozyuma; İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, 2. Başkanı Sıdıka Gülsun Parlar, Sekreter Üyesi Özer Akkuş, Yönetim Kurulu Üyeleri Jale Alel, Levent Darı ve Veysel Özkan, TMMOB 2. Başkanı Selçuk Uluata, Onur Kurulu Başkanı Ömer Zafer Alku, Denetleme Kurulu Üyesi Ergin Tatar, Genel Sekreter Serap Dedeoğlu, Genel Sekreter Yardımcısı Bahaettin Sarı, İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, Ankara Şube Başkanı Bülent Tatlı, İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, Erzurum Şube Başkanı Abdülkadir Orhan, Şube Yöneticileri, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanları Ali Onat Çetin ve Alim Murathan, İzmir Kent Konseyi Başkanları ile TMMOB`ye bağlı Odaların İzmir Şube yöneticileri katıldı.
İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, sempozyumda değerli çalışmalarını ve görüşlerini 2 gün boyunca paylaşacak olan akademisyenlere, uzmanlara ve meslektaşlarımıza teşekkür ederek başladığı konuşmasında deprem gerçeği konusunda gerekli adımların atılmadığını ve İzmir depremiyle yeniden bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalındığını hatırlattı.
Depremin ne zaman olacağını bilmediğimizi fakat, hangi zaman diliminde yüzde kaç olasılıkla olacağını bildiğimizi belirten Yüzgeç, depremin tam yerini bilmesek de niteliğini ve en önemlisi yer hareketiyle birlikte toprağın ve suyun nasıl davranacağını ve alınması gereken önlemlerin neler olduğunu da bildiğimizi kaydetti.
Bu sempozyumda bilimsel ve teknik gelişmeleri, bunların uygulama örneklerini, yapılması gereken işlerin usul ve esaslarını, alınması gereken önlemlerin yöntemlerinin tartışılacağını, günün sonunda bilgi birikimimizin biraz daha artacağını ifade eden Yüzgeç, bu birikimlerimizin az da olsa yapısal dönüşüme sebebiyet verip topluma yansıyıp yansımayacağı konusunda kentleri ve ülkeyi yöneten politik iradenin dikkate almayacağından duyduğu endişeyi paylaştı.
1999 Marmara Depreminden sonra hemen hemen her kurumun, güvenli ve sağlıklı bir yaşam ve yapılaşma için nelerin yapılması, ne tür önlemlerin alınması gerektiği konularında fikirler oluşturduğunu, öneriler sunduğunu, bu çalışmaların mastır planlara, strateji ve eylem planlarına dönüştüğünü ancak 22 yıldır alınan yolun, toplumun/kurumların kendiliğinden alabilecekleri yoldan öteye gidemediğini söyleyen Yüzgeç, geçmişte TBMM ve Hükümetlerin konuya ilişkin hazırladığı raporlar ve stratejik eylem planlarını hatırlattı.
Yüzgeç, imar affından, toplanma alanlarına, risk haritalarından, kentsel planlamaya, imar politikalarına, sismik ve jeolojik araştırmalardan yeni teknolojik gelişmelere, yeni malzeme kullanımına, hukuki sorunlardan, mevzuat altyapısına, eğitimden yetkinleşmeye kadar pek çok konuda gelişme gösterilmediğini belirterek 22 yıldır yerimizde sayıyor olmanın bedelini İzmir ve Elazığ`da yurttaşlarımızın canlarıyla ödediğini, başka bedeller ödenmeyeceğinin de söylenemeyeceğini kaydetti.
Taner Yüzgeç`in konuşma metnine erişmek için tıklayınız.
İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar da yaptığı konuşmada pandemi döneminde ilk kez bu kadar kalabalık bir şekilde yan yana gelindiğini belirterek, deprem sonrası İzmir Büyükşehir Belediyesinin yaptığı protokolle Bayraklı ilçesinde başlattığı Yapı Stoku Envanterinin Çıkarılması Deprem Riski Açısından Önceliklendirme çalışmasında görev alan meslektaşlarımıza teşekkür etti.
İzmir Depreminin yapı stokuna duyulan güvensizliği gözler önüne serdiğini, bugün yapılmayan her çalışmanın yarına ertelenmesinin çok geç olacağını ifade eden Ayatar, hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması gerektiğini, bilimin, mühendisliğin ve teknolojinin vardığı nokta düşünüldüğü zaman 2020 yılında 117 insanımızın afete dönüşen doğa olayıyla yaşamını yitirmemesi gerektiğini söyledi.
Eylem Ulutaş Ayatar`ın konuşma metnine erişmek için tıklayınız.