İMO Adana Şubemiz, Ceyhan Belediyesi ile birlikte Adana-Ceyhan Depreminin 23. yılında Ceyhan Deprem Anıtı önünde anma töreni düzenledi
İMO Adana Şubesi, Adana - Ceyhan depreminin 23. yılında Ceyhan Deprem Anıtı önünde Ceyhan Belediyesi ile birlikte depremde hayatını kaybedenlerin anısına ve deprem önlemlerine dikkat çekmek için 28 Haziran Pazartesi günü anma töreni düzenledi. 1998 Ceyhan Depreminden fotoğraflar eşliğinde düzenlenen, katılımcıların anıta karanfil bıraktığı törende, İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, Ceyhan Belediye Başkanı Hülya Erdem ve CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin birer konuşma yaptı.
İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur`un konuşması:
GÜVENLİ YAPI ISRARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ
27 Haziran 1998 Adana - Ceyhan Depreminin 23. Yıldönümünde, depremde kaybettiğimiz canları saygıyla anıyor, yakınlarının acılarını paylaştığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
Depremlerin yıkıcı etkisini hatırlatmak, dolayısıyla alınacak önlemlerin önemine vurgu yapmak için her yıl Ceyhan Deprem Anıtında, Ceyhan Belediyesiyle birlikte depremde ölenleri andığımız, deprem tehlikesine ve deprem önlemlerine dikkat çektiğimiz basın açıklamasını gerçekleştiriyoruz.
İstiyoruz ki güvenli yapı yaşamı tesis edilsin, önlenemeyen ve zamanı bilinmeyen bir doğa olayı olan depremler, alınmayan önlemler, yapılmayan denetimler nedeniyle afete dönüşmesin; insanlar beton yığınları altında canlarını kaybetmesin.
Depremlerin sonuçları da göstermektedir ki insanları öldüren, kayıplara yol açan, ülkeye afet yaşatan mühendislik hizmeti almamış yapılardır. Ülkemizde 20 milyon mertebesinde olduğu bilinen yapı stokunun büyük çoğunluğu deprem kuşaklarında olup önemli bir kısmı depreme karşı güvenli değildir. Yapılması gereken, bilim, bilgi, deprem yönetmeliği ve mühendislik ilkeleri dikkate alınarak bu yapıların depreme karşı güvenli hale getirilmesidir. Bunun sağlanması da rant, çıkar, siyaset hesaplarından uzaklaşılması ile mümkündür.
İktidarın, rant ve prestij sağlayan projelere yöneldiği, ülke yapı stokunun deprem güvenlikli duruma getirilmesi için çaba harcamadığı bilinen açık gerçeklerdir. Bu konuda verilebilecek en bariz örneklerden birisi tüm karşı çıkışlara rağmen inatla yapacaklarını söyledikleri Kanal İstanbul projesidir. Deprem tehlikesi ile karşı karşıya bulunan İstanbul`un depreme hazır hale getirilmesi ve binaların güçlendirilmesi için tüm olanakların seferber edilmesi gerekirken ve bunu gerçekleştirmenin maliyeti açıkken, kamu kaynaklarını Kanal İstanbul Projesine yönlendirmek akıl almaz bir durumdur. Bu projeyi gerçekleştirerek İstanbul`u üçe bölmek, olası bir depremde ulaşım sorunları yaratacak, aynı zamanda yeraltı sularına, deniz canlılarına, tarıma zarar verecektir. Projenin zemin göçüklerine yol açma olasılığı da bulunmaktadır. Kuzey Anadolu fay hattına yaklaşık 15 kilometre mesafede olması da unutulmamalıdır. Ayrıca bir kişinin hayali ile ülke coğrafyası değiştirilemez.
İnsanların can güvenliğini birebir ilgilendiren bir mesleğin mensupları olan bizler, ülkede yaşanan bu akıl tutulmasına kararlıkla karşı çıkmaya devam ediyoruz. Bu doğrultuda şantiyelerde tam zamanlı şantiye şefi bulundurulması gerektiğine dikkat çektiğimiz, her şantiyeye bir şef kampanyamızı ülke çapında hayata geçirdik. Yine mühendislik eğitiminin, güvenli yapı üretiminin önemli bir parçası olan mesleğimizi geliştirecek formasyonda olmasını sağlamak amacıyla başlattığımız kampanyayla inşaat mühendisliği bölümüne girişte asgari başarı sırasının 50.000 olarak değiştirilmesi ve kontenjanların düşürülmesini kurumlara gönderdiğimiz yazılar, basın açıklamaları, sosyal medya kampanyalarıyla talep ettik. Bu uğraşımız sonucu kontenjanlarda kısmi ama yeterli bulmadığımız bir düşme gerçekleştirildi.
İnşaat Mühendisleri Odası olarak tüm çalışmalarımızın amacı toplumsal yararın sağlanması, insanların deprem güvenlikli, sosyal kültürel olarak gelişmiş yaşam alanlarına kavuşması, ülkemizde barış, adalet ve eşitliğin tesis edilmesi içindir. Çünkü biliyoruz ki tüm bunlar insana yaşam hakkına çevreye, doğaya değer veren bir toplumsal yaşamla mümkündür. Ve bu amaçlarımız doğrultusunda tüm baskılara tüm engellemelere karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğimizi bir kez daha vurgularız. Sonuçta deprem değil binalar öldürmektedir.