İstanbul Şubemiz tarafından İzmir Depremi dolayısıyla yapılan açıklama

 

ÖNLEM ALMAK İÇİN NE BEKLİYORSUNUZ?

DAHA KAÇ BİNA YIKILMALI, DAHA KAÇ İNSAN ÖLMELİ?

(İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından İzmir depremi dolayısıyla yapılan açıklama-9 Kasım 2020)

30 Ekim 2020`de İzmir 6,9 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Seferihisar merkezli deprem Aydın`ı, Manisa`yı, İstanbul`u içine alan geniş bir alanda hissedildi. Asıl yıkıcı etkisi ise İzmir merkez ve ilçelerinde görüldü.

Yapılan belirlemelere göre depremde 180 binanın ağır hasarlı olduğu veya yıkıldığı tespit edildi. 190 binanın orta hasarlı olduğu görüldü. 1267 binanın depremi az hasarla atlattığı belirlendi. 115 can kaybının yaşandığı depremde bini aşkın yurttaş da yaralandı.

Elbette İzmir depremi bilim insanları açısından sürpriz olmadı. Beklenen oldu. Deprem, bilim insanları tarafından daha önce defalarca işaret edilen bölgede meydana geldi. Ancak bilim insanlarının uyarılarının yine ve ne yazık ki kulak arkası yapıldığı bir kez daha açığa çıktı.

İzmir depremine dikkat çeken bilim insanlarının İstanbul depremine de dikkat çektiği bilinmektedir. Ve yine ne yazık ki bilim insanlarının uyarıları yine duymazdan gelinmekte, gerekli önlemler alınmamaktadır.

İzmir depremi bir kez daha binalarımızın pek çoğunun deprem güvenliğinin bulunmadığını, uygun olmayan bölgelerin yapılaşmaya açıldığını, zemin-yapı ilişkisinin ihmal edildiğini, deprem toplanma alanlarının ya hiç olmadığını ya da yetersiz olduğunu, deprem sonrası ulaşım güzergâhlarının yetersizliğini göz ardı edilemez şekilde ortaya çıkardı.

Yapı stokumuzun en az yarısının deprem güvenliği olmadığı bilinmektedir. Ancak bilmek sonucu değiştirmeye yetmemektedir. Çünkü merkezi ve yerel iktidarlar asli görevlerini yerine getirmemektedir. Bugün ülkemizin temel sorunu depremdir; deprem ulusal seferberliği gerektirecek kadar ciddi bir tehlikedir. Bu gerçek, İzmir`i vuran depremde bir kez daha kendisini göstermiştir.

Defalarca tekrarladık. İzmir depremi nedeniyle bir kez daha vurgulamak istiyoruz: Türkiye bir deprem ülkesidir. Yapılarımız depreme karşı korunaksızdır. Pek çoğu kaçaktır; mühendislik hizmeti almadan üretilmiştir. Yapı denetim sistemine giren yapı sayısı genel stokta küçük bir paya sahiptir.

Yıkılması ve güçlendirilmesi gereken bina sayısına dair şimdiye kadar kamuoyu defalarca bilgilendirilmiştir. Örneğin İstanbul için riskli bina sayısının 50 bininin acilen yıkılması gerektiği 300 bin binanın deprem güvenliği olmadığı ifade edilmektedir. Olası bir İstanbul depreminde bu binalarda yaşayan vatandaşlarımız büyük bir tehlike altındadır.

Rant değeri yüksek bölgelerden başlayan kentsel dönüşüm projeleri dışında binaların güçlendirilmesi için hemen hiçbir kayda değer adım atılmadığı da sır değildir. Kaldı ki İstanbul`da depreme bile maruz kalmadan yıkılan binaların varlığı nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya bulunduğumuzun kanıtı sayılmalıdır.

Bu tablonun tek bir ifadesi bulunmaktadır: Vatandaşlarımızın yaşadığı binalar korunaksızdır ve kaderine razı şekilde depremi beklemektedir.

Her deprem sonrası ya da depremlerin yıldönümlerinde benzer açıklama yapmak durumunda kalıyoruz. Çünkü ne sorun değişiyor ne de çözüm için kayda değer adım atılıyor. 1999 depremi baz alındığında aradan geçen 21 sene boyunca, binaların depreme güvenli hale getirilmesi doğrultusunda önemli mesafe alınabilirdi. Ancak bu yapılmadı. Dikkat edildiyse, İzmir depreminden sonra iktidar sözcüleri tarafından "yılda 100 bin yapının dönüşümü gerçekleştirilecek" şeklinde açıklama yapıldı. İster istemez "geride bırakılan 20 senede neden yapılmadı" sorusunu sorma hakkı doğmaktadır. Aynı zamanda bir başka soru daha sorulmaktadır: Daha önce verilen buna benzer sözlerin tutulmadığı ortadayken, bugün verilen sözlerin tutulacağı, binaların depreme güvenli hale getirileceği yönündeki sözlere kamuoyunun inanması mı beklemektedir?

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak İzmir depreminden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına sabır diliyoruz. Ancak asıl önemli olanın, binalarımızın bir an önce güvenli hale getirilmesi olduğunu vurgulamak istiyoruz.

Bir kez daha soruyoruz: Önlem almak için daha ne bekliyorsunuz? Daha kaç insanın ölmesi, kaç binanın yıkılması gerekiyor harekete geçilmesi için?

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

İstanbul Şube Yönetim Kurulu