Ankara Şube Yönetim Kurulumuz tarafından Düzce Depremi`nin 21. Yılı Nedeniyle Yaptığı Basın Açıklaması

 

Ankara Şube Yönetim Kurulumuz tarafından Düzce Depremi`nin 21. Yılı Nedeniyle Yaptığı Basın Açıklaması

İMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu tarafından Düzce Depremi`nin 21. yılı nedeniyle 12 Kasım 2020 tarihinde basın açıklaması yayımlandı.

Açıklamada, "Deprem bölgelerinde yapıların güvenli hale getirilmesi için tüm kamu kaynakları ve kadroları seferber edilmelidir. İnsan hayatını ve kamu yararını önceleyen politikaları benimsenmeden deprem kuşağındaki bir ülkenin geleceğini güvence altına almak mümkün değildir," denildi.

Açıklamanın tamamı:

Bundan 21 yıl önce, merkez üssü Düzce olan 7.2 büyüklüğündeki depremde, 865 vatandaşımızı kaybettik. Geride binlerce yaralı, on binlerce hasarlı bina bırakan bu deprem, henüz daha 17 Ağustos depreminin yaralarını sarmadan meydana gelmesiyle de ülkemiz ve vatandaşlarımız açısından çok zor günleri beraberinde getirmiştir. Bugünden geriye baktığımızda, bunca can kaybı ve hasarın sebebi deprem değil, daha önce yaşadığı afetlerden ders çıkaramayan yöneticiler topluluğudur. İnsanlar ve toplumlar sorun yaşadıklarında refleksif olarak çözüm yolları ararlar, "zeki" olanlar çözüme dair bulguları değerlendirerek bu yolda ilerlerler. 1999`da yaşadığımız büyük acılar sonunda bir daha bu acıların yaşanmaması için bugün nereye harcandığı çokça tartışılan "Deprem Vergileri" toplanmaya başlandı. Bugün sormamız gereken soru şudur; bu vergiler amacı doğrultusunda kullanılsa idi yakın zamanda gördüğümüz depremlerdeki can kayıplarını yaşanır mıydı? Gölcük ve Düzce Depremleri`nde onca can kaybı yaşamamıza sebep olan zihniyet, 21 yılda değişmek bir yana güçleniyor ve olası İstanbul Depremi`nde yaşanabilecek çok daha büyük kayıplara kapı aralıyor. İzmir`de 30 Ekim tarihinde yaşanan deprem de bunun en büyük kanıtı.

1999`da Gölcük ve bugün yıl dönümü olan Düzce Depremleri`nin ardından toplanılan deprem vergileri için, "Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok," diyenler depremlerde yitirdiklerimizin hesabını vermelidirler. Deprem vergilerinin deprem bölgelerinde bulunan riskli yapıların dönüştürülmesi için kullanılması bir yana, ekonomik sorunların çözümü için çıkarılan imar barışı ile yapı güvenilirliği tartışmalı olan yapılar yasallaştırıldı.

Bugün 21 yıl önce yaşanan Düzce Depremi`nden hiçbir ders alınmadığının ve belki de çok daha kötülerine kapı açıldığının en büyük resmi olarak İzmir Depremi önümüzde duruyor. İmar barışı/affı gibi günlük politikalar yerine halk sağlığını ve kamu yararını önceleyen çalışmalar yapılmalıdır. Deprem bölgelerinde yapıların güvenli hale getirilmesi için tüm kamu kaynakları ve kadroları seferber edilmelidir. İnsan hayatını ve kamu yararını önceleyen politikaları benimsenmeden deprem kuşağındaki bir ülkenin geleceğini güvence altına almak mümkün değildir. Ülkemizin depremlerden sonra arama kurtarma çalışmaları ile değil, güvenli yapı stoku ile anılacağı günlerin özlemini yaşıyor, sağlıklı günler diliyoruz.