19 MAYIS 1919 TARİHİ SADECE BAĞIMSIZLIK VE KURTULUŞ SAVAŞININ BAŞLANGICI DEĞİL; AYNI ZAMANDA LAİK VE DEMOKRATİK BİR CUMHURİYETİN KURULMASININ BİR BAŞLANGICIDIR
19 MAYIS 1919 TARİHİ SADECE BAĞIMSIZLIK VE KURTULUŞ SAVAŞININ BAŞLANGICI DEĞİL; AYNI ZAMANDA LAİK VE DEMOKRATİK BİR CUMHURİYETİN KURULMASININ BİR BAŞLANGICIDIR
1. Dünya paylaşım savaşında ülkeler ikiye ayrılmış, bizim de içinde bulunduğumuz İttifak Devletleri savaşı kaybetmiştir. Anadolu`nun dışında tüm Osmanlı Devleti`ne ait topraklar kaybedilmiştir. İstanbul başta olmak üzere devletin her yanı emperyalistler tarafından işgal edilmiştir.
İstanbul`da kalınarak dört bir tarafı işgal edilmiş olan ülke topraklarının kurtarılması mümkün değildir. Mustafa Kemal İstanbul`dan Samsun`a geçerek Kurtuluş Savaşı`nı başlatmıştır. Bu nedenle 19 Mayıs tarihi Kurtuluş Savaşı`nın bir simgesi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Mustafa Kemal`in büyük bir öngörü ve cesaretle ortaya koyduğu kararlılık aynı zamanda sömürülen ve bağımlı olan dünya halklarına örnek olmuştur.
Bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşımız sadece sömürüye karşı çıkılan bir mücadele alanı değildir. Padişahlık düzeninin açlığa, yoksulluğa ve cehalete mahkum ettiği bir halkın isyanını örgütlemenin adıdır. Gümrüksüz bir şekilde Osmanlı Devletinin topraklarına giren ve vergi vermeden büyüyerek haksız bir rekabet oluşturan yabancı sermayenin kurmuş olduğu tahakküme karşı bir mücadele alanıdır. Yine 19 Mayıs 1919 Tarihi; bir bağımlılık antlaşması olarak yıllardır devam eden kapitülasyonlara karşı yürütülen bir mücadeledir. Bağımlılık ilişkisi, aynı ülkede yaşayan insanlar arasında eşitsiz bir düzen yaratmıştır.
Altını önemle çizmek gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti bir kan ve din devleti olarak kurulmamıştır. İnsana saygı duyan, hukukun üstünlüğüne inanan bir yeniliktir. Hak ve özgürlüklerin korunması, sosyal devletin tüm gereklerinin yerine getirilmesini amaçlayan bir çağdaş yaşamın adıdır. Açıkçası Türkiye Cumhuriyeti; her yurttaşın yasalar karşısında eşit olduğunu ifade eden yurttaş temelli; bilimi, bilgiyi, aklı, tekniği, mühendisliği ve çağdaş bir yaşamı dikkate alarak kurulan bir devlettir. 19 Mayısın 101. yılı ülkemiz açısından büyük bir önem taşıyor.
Mayasında yoktan var edilen bir ülkede yaşıyoruz. Bir yandan Osmanlı`dan devralınan birikmiş borçlar ödenerek bitirilmiş, diğer yandan bugün neredeyse tümü satılarak tüketilen onlarca üretim tesisi yapılmıştır. Bilimde, teknikte, mühendislikte, eğitimde, ekonomide ciddi ilerlemeler olmuştur. Bilimsel, laik ve aklı öne alan parasız eğitim sistemi tüm ülkemize yayılmış, köy çocuklarına okuma imkanı sağlanmıştır. Bugün insan hak ve özgürlüklerinde önümüze geçen birçok ülkede kadınlara seçme hakkı verilmemişken, ülkemizde 1930`lu yıllarda kadınlara seçme ve seçilme hakkı yasal güvenceye bağlanmıştır.
Korona günlerinde çokça tartıştığımız aşı üretim tesisleri 1928 li yıllarda ülkemizde kurulmuş ve dışarıya aşı ihraç edilmiştir. Dünyada kendisine yeten ve tarım ürünlerini ihraç eden yedi ülkeden biri haline gelinmiştir. Bugün samanı, eti, gübreyi ve bir çok tarım ürününü dışarıdan almak, üretim yerine tüketime odaklanmış olmak; 19 Mayıs 1919 un ortaya çıkarmış olduğu "yoktan var edilen bir ülke" anlayışı ile çatışır hale gelmiştir.
Üzülerek ifade etmek gerekir ki bir yandan ekonomik kriz, diğer yandan korona krizi ile uğraşırken; meslek odalarıyla ilgili yasanın (TMMOB Yasası) tartışmaya açılması ve değiştirileceğinin ifade edilmiş olması, Cumhuriyet ve demokratik değerlerle yan yana durmaz. Sorun sadece mühendis ve mimarların veya meslek odalarının sorunu değildir. Bilimde, teknolojide, mühendislikte ve sanayide gelişmenin önünün kesilmesidir.
Kamu yararını öne alarak çalışma yapan ve Anayasal Kuruluşlar olan odaları çalışamaz hale getirmek, ülkemize yapılacak olan büyük bir kötülüktür. Ülkemizin kurtuluş ve bağımsızlığının önünü açan 19 Mayıs 1919 yılının 101. yılını kutlarken, bağımsız kurumlara ve kurumlaşmaya çok daha fazla ihtiyacımız var.
Eğitimde, insan haklarında, hukukun evrensel ilkelerinde, insani gelişmişlik endeksinde, hak, hukuk ve adaletin sağlanmasında, yolsuzlukta, iş kazaları ve iş cinayetlerinde hak etmediğimiz bir yerde bulunuyoruz. Dünya ülkeleri arasında sonlardayız. Yasama, yürütme ve yargı sistemi arasında olması gereken bağımsızlık ilişkisi kopmuştur.
Hiçbir kimsenin kuşkusu olmasın ki; 19 Mayıs 1919`un koşullarını ve direngenliğini bilerek ülkemizin ve mesleğimizin sorunlarını anlatmaya devam edeceğiz. Bugün yatırımlar durmuş, iç ve dış borçlar nedeniyle yeni yatırımların yapılamaması ciddi bir sorun haline gelmiştir. Cumhuriyet`in ortaya koyduğu tüm varlıklar satılarak tüketime harcanmış, farklı bir rant düzeni oluşturulmuştur. İşsizlik oldukça artmıştır. Meslektaşlarımız da bu durumdan kendilerine düşen olumsuz payı büyük ölçüde almışlardır. Oysa ülkemizin az tüketip çok daha fazla üretmeye ihtiyacı var.
Sonuç olarak; ülkemizin içinde bulunduğu tüm olumsuzluklara rağmen;19 Mayıs 1919 yılının zor koşullarını ve direngenliğini bilerek mücadelemizi sürdüreceğiz. Umudumuz 19 Mayıs kadar "Genç ve Güzeldir". Bu nedenle düşüncesi genç ve yeni olan herkesin bayramıdır 19 Mayıs.
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; ülkemizi emperyalist işgalden kurtaran ve bağımsızlığa giden yolu hazırlayan önderleri saygı ve sevgiyle anıyoruz. 18.05.2020