İstanbul Şubemizde Bilim, Teknoloji, Mesleğimiz ve Demokrasi Mücadelesinde Harun Karadenizi Anlama ve Anma Etkinliği
İstanbul Şubemizde Bilim, Teknoloji, Mesleğimiz ve Demokrasi Mücadelesinde Harun Karadeniz`i Anlama ve Anma Etkinliği TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası tarafından gerçekleştirilen Bilim, Teknoloji, Mesleğimiz Ve Demokrasi Mücadelesinde Harun Karadeniz`i Anlama ve Anma Etkinliği 7 Mart 2020 tarihinde İMO İstanbul Şube konferans salonunda gerçekleştirildi. Etkinliğin açılış konuşmaları bölümünde Şube Başkanı Nusret SUNA, "Meslektaşımız Harun Karadeniz 6 Eylül 1942`de doğmuş, 15 Ağustos 1975`te hayata veda etmiştir. Yani bugün ne doğum ne de ölüm yıldönümüdür. Buna rağmen bugün Harun Karadeniz`i anma etkinliği düzenlemenin şöyle bir anlamı olabilir: Harun Karadeniz`de vücut bulan, halk için mühendislik anlayışının tartışılmasına ihtiyaç duyulmuştur. İhtiyaç duyulan sadece mühendislik anlayışı değildir elbette. Harun Karadeniz`in simge isimlerinden olduğu 68 kuşağının antiemperyalist, yurtsever, gericilik karşıtı özelliklerine duyulan ihtiyaç günümüzde yakıcı bir hal almıştır. Bir bakıma, vurgulu hale getirdiğimiz bu iki özellik Harun Karadeniz`in kısa hayatının öyküsüdür. Mühendistir, ancak mühendisliğin formüllerden ibaret olmadığını düşünmekte, mühendislik bilgisinin toplum ve ülke yararına kullanılması gerektiğini dile getirmektedir. Etkinlik görselinde de kullanılan veciz sözünde bunun emaresi bulunmaktadır. Evet, Harun Karadeniz "Biz mühendisler için tek yol kim için ve ne için çalıştığını bilerek emekçi halkın yararına üretim yapma olanakları yaratmaktır." diyerek, bundan 50 yıl önce yol gösterici olmuştur. Hemen her platformda inşaat mühendislerinin halkçı, kamucu geleneğinden söz ediyoruz ya, işte bu geleneğin taşıyıcılarındandır Harun Karadeniz." dedi ve bu geleneğin devamcısı olacaklarını, geleneğe sahip çıkılması, mesleğin hassasiyetleriyle ilgili olduğu kadar, 7154 Sicil Numaralı üyemiz Harun Karadeniz`in ömrünü adadığı fikirlerin yolundan ayrılmamakla da ilgili olduğunun altını çizdi. Harun Karadeniz`in 1962 yılında İTÜ İnşaat Fakültesi`ne kayıt yaptırmış, aynı yıl içerisinde İnşaat Fakültesi Talebe Cemiyeti Başkanlığına seçilmesini onun taşıdığı potansiyelin işareti olarak niteleyen SUNA, Harun Karadeniz`in, CİA belgelerinde "nahoş bir olay" notuyla yer alan 6. Filoyu protesto eylemlerinin antiemperyalist mücadelenin simge eylemlerinden biri olduğunu belirtti ve "Bizler Harun Karadeniz`in meslektaşları olarak, örneğin Kanal İstanbul`a karşı çıkarken bir taraftan kamu yatırımlarının deprem gibi yakıcı ihtiyaçlara yönelmesini talep ederken, diğer taraftan kentleşme politikalarıyla ilgili yaklaşımımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz. İnşaat mühendisliğinin evrensel doğruları ile Harun Karadeniz`in öğreticiliğini birleştiriyor ve mesleki-politik hattımızı çiziyoruz. Tedavi sürecinde pek çok engellemeyle karşılaşan ve maalesef aramızdan erken ayrılan meslektaşımız Harun Karadeniz`i sevgiyle, saygıyla yâd ediyorum" diyerek konuşmasını sonlandırdı. SUNA`nın konuşmasından sonra Harun Karadeniz`e ilişkin hazırlanan belgesel film izlendi. Oda Başkanımız Cemal GÖKÇE konuşmasında günümüz Türkiye`sinin yaşadığı sorunsallara değindi ve Harun Karadeniz`in 1970`li yıllarda yaşadığı toplumsal konular, eğitim ve mühendislikte vermiş olduğu mücadeleleri üzerine düşüncelerini aktardı. Harunların dün vermiş olduğu mücadeleyi, bugüne, bugünün mücadelesini de yarınlara taşımak amacıyla bu etkinliğin düzenlendiğini ve ortalık yanıyorken, birçok eve ateş düşmüşken, iki gün öncesini bize unutturmaya, geleceğimizi sadece yaşanan güne odaklayarak turist sayısındaki artışa ve ekonomik büyümeye hapsetmek isteyen tek adam düzeninin, sorunları daha da büyüteceğine dikkat çekmek amacıyla düzenlediklerine dikkat çeken GÖKÇE, şöyle devam etti: "Her mahallede bir milyoner yarattık" sözünü alkışlayan halk," ne yazık ki o milyonerler yaratılırken kendilerinin fakirleştiğinin farkında değildirler" diyerek sömürünün nasıl işlediğine dikkat çekmiştir Harun Karadeniz. Bugün de 301 insanın göçük altında kalarak yaşamını yitirdiği Soma`da, onların ölümüne neden olanlara oy veriliyor. Yine Harun Karadeniz," sermayenin bir artık değer olduğunu gördükten sonra kapitalizmi savunmak anlamsızlaşır. Çünkü büyük bir kitlenin yarattığı değeri, küçük bir azınlığa vermek, toplum içinde ciddi bir adaletsiz yaratır" diyor. Bugünkü sömürü düzenini ve çok büyük projelerden çok büyük rantların iktidarı destekleyenlere aktarıldığını görseydi dilini yutardı her halde." dedi. GÖKÇE: "Harun Karadeniz "kendisini güven altında hisseden insanlar mutlu olabilirler. Tedirgin ve ürkek insanların mutluluğundan söz edilemez" diyor. Harun Karadeniz`i gündeme getirmemizdeki amaç; Harun Karadeniz`in mücadelesini vermiş olduğu sorunların bugün için de devam ediyor olmasıdır. Genç yaşına rağmen ortaya koymuş olduğu ürünler bugün için de geçerliliğini koruyor." Sorunları başkaları yaratmış olsa da, bu sorunların çözülmesi için kendimizi sorumlu görürüz" diyen bir mücadele insanını, bir meslektaşımızı, bir devrimciliği, bir yurtseveri; inşaat mühendisliği bölüm ve programlarında okuyan arkadaşlarımızın tanımasını sağlamaktır. Harun Karadeniz`in mücadele arkadaşlarına geçmiş günleri anımsatarak düşüncelerini genç meslektaşlarımızla paylaşmalarını sağlamaktır. Kaçarak kurtuluşun olmadığını bilmemizdendir. Bilimsel, teknik ve sosyal gelişimin önüne konulan engellere karşı, önceki kuşakların mücadelesini öğrenip geleceğe taşımaktır. Bu nedenle; Harun Karadeniz bir mücadele döneminin önemli bir bileni bir simgesidir. Unutmayız, unutturmayız." diyen GÖKÇE, "Montaj sanayiye dayalı bir kalkınma yerine makine üreten bir sanayinin kurulmasını talep ediyorlardı. Parasız ve herkese eşit bir eğitim istiyorlardı. Kaliteli bir üniversite eğitimi için öğrenenlerin yeterli bir lise eğitimi almış olmaları, öğretenlerin de yetkin ve bilimsel yeterliliğe sahip olmalarını savunuyorlardı. Özerk bir üniversite, demokratik bir yönetim yoksa bilimsel ve teknolojik gelişmenin olmayacağını yüksek bir sesle halkımıza ve yönetime duyuruyorlardı. Bir avuç azınlığın sömürüsüne karşı işçi emekçi ve öğrenci gençliğin örgütlenerek yürütecekleri mücadelenin sonuç vereceğinin farkına varmışlardı. Tüketen değil üreterek hakça paylaşan özgür ve demokratik bir düzenin kurulması, var olan sorunları ortadan kaldıracaktır diyorlardı." Diyerek konuşmasını sürdürdü. GÖKÇE " Biz de bir kez daha diyoruz ki; Dün yoksa bugün, bugün yoksa gelecek de yoktur." konuşmasını sonlandırdı. GÖKÇE`nin konuşmasının ardından Genç İMO konseyinden Ece UYSAL ve Bekir Tahsin EREN yer aldılar. Gençler yapmış olduğu sunumda 1960-68`li yıllarda yaşanan mücadelelerle bugünkü eğitimde yaşanan duruma değindiler. "Bugün Türkiye`de öğrenciler açlıkla, işsizlikle, geleceksizlikle mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Sermaye devletinin patronları ‘burs almayın, kredi alın bedavacılığa alışmayın` diyerek bizi açlığa mahkum bırakıyorlar. Bütçede paralar savaşlara, saraylara, patronlara ayrılırken eğitim devletin sırtına bir yük olarak görülüyor ve eğitim taleplerimiz göz ardı ediliyor. 4 Ocak`ta İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü 3. sınıf öğrencisi Sibel Ünli yemekhane kartındaki 1.5 lira ile intihar etti. Sibel`in katili kapitalizmdir, bu çürümüş sistemdir" diyen gençler, YÖK`ün durumunu eleştirdiler. "Eğitim denilince akla gelen, öğreten ve öğrenen olmak üzere başlıca iki unsurdur. Öğretim kadrolarının nicel yetersizliği yanında nitel yetersizliği de söz konusudur. Eğitimimizdeki sorunların biri de, iktidarlara ve hatta her değişen Milli Eğitim Bakanı`na göre uygulamalar yapılıyor olmasıdır. İktidarlar kendi siyasi propagandaları için imam -hatip okulları açtıkları gibi, hiç eğitimci olmayan kişileri de milli eğitim bakanı yapabilmektedir." diyen gençler, eğitimci olmayan bakanların her bir ayrı bir uygulama getirebildiğini ve bunun sonucu olarak eğitim düzeninin karmakarışık ilkesiz bir deneme tahtası olmaktan ileri gidemediğine dikkat çektiler. Siyasi iktidarların kitle haberleşme araçlarını elinde bulundurduğunu, kitle haberleşme araçları ile topluma istedikleri bilgileri verip istemediklerini vermediklerini, bu uygulamanın, toplumun şartlanmasını, genel kültür seviyesinin geri kalmasını doğurduğuna dikkat çeken gençler, bu durumun genel eğitim için de önemli bir problem olarak belirttiler ve Harun Karadeniz`in "Bilgisizlik büyük bir mahkumiyettir. "Yeni nesilleri şartlandırmayın efendiler. Kendi donuk şartlanmış beyinlerinizin kalıplarını yeni nesillere vermeye hakkınız yok. Toplumsal gelişmelere engel olan zararlı gelenek ve göreneklere yeni nesiller için birer pranga olmasın. Genç beyinleri kendi kafanıza göre doldurmayın insanlar ilerlemeli , ilerleyecek, insanların yoluna çıkmayın. İki bin yıl önce başkaydı dünya, ama yüzyıl sonra bambaşka olacak, taş devrinden daha geri kafalı insanlar olarak anılacaksınız. Hızla dönüyor dünya , dönüşü durdurmaya çalışmayın" sözleriyle sunumlarını tamamladılar. Etkinlikte Orhan BURSALI, Fahri ARAL, Yaşar YILMAZ, Süleyman BALKAN, Mete AKALIN, Selçuk ESEN, Cem BÜLBÜL, Dilan YILMAZ, Şükran SONER, Nigar SANCAK, H. Mutlu ÖZTÜRK, Esat KORKMAZ, Kazmir PAMİR, Hulki TANRIYAR, Onurcan AROLAT, Akif AKA, Oktay GÜLAĞACI söz alarak Harun KARADENİZ`e ve o döneme ilişkin anılarını aktardılar.