Adana Şubemiz, 12 Eylül Askeri Darbesinin 39. Yıldönümünde Basın Açıklaması Yaptı
Adana Şubemiz, 12 Eylül Askeri Darbesinin 39. Yıldönümünde Basın Açıklaması Yaptı İMO Adana Şube Başkanı Zekeriya Turanbayburt, 12 Eylül Darbesinin 39. yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, 12 Eylül döneminin yarattığı baskı uygulamalarına ve bugün Türkiye`de siyaset sahnesinde egemen olan iktidar uygulamalarının 12 Eylül Askeri Darbesinin ürünü olduğuna dikkat çekti. BASIN AÇIKLAMASI METNİ: SİYASET SAHNESİNDE EGEMEN OLAN İDEOLOJİ VE İKTİDAR UYGULAMALARI 12 EYLÜL ASKERİ DARBESİNİN ÜRÜNÜDÜR Ülkemiz bundan 39 yıl önce 12 Eylül 1980 sabahı gerçekleştirilen askeri darbe ile karanlık bir döneme girdi. Parlamento askıya alındı, siyasi partiler, sendikalar, sivil toplum örgütleri kapatıldı, grevler yasaklandı, birçok gazetenin kapısına kilit vuruldu, kitaplar, dergiler yasaklandı, on binlerce insan yıllarca hapishanelerde tutuldu, gencecik insanlar işkencelerde, darağaçlarında katledildi. Sindirilmiş, hak arayamayan bir toplum yaratmak için gerici, baskıcı 12 Eylül Anayasa`sı yaratılan korku, yıldırma atmosferinde işlerliğe konuldu. Bugünün Türkiye`sinin siyasi, kültürel, sosyal hayatının oluşumu, siyaset sahnesinde egemen olan ideoloji ve iktidar uygulamaları 12 Eylül Askeri Darbesinin ürünüdür, 12 Eylül`ün mirasıdır. Bugün, siyaset arenasında boy gösteren neoliberal gerici sistemin inşasına 12 Eylül`ün toplumu sindirmeye yönelik şiddet, baskı ve yıldırma politikaları ile o günlerde başlanıldı. 2019 Türkiye`sine gelindiğinde baskıların, 12 Eylül günlerindeki gibi devam ettiğini gösteren örnekler çok sayıdadır. Ülkemizde, öncüllerini bile geride bırakan, gücünü aldığı, varlığını borçlu olduğu 12 Eylül döneminin baskıcı uygulamalarını aşan, toplumun önemli bir kesimine bunu kanıksatan, halkı çaresizliğe sürükleyen bir hakimiyet vardır. Yargının seçilmesine engel görmediği, halk iradesiyle seçilen Van, Diyarbakır, Mardin Belediye Başkanları görevden alınarak yerlerine kayyum atanmıştır. Geçtiğimiz dönemde aynı belediyelere atanan kayyumların yerel yönetimleri uğrattıkları zararın, yolsuzlukların ve şatafatın bilançosu da ortadadır ne yazıktır ki. Muhalefet partisinin İstanbul il başkanına yedi yıl önceki bir paylaşımı nedeniyle ceza verildi; çok sayıda gazeteci, yazar, siyaset insanı cezaevinde bulunmakta; en ufak fikir beyanı takibe alınmakta, soruşturmaya tabi tutulmaktadır. KHK`larla çok sayıda insan gerekçesiz olarak işlerinden uzaklaştırılmış, işe dönüşleri engellenmektedir. KADIN CİNAYETLERİ TOPLUMSAL DURUMUN VAHAMETİNİ GÖSTERİYOR Ülkemizde düşünce özgürlüğünün, hak hukuk adalet aramanın suç sayıldığı günlerdeyiz. Ekonomik krizi ifşa etmek bile suç olur hale getirilmiştir. Tüm bu baskıların, yıldırma politikalarının amacı muhalefetin, karşı çıkışların gücünü kırmak, egemen anlayışın devamını sağlamaktır. Bu baskıcı uygulamalar toplumsal yaşamda kültürel, sanatsal, sosyal, etik boyutlarda gerilemeyi, bozulmayı da beraberinde getirmektedir. Kadın cinayetleri alabildiğine çoğalmıştır. Bu cinayetler ülkemizdeki toplumsal durumun vahametini tek başına ortaya koymaktadır. EŞİT, ADİL, DEMOKRATİK TOPLUM MÜCADELEMİZ SÜRECEK Tüm bu gerçeklerin ışığında toplumun ciddi bir dönüşüme ihtiyacı olduğu açıktır. İhtiyacımız, 12 Eylül`le başlayan giderek zifiri hale gelen karanlığın ortadan kaldırılmasıdır. Bu da karanlığın kendiliğinden kalkmasını bekleyerek olmayacaktır. Susmamalı, sessiz kalmamalı, var gücümüzle karşı koymalıyız. TMMOB ve bağlı Odalar, 12 Eylül`ün en sert günlerinde ayakta kalmayı, üyelerine sahip çıkmayı, mesleki saygınlığı korumayı bilmiştir. Tıpkı 12 Eylül günlerinde olduğu gibi TMMOB ve bağlı Odalarımız bugün de saldırıların hedefindedir. Ancak bilinmelidir ki bizler her dönemde, her koşulda olduğu gibi bugün de adil, eşit, demokratik toplum mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.