Uşak Şubemiz: 20. Yılında Marmara Depremi Gerçeği 1999 yılında 16 Ağustos`u 17 Ağustos`a bağlayan gece meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki yer sarsıntısı, Türkiye tarihinin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçti. Merkez üssü Gölcük olan deprem, Marmara Bölgesi`nin genelinde hissedildi. Kuzey Anadolu Fay Hattı`nın kırılmasıyla meydana gelen deprem, İstanbul, Bolu, Bursa, Eskişehir, Kocaeli, Sakarya ve Yalova`da can ve mal kaybına neden oldu. Türkiye`nin kuzey bölgelerden boydan boya geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı`nın batı bölümünde meydana gelen deprem, 17 Ağustos 1999 Salı günü saat 03:01`de başladı ve 45 saniye sürdü. 17 Ağustos Depremi, gerek nüfus yoğunluğu gerekse de ekonomik faaliyet açısından Türkiye`nin en önemli bölgesini etkiledi. Resmi rakamlara göre, depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi de yaralandı. Deprem sonucunda bunların 112.735 tanesi yıkık-orta hasarlı, 124.131 tanesi orta hasarlı ve 128.042 tanesi az hasarlı olmak üzere toplamda 365.000 bina hasar gördü. Yapılan bir araştırma sonucu 1999 Marmara depreminde hasar gören yapıların %80 den fazlasının geçmiş dönemlerde ki imar aflarından yararlanmış binalar olduğunu göstermektedir. Ne yazık ki geçmişte yapılan hatalar günümüzde de tekrarlanarak imar barışı adı altında hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaba tabirle kaçak yapılar yasal hale dönüştürülmektedir. Yaklaşık 20 milyon civarında konut bulunan ülkemizdeki yapı stokunun kalitesi ve yeterli mühendislik hizmeti almamış konut sayısı oranının %35 seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Marmara Depreminden sonra çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. En önemlisi Deprem yönetmeliği sırasıyla 1999,2007 ve en son 2019 yıllarında olmak üzere güncellenmiş yapılarımızın gelişen teknoloji ve malzemeler ışığında daha güvenli projelendirilmesi sağlanmıştır. Ayrıca yapı denetim sistemi ve yapı müteahhitliği alanında yapılan yönetmelik değişiklikleri ile daha güvenli ve kaliteli mühendislik hizmeti almış yapıların imalat safhasının da güvence altına alınması sağlanmaya çalışılmıştır. Ancak 20 yılda yapılanlar maalesef yeterli değildir. Özellikle deprem riski altında bulunan, dışarıdan göç alan büyük şehirlerimizden başlamak kaydıyla alınması gereken bir dizi acil önlem bulunmaktadır. Öncelikle bilim ve mühendisliğin ışığında planlı kentleşme ve yapılaşma sağlanarak herhangi bir afetin en az hasar ve en az can kaybıyla atlatılacağı gerçeği hatırlanmalıdır. Mevcut yapı stoku acilen incelenerek ilave kat yapılan, imar aflarından yararlanan, çok düşük beton dayanımına sahip binaları testler ve ölçümler yaparak belirleyerek riskli binalar tespit edilmelidir. Bu sayede içinde yaşayanlara ve hatta yanındaki binalarda yaşayan insanlara da zarar verebilecek yapılar çok geç olmadan yıkılabilir yada depreme dayanıklı hale getirilebilir. Yine bu kapsamda binaların kimin tarafından yapıldığı, imar affı ve benzeri uygulamalar ile kayıt altına alınıp alınmadığı, beton dayanımından tutun yapı denetimine ve proje müelliflerine kadar, kadar pek çok bilgiye ulaşmamızı sağlayacak bir bina envanteri sistemi kurulmalıdır. Bu sayede vatandaşlar, nasıl bir bina aldığını bilmesine imkân verecek ve belki de hayat kurtaracak bu türden bilgileri öğrenecek, hatta bilinçli insanların da kaçak ve sicili şaibeli binalardan kaçınması sağlanmış olacaktır. Ayrıca olası bir deprem durumunda afet sonrası kurtarma, acil müdahale, hasar tespit ve enkaz kaldırma çalışmaları bilimsel bir temele oturtmalıdır. Sonuç olarak Depremler bize şunu göstermektedir, bilimi ve mühendisliği hiçe sayarak, yanlış yollardan giderek doğru yerlere ulaşmak mümkün değildir. Unutulmamalıdır ki "Deprem öldürmez, bina öldürür". Bu yüzden yapılarınızı yaparken önce işin ehli bir inşaat mühendisine danışın, evinizde güvenle yaşayın. 17 ağustos 1999 Marmara depreminin 20. Yılında depremde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet geride kalan ve bu korkuyu hayatı boyunca unutamayacak olan yakınlarına da sabırlar diliyoruz.
Ali Osman DORUK İnşaat Mühendisleri Odası Uşak Şube Başkanı