Ankara Şubemiz: Adalet Değil Eşitlik İçin Direnişteyiz

Ankara Şubemiz: Adalet Değil Eşitlik İçin Direnişteyiz      

Biz kadınların yüreğinin gümbürtüsüdür 8 Mart, özgür kadınla örülü yaşamın yaratılması için verilen mücadelenin sembolüdür…

Adalet Değil Eşitlik için Direnişteyiz...
Biz kadınların yüreğinin gümbürtüsüdür 8 Mart, özgür kadınla örülü yaşamın yaratılması için verilen mücadelenin sembolüdür...

8 Mart 1857`de,Tekstil işçisi kadınlar, 16 saatlik çalışma saatlerine, düşük ücrete, ağır çalışma koşullarına başkaldırıp; insanca yaşam talebiyle greve gitmiş; erkek devlet tarafından direniş zorla bastırılmış ve 129 kadın yanarak hayatını kaybetmiştir. O gün yanan isyan ateşi, dayanışmayı büyütmüş;   sömürü düzenine her başkaldırışta, ataerkiyi her reddedişte alevlenmiş;  özgürlük ve eşitlik mücadelesine ışık olmuştur...

Cinsiyet ayrımcılığının gerek söylemlerle gerek yaptırımlarla pekiştirildiği son yıllarda, özetle iktidarın gerici politikalarının yadsınamaz katkısıyla kadına yönelik şiddet korkunç rakamlara ulaşmıştır.

2002‘de 66 kadın öldürülürken, 2018 yılında bu rakam  440`a yükselmiş, içerisinde bulunduğumuz 2019 senesinin ocak ayında 43, şubat ayında ise 31 kadın öldürülmüştür. Kadına yönelik ayrımcılık ve bunun uzantısı olan şiddet bir insan hakları ihlalidir, münferit değil, sistematiktir.Son günlerde şahit olduğumuz  Döndü Şengül ve Şule Çet cinayetlerinde, erkek şiddeti öldürmekle kalmamış; tecavüz ederek ve  çocuğunu istismar ederek  hepimizi bir kez daha dehşete düşürmüştür.Kadın cinayeti davalarında, her türden gerekçe ile uygulanan iyi hal veya haksız tahrik indirimleri kadının yasa eliyle değersizleştirildiğini, yeni kadın cinayetlerine davetiye çıkarıldığını bizlere göstermektedir. Devletin görevi, şiddeti normalleştirmeden 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi`ni etkin bir şekilde uygulamak, geliştirmek ve şiddete maruz kalan kadını korumak ve boşanmaları zorlaştırmamaktır.
 
Kadına yönelik şiddeti durdurmanın ön koşulu, cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıdır. Ayrımcılıkla mücadele bu bağlamda önemli bir yerde dururken;20 Şubat`ta Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı tarafından, üniversitelere gönderilen Yükseköğretim Kurumları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi toplumsal değerlerimize ve kabullerimize uygun olmadığı gerekçesiyle kaldırılmıştır. Bununla da yetinmeyen iktidar, kadının varlığını erkeğin eşi olarak gören, eşitlik yerine adalet anlayışını benimseyen gerici ideolojinin bir ürünü olan, kadını aşağılayan, İslam Konferansı Örgütü Kadının İlerlemesi Teşkilatı Tüzüğü`nü kadın çalışmalarının merkezine koyma hazırlığındadır. "Kadın erkek eşit değildir" ile başladıkları yolda iktidarın bu gerici hamleleri şaşırtıcı olmamakla birlikte tedirginlik vericidir. Toplumsal cinsiyet rollerini daha da belirginleştirecek, cinsiyete dayalı ayrımcılığı derinleştirecektir ve kadına yönelik her tür şiddetin artmasına yol açacaktır.

Kadın erkek eşitliği istiyoruz; kadını erkeğin adaletine bırakan kadın erkek adaleti değil!

Dünya genelinde Türkiye, özellikle çocuk gelinler, 19 yaş altı doğurganlık oranı, kadına yönelik şiddet, koruma tedbirlerine rağmen kadın cinayetleri, sosyal ve ekonomik alanda kadın-erkek eşit(siz)liği gibi başlıklarda ilk sıralarda yer almaktır. Son günlerde erken yaşta evliliklerde cezaları affetmeyi öngören tasarı yeniden gündemde. Bu çocuk istismarını meşrulaştırmaktan başka bir şey değildir!
Savaşın, yoksulluğun sömürünün olduğu yerlerde adalet de yoktur ve bunun acısını da trajedisini de en fazla kadınlar yaşar, bedelini de en fazla kadınlar öder. Cumartesi Anneleri ve yine Roboski`li annelerin direnişi, adalet arayışları bize bunu kanıtlar niteliktedir.

Direnen kadınlara selam olsun!

Kadın mücadelesi, şiddetle hesaplaşma mücadelesidir. Kadınlara yönelik her gün artarak devam eden tacize, tecavüze ve her tür şiddete karşı dayanışmayı büyütüyoruz; yaşadıklarımızın  kaderimiz olmadığını ve bunu mutlaka değiştireceğimizi haykırmak için 8 Mart`ta meydanlardayız ...

İMO Ankara Şubesi Kadın Mühendisler Çalışma Grubu