İstanbul Şubemiz Edirne Temsilciliği: Bir Doğa Olayı, Bir Kez Daha Afete Dönüştü
İstanbul Şubemiz Edirne Temsilciliği: Bir Doğa Olayı, Bir Kez Daha Afete Dönüştü
Edirnemiz sel felaketlerini çok sıkça yaşıyor. En büyük endişemiz Meriç, Arda, Tunca nehirlerinin taşması iken son yıllarda derelerimizin taşması, kent içinde nehire dönen yollarımız ile ciddi sel felaketleri yaşıyoruz. Öncelikle selde yaşamını yitiren vatandaşımıza rahmet, Edirne`mize başsağlığı, yakınlarına sabırlar dileriz. Edirne 27 Kasım 2018 gecesi yağan yağmura teslim oldu. Evler, araçlar su altında kaldı, yollar ve sokaklar su ile doldu. Derelerin taşmasıyla köy yollarımız, D100 karayolu ulaşıma kapandı. İnsanlar işyerlerine ulaşamadılar, yollarda kaldılar. Köşençiftliği, İskenderköy, Sazlıdere köylerinde taşkınlar su baskınları yaşandı. Oğulpaşa köyü ise tamamen su baskınlarına maruz kaldı ve maalesef can kaybının da yaşandığı afette çok büyük maddi kayıplar oluştu. En son 1953 yılında 110mm ölçülen yağış miktarının Edirne Merkezde bu kez 128,5 mm olarak tespit edildiği Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından açıklandı. 65 yıl sonra 110mm üzerinde bir yağışla karşılaşıyoruz. Bu yağış öngörülebilir miydi evet öngörülebilirdi, öngörülmeliydi, hesaplamalar buna göre yapılmalıydı. Akarsuların taşkın koruma planlamaları yapılırken, arazi korumasını 100 yıl, meskun mahal korumasını ki buralar köyde olabilir 500 yıl tekerrür aralığında görülen yağış miktarları ve debilerine göre taşkın koruma yapılarının oluşturulması ve bunların düzenli bakım-işletmesinin yapılması gerektiğinin mühendislik yöntem ve kriterleri olduğu bilinmektedir. DSİ 11. Bölge Müdürlüğü Meriç kanal projesini 500 yıl taşkın tekerrür aralığı için tasarladığını açıklamıştı. Aynı DSİ köylerde su baskınına yol açan D100 karayolunda ulaşımı kesen, can ve mal kaybına yol açan dere taşkını için bilinen mühendislik yöntem ve kriterlerini kullanmış mıdır? Bu derelerin bakımı en son ne zaman yapılmıştır? Bu soruların cevabı açıklanmalıdır. Açıklanmalıdır çünkü; rant varsa gerekliliği bile tartışmalı Meriç Kanal Projesini yapacaksınız, aynı zamanda Meriç Nehrinin kendisini kanala çevireceksiniz, ama rant yoksa taşkın korumada yok yatırımda yok, politikasını açıklamış olacaksınız. Çıkarılan imar affı ile kent içinde sığınak, depo vb. amaçlarla planlanan bodrum katların yaşam alanı olarak kullanılmasına yasallık kazandırılmıştır. Sözde imar barışı ile yerel yönetimlerinde önüne geçerek kaçak uygunsuz imar mevzuatına aykırı suçlu binalar, mekanlar affedilip yasal statüye kavuşturulmuştur. Tüm bu yaklaşım bugün kentlerimizde en basit doğa olaylarının afetlere dönüşmesinde önemli bir etken olmuştur. Kentlerimizde imar planları ile görmezden gelinen, yok edilen, yapılaşmaya açılan dereler yoğun yağışlarla birlikte kentleri esir almaktadır. Edirnemiz de bu rant odaklı imar politikasından nasibini almış son yağışlarla sele teslim olmuştur. Ne yazık ki yaşanan her felaket "kaderle" açıklanmakta, her yıkımdan sonra "takdiri ilahi" diyerek kimse sorumluluk almamaktadır. Ülkemizi yönetenler, kentleşme ve yapılaşma üzerine karar verenler, dereleri imara açanlar, derelerin bakım ıslah çalışmalarını yürütmesi gerekenler kamuoyunun karşına geçip sorumluluk üstlenmeli, özeleştiri verme ve istifa mekanizması işletilmelidir. Madencinin "Fıtratında" Ölüm, Edirnelinin "Fıtratında" sele can vermek, işçilerin "fıtratında" iş cinayetine kurban gitmek mi yatıyor? TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Edirne Temsilciliği olarak yaşanan sel felaketinde yaraların sarılması, her türlü teknik destek ve dayanışma için hazır olduğumuzu, konunun takipçisi olacağımızı ve yetkilileri sorumluluk almaya davet ettiğimizi kamuoyunun bilgilerine sunarız. Saygılarımızla. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Edirne Temsilciliği