TMMOB Ankara İKK, DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu, Ankara Tabip Odası ve ASMMMO tarafından, çocuk cinayetleri ve çocuk istismarlarıyla ilgili 4 Temmuz 2018 tarihinde basın açıklaması yapıldı. İzmir Caddesi`nde gerçekleştirilen açıklamaya TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Kaya, Genel Sekreter Yardımcıları Bahaettin Sarı ve Dilek Bekiroğlu ile TMMOB 2. Başkanı Selçuk Uluata katıldı. Yapılan ortak açıklama şöyle: TÜRKİYE` DE GÜNDE 32 ÇOCUK KAYBOLUYOR. Türkiye` de günde 32 çocuk kayboluyor. TÜİK verilerine göre 2008-2016 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 104531. Bu verilere kadına yönelik şiddeti de eklediğimizde kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismar ve şiddet vakaları güncel olmaktan öte özellikle son 16 yıldır artarak devam eden toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Öncelikle şunu vurgulamak isteriz; bu suçlar cinsel edim değil şiddet eylemleridir. Vakaların çoğu aile içinde gerçekleşmekte olup ve faillerinin tamamı ise yaşları, fikirleri, inançları, sosyal konumları farklı olan erkeklerden oluşmaktadır. Yani sorun erkek egemenlikli sistemin zihniyeti ve toplumsal düzenimizle ilgilidir. Elbette ki geldiğimiz noktada ülkemizi yöneten iktidarların eğitim, kadın, aile, hukuk – adalet, demokrasi anlayışının ve bu alanlarda ki politikalarının payı büyüktür. Evlilik yaşının düşürülmesi, bazı din adamlarının kız çocuklarıyla ilgili evlenme yaşına ilişkin beyanları, müftülüklere nikah kıyma yetkisinin verilmesi, eğitim dilinin ve müfredatın cinsiyetçi ve eril olması, kadınların siyasette, yönetimde ve çalışma hayatında eşit koşullara sahip olmaması, bu suçlara yönelik mevzuatta var olan cezaların uygulanmaması veya cezasızlık politikasının olağan hale gelmesi, toplumda adalet duygusunun giderek kaybolması, siyasete ötekileştiren, şiddet içeren dilin hakim olması, medyanın bu tür olayları ele alış biçimi vb. onlarca neden sorunun endişe verici boyutlara ulaşmasına yol açmıştır. Bugün öfkeliyiz, üzüntülüyüz, endişeliyiz. Çocuklarımızı, sokaklara, parklara çıkarmaya korkar olduk. Çünkü kadına ve çocuğa yönelik suçlar artık kamuya açık alanlarda güpegündüz ve aleni yapılmaya başlandı. Benzer cinsel istismar ve şiddet eylemleri hayvanlara da yapılmaktadır. Faillerin kurbanlarını görece kendilerinden daha zayıf gördükleri çocuklardan ve kadınlardan seçmeleri üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Bugün toplumun öfke, üzüntü ve endişelerini gidermek amacıyla hükümet yetkililerinin ve bazı siyasi çevrelerin hadım ve idam cezalarını gündeme almaları sorunun çözümünden çok üzerini örtmeye yarayacaktır. Çünkü hükümetlerin insanlığa karşı işlenen suçları yine insanlık suçu olan idam ve hadım cezasıyla cezalandırmaları hukuk ve evrensel insan haklarına aykırıdır. Zira cezaların uygulandığı ülkelerde bu tür suçlarda herhangi bir azalma olmadığı gibi artış görülmüştür. Çözümün, bu konuda çocuk merkezli politikalar, koruma, eğitim, caydırıcı hukuki yaptırım ve rehabilitasyon olduğunu düşünüyoruz. Hükümet yetkililerinin idam ve hadım cezalarını dillendirmedeki amaçları görev ve sorumluluklarından kaçmak anlamına gelmektedir. Hükümet her şeyden önce sorunun çözümü için akademik çevrelerle, kadın örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalarla ve bilim insanlarıyla birlikte çalışmalıdır. Demokratik, laik, bilimsel ve eşit bir eğitim sistemine geçilmelidir. Toplum bilinçlendirilmeli, şiddetin nedenlerini ortadan kaldırmak için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Mevzuatımızda yer alan kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismarı önleme ve izleme koordinasyonları aktif hale getirilmeli, Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı hayata geçirilmeli. Organ ve uyuşturucu çeteleriyle aktif mücadele edilmelidir. Son söz olarak şunu belirtmek istiyoruz. Çocuklar onları dünyaya getiren anne ve babalarına ait değildir. Çocuklar topluma aittir. Çocuklar geleceğimizdir ve bizler geleceğimize sahip çıkmak zorundayız.