İstanbul Şubemiz İmar Affıyla İlgili Basın Açıklaması Yaptı

İstanbul Şubemiz İmar Affıyla İlgili Basın Açıklaması Yaptı
 
TMMOB`a bağlı İstanbul`daki Meslek Odaları, gündemde olan yeni İmar Affı ve Yapı Ruhsatlarında proje müelliflerinin imzasının aranmamasına yönelik 12 Haziran 2018 tarihinde basın toplantısı gerçekleştirdi.
 
İMO İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, basın toplantısında "siyasi iktidar tarafından, son bir ay içerisinde gerçekleştirilen bir dizi değişiklikle bir yandan kaçak yapılaşmanın önü açılırken diğer yandan da mühendisler yapı üretim sürecinin dışına itilerek mühendislik hizmeti almadan yapı üretilmesi adeta teşvik edilmektedir" dedi.
İstanbul Şubemizin basın açıklaması:
 
Yeni "İmar Affı" ve Yapı Ruhsatı standardında değişiklik, sağlıklı ve güvenli yapılaşmaya darbe, kentlerin kalbine bir hançerdir.

 
Binaların Deprem Güvenliği Tespiti, Vatandaşın Beyanına Bırakılıyor!

Yaklaşık 2 yıldır devam etmekte olan olağanüstü hal nedeniyle ülke KHK`larla yönetilir hale gelmiş, iktidarın politikaları önünde engel olarak görülen bilimsel çalışmalar, kamusal denetim ve benzeri her türlü demokratik hakkımız, çıkarılan "torba yasalar" ve keyfi uygulamalarla her geçen gün biraz daha kullanılamaz hale getirilmiştir.
 
Siyasi iktidar tarafından son bir ay içerisinde gerçekleştirilen bir dizi değişiklikle bir yandan kaçak yapılaşmanın önü açılırken, diğer yandan da mühendisler yapı üretim sürecinin dışına itilerek, mühendislik hizmeti almadan yapı üretilmesi adeta teşvik edilmektedir.

 
Birincisi kamuoyuna "imar barışı" olarak lanse edilen "imar affı"dır. İkincisi ise Yapı Ruhsatı Form Standartlarının değiştirilmesidir.

 
Bilindiği gibi, 2 Mayıs 2018 tarihinde Resmi Gazete`nin mükerrer sayısında yeni Yapı Ruhsatı Formu Standardı yürürlüğe girdi. Ardından ise Mekânsal Adres Kayıt Sistemi Yapı Belgeleri Uygulamasında ruhsat formu değişikliklerinin işlenmesiyle; yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerin ıslak imzalarının yer aldığı haneler kaldırıldı.

 
Bu değişikliğin uygulamaya nasıl yansıyacağı, ne gibi sonuçlar doğuracağı sır değildir.

 
Ne yazık ki, ülkemizde yapı üretim süreci kurumsal bir işleyişe kavuşturulamamış, yapı üretim mevzuatında gerçekleştirilen sayısız değişiklik, dönem dönem ilan edilen imar afları sağlıksız ve güvenlikten yoksun yapılaşmanın ortaya çıkmasına neden olmuştur.

 
Bu değişikliğe neden ihtiyaç duyulduğunu anlamak mümkün değildir. Mühendisleri, mimarları üretim sürecinin formalitesi gibi gören, meslek disiplinlerini itibarsızlaştırılmayı hedefleyen girişime kim neden ihtiyaç duyar?

 
"Sahte mühendis" ya da "sahte imza" gibi olumsuzluğun devlet eliyle yaygınlaştırılmasından başka sonuç doğurmayacak bir adımı kim neden atmak ister? Mühendislerin kendi üretimlerine imza atmayacak olması, yapı ruhsatının mühendislerin bilgisi haricinde hazırlanması yapı üretimine ne gibi bir katkılar sağlayacaktır?

 
Ülkemizin başlıca sorunlardan biri kaçak ve sağlıksız yapılaşmadır. Mühendislik hizmeti almadan gerçekleştirilen yapı üretiminin yol açtığı sonuçlar depremlerde telafi edilmeyecek şekilde ortaya çıkmakta, yapı üretim sürecinin denetimine dair kaygılar varlığını devam ettirmektedir.

 
Bir deprem ülkesi olan Türkiye`de kamuoyu, yapı üretiminin zaaflı yönlerinden arındırılması, ihtiyaca dayanarak gerekli mevzuat değişikliklerinin gerçekleştirilmesi, mühendislik uygulamalarının denetlenmesi ve niteliğinin artırılması yönünde beklenti içindedir. İfade edilmelidir ki, beklentinin karşılık bulmaması bir yana, mühendisleri denetim dışına çıkartan, meslek odalarının denetim kanallarını daraltan, mühendisliği önemsizleştiren uygulamalar nedeniyle geleceğe dönük kaygılar çoğalmaktadır.

 
Yapı Ruhsatları Standartlarında değişiklik yapılmasını, imar affıyla aynı döneme denk gelmesini manidar bulduğumuzu belirtmek istiyoruz.

 
6 Haziran 2018 tarihinde yayınlanan İmar Barışı Uygulama Yönetmeliği ile başlayacak süreçte yapı ruhsat standardının değiştirilerek mühendislerin devre dışı bırakılmasının bir başka denetimsizliğe yol açacağı kesindir. "İmar affı"ndan yararlanacak yapının tespit ve devamında kentsel dönüşüm projesine dahil edilmesi sürecinde mühendislerinin devre dışı bırakılması asıl niyetle ilgili soru işaretleri doğurmaktadır.

 
Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Özhaseki`nin yaptığı açıklamaya göre, Türkiye`deki yapıların yüzde 60`ı imara aykırıdır. Bu da yaklaşık 13 milyona yakın yapı demektir. 13 milyon imara aykırı, kaçak ve sağlıksız yapının doğurduğu sonuçların "imar affı" ile ortadan kaldırılacağı yönündeki iddia ne yazık ki inandırıcılıktan uzaktır.

 
"İmar affı"ndan yararlanmak için başvuran vatandaşın, yapısıyla ilgili beyanı yeterli sayılacağı Yönetmelikte yer almaktadır ki,
  bu durumun suiistimale yol açacağı, kaçak yapı ve bölümlerin gözden kaçmasına neden olacak bir aralık bırakacağı açıktır.
 
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, "imar affı"nın güvenli yapılaşma ve sağlıklı kentleşme bağlamında taşıdığı olumsuzluklara, düzenlemenin yeni kent suçlarına yol açacak özellikler taşıdığına dikkat çekiyor, mühendislerin kazanılmış haklarının gasp edilmesine, mesleğimizin önemsizleştirilmesine dönük uygulamalara izin vermeyeceğimizi ilan ediyoruz.

 
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu