KIYI VE DENİZ MÜHENDİSLİĞİ ÇALIŞTAYI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası adına Balıkesir Şubemiz tarafından, 4 Mayıs 2018 tarihinde düzenlenen Kıyı ve Deniz Mühendisliği Çalıştayı; TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe, Balıkesir Şube Başkanı Gürkan Özcan, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu, Burhaniye Belediye Başkanı Necdet Uysal`ın açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmaların ardından oturumlara geçildi.
Toplantıya İMO 2. Başkanı Cemal Akça, Sayman Üyesi Bülent Erkul, Yönetim Kurulu Üyeleri Hüseyin Kaya, Cem Oğuz ve Necati Atıcı katıldı.
Çalıştay programı:
11.15-13.00"Balıkesir Kıyı Alanları ve Sorunları I"
Oturum Başkanı; Prof. Dr. Ayşen Ergin (ODTÜ)
TMMOB İMO Balıkesir Şubesi Adına Prof. Dr. Yalçın YÜKSEL (YTÜ)
Burhaniye Ticaret Odası/ Edremit Ticaret Odası
BASKİ Genel Müdürü
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi (BBB Kıyı Yapıları ve Sahil Hizmetleri Bşk., BBB Deniz Ulaşım Şube Md.)
Balıkesir İlçe Belediyeleri (kıyı)
Balıkesir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
Devlet Su İşleri
Balıkesir Çevre Dernekleri Adına (Burhaniye- Ayvalık Çevre Platformları Temsilcisi)
13.00-14.15 Öğlen Arası
14.15-15.15"Balıkesir Kıyı Alanları ve Sorunları II"
Oturum Başkanı; Prof. Dr. Esin Çevik (YTÜ)
Prof. Dr. Gaye Birol (TMMOB Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi)
İnş. Müh. Aydın Özen (Balıkesir Büyükşehir Belediyesi)
Balıkesir Çevre Dernekleri (Burhaniye Çevre Platformu-Ayvalık Çevre Platformu-Kazdağları Derneği-Pelitköy Güzelleştirme Derneği)
Balıkesir Belediyeleri
15.15-16.15FORUM "Tüm Katılımcıların Forum Kurulu ile Balıkesir Kıyı Alanları ve Sorunları Konusunda Soru ve Cevap Oturumu"
Forum Moderatörü: İMO Yönetim Kurulu Adına (İnş. Yük. Müh. Cemal AKÇA)
Forum Kurulu:
Prof. Dr. Ayşen Ergin
Prof. Dr. Yalçın Yüksel
Prof. Dr. Esin Çevik
Prof. Dr. Gaye Birol
Dr. Işıkhan Güler
16.15-17.00Sonuç Bildirgesinin okunması, Kapanış
İMO BAŞKANI CEMAL GÖKÇE`NİN YAPTIĞI KONUŞMA:
Kıyı ve Deniz Mühendisliği İnşaat Mühendisliğinin bir alanıdır.
Odamız, kıyı yapılarının doğru planlanmasına, planların güncel ve bilimsel yöntemlerle tasarlanıp uygulanmasına büyük bir önem veriyor. Ayrıca, kıyıların ekolojik ve doğal dengelerinin korunması gerekiyor.
İklim değişikliklerinin kıyılara olan etkilerinin araştırılarak bütünleşik bir kıyı alanları yönetiminin oluşturulması önceliklerimiz arasında yer alıyor.
Deniz ve kıyılarımıza yönelik yapılan çalışmalar, deniz ulaşımı ve deniz ticaretinin gelişmesine de katkı yapıyor.
Yine yaşam alanlarımıza ve yaşam çevremize zarar veren su baskınları konusu da kıyı mühendisliğinin çalışma alanları içinde yer alıyor. Son yıllarda ülkemizin birçok yerinde yapılan HES`ler dere yataklarını sorunlu hale getirmiştir. Oysa kıyılar, ekonomik özellikleri ve canlı yaşamına olan etkileri nedeniyle her zaman insanın ve insanlığın ilgi alanı içerisinde yer almıştır.
Kıyılar, insan ilişkisi bakımından ve yaşam alanlarının seçilmesinde her zaman bir mücadele alanı olarak şekillenmiştir. Tarihsel süreçlere baktığımızda; kara, kıyı, su ve insan ilişkisi her koşulda korunmaya çalışılmıştır. Son yıllarda kıyıların varlığını sadece ticari bir varlık olarak gören çevreler çoğalmaya başladı. Bu çevreyle kıyıların korunmasını sağlamaya çalışan çevreler arasında sürekli bir çatışma var.
Özellikle 1980 sonrası uygulanan neo-liberal ekonomik politikalar, kıyı alanlarımızı çok uluslu şirketlerin ilgi odağı haline getirmiştir. Kıyılarımıza karadan bakan bir anlayış hakim olmaya başlamıştır. Oysa kıyılarımıza daha çok denizden bakmak gerekiyor. Aynı zamanda kıyıları denizden kullanan birçok paydaşın olduğunu unutmamak gerekiyor.
Bugün kıyı yönetiminin bilimsel verilerle birlikte değerlendirilerek bütünleşik ülke ve kent planlarıyla birlikte ele alınması zorunlu bir hale gelmiştir. Ne yazık ki ülkemizde bugüne kadar çıkarılan yasalar; kıyılarımızı koruma ve kullanma ilişkisini sağlıklı bir şekilde oluşturamamıştır. Kaçak, çarpık ve aşırı yoğun bir yapılaşmanın önü çoğu kez bilinçli olarak açık tutulmuştur. Her alanda olduğu gibi kıyı yönetimi alanında da çıkarılan yasa ve yönetmelikler, var olan yapıları yasallaştırmak için kullanılmıştır.
Bugün kıyı kentlerimizde yaşayan nüfus yoğunluğu toplam nüfusumuzun yarısını oluşturmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde kıyı ile yaşam alanları arasında engelsiz bir ilişki vardır. Bizim kentlerimizde başta İstanbul olmak üzere kıyı ile yaşam alanları arasında ne yazık ki aşılmaz duvarlar vardır.
İnsanla kent arasındaki ilişki koparılmıştır.
İnsanı araç yapan bir yapılaşma düzeni yerine insanı tüm yaşam alanları ile buluşturan ve insanı yaşam alanlarının odak noktasına koyan bir düzenin olması gerekiyor. Kent ve kıyı yaşantısının amacı, insanı odak noktası yapmaktır.
Ülkemizde kıyı alanlarında farklı kurum ve kuruluşların sorumlulukları var. Bu sorumluluklar çakışıyor. Bu durum, planlama kararlarının bütünlüğü açısından önemli sorunları da birlikte getiriyor.
Bugünlerde İmar Barışı adı altında TBMM`de görüşülen, aslında bir "İmar Affı" olan yasa tasarısı, tüm yapılara istisna olmadan af getiriyor. Bu aftan kıyı alanlarında bulunan tüm kaçak yapılar da nasibini alacaktır. Açıkçası yasalara uyan yurttaş, yasalara uymayan yurttaş karşısında bir kez daha cezalandırılmış olacaktır.
İşini doğru yapan İnşaat Mühendisleri ve Mimarlar bir kez daha cezalandırılmış olacaklardır. Güvenli yapı, sağlıklı bir çevre, yararlanılabilir kıyı alanları diye yüksek sesle konuşan mühendis ve mimarlar, haksız kazanç ve haksız rekabet karşısında bir kez daha kaybedeceklerdir.
Bu anlayış, bu ve benzeri aflar mühendislik bilimi ve bilgisinin uygulanmasında yeni etik ve ahlak problemleri yaratacaktır.
Kentlerimizin tarihsel, arkeolojik ve doğal kimliğini geliştirmek planlama ilkelerinin asıl amacı olmalıdır.
Edremit Körfezi ve tüm Ege Denizi kıyıları da bu amaca uygun bir şekilde korunmalıdır. Oysa Körfez kıyıları da tüm olumsuzluklardan kendisine düşen payı almıştır.
Kent yaşamıyla bütünleşmesi gereken liman ve iskeleler; eğlence ve alışveriş yoğunluk artıran kullanımlara açılmıştır. Ayrıca tüm kıyıları bir yandan yoğun bir şekilde yapılaşmaya açıyoruz, diğer yandan da denizi doldurarak yeni boş alanlar yaratıyoruz.
Planlama anlayışı bütünüyle katılımcı bir anlayışla yapılmaktan oldukça uzaktır. Çoğu zaman merkezi yapı yerel yönetimleri de dışlayarak tek taraflı olarak kararlar almaktadır.
Sonuç olarak gerek bugüne kadar düzenlemiş olduğumuz çalıştay ve sempozyumlar, gerekse bugün burada düzenlediğimiz çalıştay ve Adana`da düzenleyeceğimiz Kıyı ve Deniz Sempozyumu; yeni bir farkındalığın oluşmasına katkı sağlayacaktır.
Kıyılarımızın korunması için bizimle işbirliği yapan tüm kurum ve kuruluşları kutluyorum, teşekkür ediyorum.
Mühendislik yapıları olan Kıyı ve Deniz Yapıları aynı zamanda güvenli olmak zorundadır. Bu yapıların; yer seçim kararlarına, projelendirilmesine, projelerin denetlenmesine, inşaat yapım sürecinin projelerine uygun olarak yapılmasına özen gösterilmesi gerekiyor. Bu anlayışın sürdürülebilir olması aynı zamanda mühendislik bilimine de önemli ölçüde katkı yapacaktır.
Gerek kıyı yapılarımızın doğru ve tüm bilimsel veriler kullanılarak planlanması, gerekse kıyıların doğal ve ekolojik değerlerinin korunarak yeni sorun alanlarının yaratılmaması geleceğimiz açısından büyük bir önem taşıyor.
Sürdürülebilir bir planlama, sürdürülebilir sosyal bir çevrenin oluşturulması, bu çalıştayımızın ana halkasını oluşturuyor.
Başta Yalçın YÜKSEL hocamız olmak üzere Balıkesir Şubemizin değerli başkan ve yöneticilerine, bilgilerini bizlerle paylaşan değerli katılımcılara ve Belediyelerimize İnşaat Mühendisleri Odası adına çok teşekkür ediyorum.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası adına Balıkesir Şubesi tarafından Burhaniye/Balıkesir`de 04 Mayıs 2018 tarihinde düzenlenen Kıyı ve Deniz Mühendisliği Çalıştayı sonuç bildirgesi
İMO `Kıyı ve Deniz Mühendisliği Çalıştayı` İMO Balıkesir Şubesi tarafından 04 Mayıs 2018 Burhaniye / Balıkesir`de "İki Denizi Birleştiren Şehir Balıkesir" başlığı ile düzenlenmiştir. Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yalçın Yüksel (Yıldız Teknik Üniversitesi, YTÜ ) olmuştur. Çalıştayın açılış konuşmaları TMMOB İMO Başkanı Cemal Gökçe, Balıkesir Şubesi Başkanı Gürkan Özcan, Burhaniye Belediye Başkanı İnş. Müh. Necdet Uysal ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mim. Mehmet Gürbüz tarafından yapılmıştır. Çalıştaya farklı kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, ticaret odaları, üniversiteler ile çevre ile ilgili sivil toplum kuruluşları olmak üzere toplam 100 kişi katılmıştır.
Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Ayşen Ergin`in yürütmüş olduğu `Balıkesir Kıyı Alanları ve Sorunları` Oturum I`in açılış konuşması TMMOB İMO Balıkesir Şubesi adına Prof. Dr. Yalçın Yüksel tarafından yapılmıştır. Birinci oturumun devamında, Edremit Ticaret Odası temsilcisi Mehmet Semerci, BASKİ Genel Müdür Yrd. Ali Seyfi Küçükgöncü, Balıkesir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü adına İlker Durmuş, Balıkesir Çevre Dernekleri Adına Burhaniye-Ayvalık Çevre Platformları Temsilcisi Saygın Öztürk konuşmalarını yapmışlardır.
Çalıştayın ikinci oturumunun başkanlığı Prof. Dr. Esin Çevik tarafından yürütülmüştür. `Balıkesir Kıyı Alanları ve Sorunları` Oturum II` de konuşmacılar Prof. Dr. Gaye Erol ve İnş. Müh. Aydın Özen`dir.
`Tüm Katılımcılar ile yapılan Forum Balıkesir Kıyı Alanları ve Sorunları ise tüm katılımcılar ile gerçekleştirilmiştir. Prof. Dr Ayşen Ergin, Prof. Dr. Yalçın Yüksel, Prof. Dr. Esin Çevik, Prof. Dr. Gaye Birol, Dr. Işıkhan Güler`den oluşan forum kurulunun moderatörlüğünü ise İMO Yönetim Kurulu adına İnş. Yük. Müh. Cemal Akça yürütmüştür.
Çalıştay, Akademisyenlerin ve İMO Merkez ve Şube Yönetici ve üyelerinin, Kamu Kurum ve Kuruluş temsilcilerinin, Adyar Çevre Güzelleştirme Derneği, Ayvalık Tabiat Platformu, Burhaniye Çevre Platformu, Edremit ve Akçay Çevre Platformu, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği adına katılan sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin geniş katılımı ile başarılı bir şekilde tamamlanmıştır. Çalıştaya adı geçen sivil toplum örgütlerinin hazırladığı `Edremit Körfezi Sorunlarına Dair Görüş ve Önerilerimiz` adlı çok kapsamlı bir rapor sunulmuştur.
Çalıştay Sonuç Bildirgesi
Balıkesir kıyı alanlarının sorunlarının ele alındığı bu çalıştayda ortaya çıkan sonuçlar ise aşağıda belirtilmiştir.
-Balıkesir kıyı alanları yetersiz altyapı sorunu nedeniyle karasal kirletici kaynaklarının etkisinde kalmaktadır. Bu nedenle deniz kirliliği artmaktadır. Özellikle tarımdan ve sanayiden (zeytin karasuyu gibi) gelen kirleticilerin kontrolsüz biçimde arıtma yapılmaksızın ya doğrudan ya da yüzeysel sular (dereler ile) yoluyla denize bırakıldığı anlaşılmaktadır. Özellikle Nikita deresi ve Havran deresi bu kirlenmede ön plana çıkmaktadır. Önlem alınmadığı takdirde ciddi ekolojik problemlerin ortaya çıkacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Bu durumun turizm sektörünü de olumsuz etkileyeceği anlaşılmaktadır. Kirletici kaynakları yeraltı suyunda da kirlenmeye neden olmaktadır.
Altınova`da sahile çok yakın denizden demir madeni çıkartılma aktiviteleri için ÇED raporu alınmamış ve Enerji Bakanlığı`ndan alınan arama ruhsatı ile faaliyete başlanmıştır. Bu faaliyetin bölge ekosistemini ve kıyı alanını olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.
-Kıyı alanlarında kurulu bulunan balık çiftliklerinin kirliliği artırdığı belirtilmiştir. Kurulu bulunan ve planlanan çiftliklerin bilimsel esaslar çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2016 yılından bu yana yürütülen Balıkesir ve Çanakkale Kıyı Alanları Master Planı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Hazırlanacak bir master planın ulusal ve yerel ölçekte uygulanabilir ve başarılı olması için, yerel halkın bu planlamalar hakkında bilgi sahibi olması sorunlarını ilgili kurumlara iletebilmeleri gereklidir. Çalıştayda öne çıkan en önemli sonuç, sivil toplum örgütlerinin ilgili kurumlarla olan kopukluk sorununu ortaya koymaları ve kıyılarına sahip çıkmak adına çok önemli çalışmalarını raporlar halinde sunmalarıdır. Yerel halkın sesini duyurabileceği sivil toplum örgütleri, kamu kurumları ve üniversitelerin yer alacağı Kıyı Konseyi gibi bütünleşik bir platform oluşturarak yaratacakları demokratik platform ile bölgenin tüm planlama ve yatırım çalışmalarına katkı sağlayabileceklerdir. Kıyı ve deniz alanlarının sürdürülebilir gelişme ölçütleri altında hazırlanacak böyle bir ulusal ve bölgesel `Master Planın` uygulanabilir ve başarılı olması ancak, bu planın bilimsel temel yapısını oluşturacak `Kıyı Alanları ve Havzalar Bütünleşik Kullanımı` çalışmalarının; Kıyı ve Deniz Mühendisliği bilim dalı ve ilgili disiplinlerarası bilim dallarının, ilgili Bakanlıklar, Kamu kurum ve kuruluşların, Belediyelerin, yerel ve ulusal paydaşların, yerel halkın sesi olacak sivil toplum örgütlerin, derneklerin ve platformların birlikte yürütülmesi ile mümkündür.
-Balıkesir bir kıyı şehridir ancak deniz ulaşımı konusunda bir yatırıma sahip değildir. Bu konuda çalışmalar yapılmalıdır.
-Edremit Körfezi bilimsel çalışmalarının temel altyapısını oluşturacak körfez bilgi envanteri oluşturulmalıdır (örneğin; kıyı kenar çizgisi, kıyı ve deniz yapıları, plajlar, iskeleler, yat limanları, ekolojik zenginlikler; bitki ve canlı türleri, kültürel miraslar, mevcut ve planlanan altyapı, mevsimsel ve bölgesel su kalitesi ölçümleri, kirlilik ölçümleri, evsel artıklar ve mevsimsel değişim verileri, kıyı alanlarının farklı kullanımı ve getirdiği sorunlar örneğin turizm, zeytincilik, sanayii, yapılaşma yazlık konut alanları gibi...).
-Körfez bilgi envanteri ışığında, henüz başlatılmış olan Körfez Master Planına girdi olacak `Kıyı Alanları ve Havza Yönetimi Bütünleşik Kullanımı` için bilimsel çalışmalar tüm ilgili paydaşların katılımı ile devam etmelidir. Kıyı kenar çizgisi ölçümleri halen yapılmaktadır.
-Zeytin üretimi Balıkesir`in vazgeçilemez ekonomi kaynağı olup devlet desteği ile geliştirilmelidir. Kirletici olan zeytin karasuyu için doğru bilimsel altyapı kurularak, kirlenmenin önlenmesi ve yararlı bir üretimde kullanılması bu sorunun çözümü olabilecektir.
-Kıyı alanlarında ve denizde demir madeni arama-çıkartma ve altın madeni projelerinin yarattığı ve yaratacağı kirlenme doğal yapının geri dönülemez bir şekilde kaybına neden olacaktır.
-Yoğun ve plansız yapılaşma ile betonlaşan kıyı alanlarının doğal güzelliklerinin ve yeşil alanların yok olmaması için uygulamalar ilgili bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler tarafından kontrol altına alınmalı ve yasal denetlemeler yapılmalıdır. Yetki boşluğunun yarattığı yanlış uygulamalar kurumlar arası işbirliği ile ortadan kaldırılmalıdır. Ortaya konulan imar aflarının bu sorunları daha da kötüleştireceği kaçınılmaz bir sonuçtur.
-Kıyılar boyunca inşa edilmiş iskeleler tespit edilerek, yeni bir plan ile doğal güzellikleri bozmayacak şekilde planlanmalıdır. Kıyı mahmuz ve açık deniz dalgakıranları, yeterince bilimsel dayanağa sahip olmadan tasarlandığı için kıyılarda erozyona neden olmaktadır. Kıyı koruma yapıları; `kıyı ve deniz mühendislerinin de katkısı ile bilimsel olarak planlanmalı, tasarlanmalıdır.
-Turizm mevsiminde, kıyı kentlerde nüfusun çok büyük ölçüde artması içme suyu, atık su, kanalizasyon, kirleme, gıda gibi temel konularda büyük sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu konuda acil altyapı önlemleri alınmalıdır. Bu sorunları ortadan kaldıracak çözümler üretilmelidir. Özellikle sivil toplum örgütlerinin dile getirdiği bu sorunların önceliklerine ve önemine göre birlikte yapılacak toplantılar ivedilikle planlamaya alınmalıdır. Ancak bu çalıştaya Genel Müdür Yardımcısı düzeyinde katılan BASKİ`nin de sorunlara farkındalılığı açısından önemlidir.
-Balıkesir ilinde turizm ve sanayi yatırımları bulunmaktadır. Özellikle kıyı bölgelerindeki turizm yatırımları otel, motel ve pansiyon ölçeğinde kalmış ve bölgede ikincil konutların sayıları hızlıca artmıştır. Plansız gelişim ve kooperatiflerce yapılan ikincil konut yatırımlarının mimari, kentsel, çevresel ve sosyo-kültürel açıdan kıyı alanları üzerinde olumsuz etkileri oluşmuştur. Yine bölge nüfusunun yaz aylarındaki aktif sezonlar dışında çok azalması bölgenin terkedilmiş görünüme dönüşmesine sebep olmaktadır.
-Balıkesir kıyı alanlarında özellikle Ayvalık Körfezi, Altınova ve Altınoluk kıyı alanlarındaki plaj alanları yoğun kirlilik, hatalı yapılaşma gibi doğrudan insan kaynaklı nedenlerden etkilenmiştir. Bu alanlarda erozyon nedeniyle kumsal plajların azaldığı, rekreasyonel çalışmalar ile yapılan kontrolsüz kıyı dolgularının plajları ortadan kaldırdığı, kirlenme ile deniz suyu kalitesinin bozulduğu belirlenmiştir.
-Ayvalık körfezi yetersiz altyapı nedeniyle kirlenmektedir. Bunun acilen çözülmesi gerekmektedir. Altınolukta kirlenme ve kıyı dolguları plaj alanlarını yok etmektedir. Hatalı kıyı koruma projeleri Gömeç, Ören ve Altınova gibi kıyı alanlarında erozyonu artırmaktadır.
-Balıkesir kıyı alanlarında turizmin gelişmesi için plaj alanlarının korunması ve kıyı mühendisliği çalışmaları ile geliştirilmesi gerekmektedir. Böylece daha fazla su sporları gibi yerel halka ve turistlere hizmet sunulması mümkün olacaktır. Bu da turizmde kalitenin daha da artmasını sağlayacaktır.
-Balıkesir Büyükşehir Belediyesi`nin "Kıyı Yapıları ve Kıyı Alanları Yatırımları Daire Başkanlığı" kurarak sorunları ele alması ise olumlu bir gelişmedir. Böyle bir daire başkanlığının bir kıyı şehrinde kurulması diğer kıyı şehirleri için örnek teşkil edebilecektir.
-Yukarıda bahsi geçen sorunların üstesinden gelebilmek amacıyla Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kıyı Alanları Bütünleşik Master Plan Çalışması başlatması uygun olacaktır. Bu çalışmanın daha önce belirtildiği bilimsel esasları dikkate alarak geniş kapsamlı biçimde hazırlanması ivedilikle ön plana çıkmaktadır.
Bu ana hedefin ışığında, İMO `Kıyı ve Deniz Mühendisliği Çaliştay`ında Balıkesir iki ayrı `Balıkesir Kıyı Alanları ve Sorunları` oturumlarında ve `Forumda` ana hedef kapsamında sunumlar ve tartışmalar yapılmıştır.
Saygılarımızla