Ege Denizi ve çevre illeri bir hayli zamandır sallanıyor. En son Karaburun`da yaşadığımız deprem de halkımızı korkuttu. Bir süre yine depremi konuşur sonra unuturuz. Veya depremle korkutarak "RANTI" büyütürüz.
Biz, deprem güvenliği olmayan yapılar güvenli hale getirilsin, merkezi hükümet veya yerel yönetimlerin halka destek olmalarını önerdik. Altyapıyı ve yaşanabilir bir çevreyi dikkate alarak bütünlüklü bir plan yapılmasını, en riskli yerlerden başlanarak yapılarımızın güçlendirilmesini veya yenilenmesini istedik. Yoğunluk artırılmadan yaşam çevresinin korunması gerektiğini defalarca ifade ettik.
Önce deprem toplanma alanlarını ve İstanbul`un nefes borularını yok ettiler. Üstelik yoğunluk artırarak yaşanmaz bir kent yarattılar. Bugün İstanbul, 1999 yılından daha sorunlu bir kent haline geldi.
Bugün bir afetle değil BEŞ afetle karşı karşıyayız. Öyle ki, İstanbul ve kentlerimizi "depreme hazırlayın" demekten de korkuyoruz. Biz "deprem dedikçe" boş alanlar tüketildi. Alt yapı yok edilerek sadece işin rant boyutu dikkate alındı. Onun için, sakın duymayın sesimizi: