KIBRIS TÜRK MÜHENDİS MİMAR ODALARI BİRLİĞİ BAŞKANI SAYIN AHMET ULAŞ`I ARAMIZDAN AYRILIŞININ İKİNCİ YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ
Çok zor bir iş yaptığımın farkındayım.Hele resmi bir toplantıda bir arkadaşımızı,bir meslektaşımızı anlatmak hiçte kolay değil.Buraya davet edildiğimde Ahmet Ulaş`la ilgili olarak neler söyleyebilirim diye düşünürken zorlandığımı hissettim.Ahmet Ulaş`ın İTÜ`den arkadaşlarının birçoğu sonradan da olsa çok yakın arkadaşlarım,hatta dostlarım oldular.Onlardan çok şeyler dinledim.Zaman zaman gerek Kıbrıs`ta,gerek Türkiye`de,gerekse telefonla uzun süren görüşmelerimiz oldu.Mesleğimize dair,insana dair,dünya ve ülkelerimizin sorunlarına dair.Çağırdı Kıbrıs`a geldik,çağırdık Türkiye`ye geldi.
Uzun bir süredir Kuzey Kıbrıs İnşaat Mühendisleri Odası ile çok sıkı bağlarımız var.Çalışmalarımızı paylaşıyoruz;kongre,konferans ve sempozyumlar da birlikte oluyoruz.Bu birliktelikten de oldukça büyük keyif alıyoruz.
"Keşkelerin" hayatım içerisinde çok fazla yeri yoktur.Yine de çok genç bir yaşta kaybettiğimiz sayın Ulaş`ı anmak için değil,var olan sorunlarımızın çözümüne yönelik bir toplantıda birlikte olmalıydık diye düşünmekten kendimi alamadım.
Mühendislik Mimarlık mesleği, dünyanın en eski meslekleri olarak bilinmektedir. Bu meslekleri yücelten ve mesleğin birikimlerini insan yararına kullananlar da mesleğimizin insanlarıdır.Dünyadaki toplumsal gelişmeler özerk ve bağımsız örgütlenmelerin önünü açarken,bu gelişmelerden ülkelerin mühendis ve mimarları önemli ölçü de etkilenmiş Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin kurulmasının önü açılmıştır.
Sayın katılımcılar,
Buraya gelmeden önce Odamız tarafından çıkarılan Türkiye Mühendislik Haberleri`nin eski bir sayısını karıştırırken bir meslek büyüğümüzün ve eski bir Oda Başkanımızın şu sözüne rastladım."Talebe Birliklerinde çalışmak insanın ufkunu açıyor, sosyalleştiriyor.Gerçek hayat için üstün vasıflar elde etmenizi sağlıyor.Talebe birliklerinin faaliyetlerini kısıtlamak yerine,onları örgütlenmeleri için teşvik etmek gerekiyor.İlk örgüt terbiyesi bu birlikler de verilmelidir ki,kişi daha sonraki yaşamında diğer derneklerde,meslek kuruluşlarında,hiç olmazsa apartman yönetim kurullarında çalışmayı becerebilsin".Yine,örgüt kavramının ve örgütlenmenin birer suç aracı olarak görüldüğü döneme ilişkin olarak da;"şimdi olduğu gibi öğrenciden bu görgüyü esirger,onları baskı altında tutarsan,onlardan topluma yararlı insan olmalarını da beklememelisin.Çağdaş toplum örgütlü toplumdur".
Sayın Ulaş`la bu konuları çok konuştuk. Mühendis aklı böyle bir şey işte. Örgütlü bir yapı içerisinde bulunmanın insana çok şeyler kattığını paylaştık. Apartman yöneticiliği yapıp yapmadığını bilmiyorum ama;hayatın her alanında insana ve topluma değen konuların içinde oldu.Başta meslek örgütü İMO olmak üzere meslekler arası uzmanlıkların işbirliğini savundu yöneticisi oldu.Örgütlü Oda,Örgütlü Birlik ve Örgütlü bir Toplum olmanın gerekliliğine inandı ve bir mücadele insanı olarak hep hayatın içinde oldu.Karşılıklı deneyimlerimizi ve geleceğe dair öngörülerimizi paylaştık.
İnşaat mühendisliği mesleği bir yanıyla usta çırak mesleğidir. Meslek büyüklerinden sürekli olarak öğrenmek gerekir.Bizim kuşak bu anlayışla mesleğe baktı,ustalarından sürekli olarak yeni bilgiler öğrenme çabası içinde oldu.Meslek büyüklerimiz aynı zamanda bizim kuşağın "ağabeyleri" oldular.Ağabeyi diyenler bir süre sonra ağabeyi oldular.Sayın Ahmet Ulaş`ta birçok meslektaşının ağabeyisi oldu.
Meslek Odası üyesi olmanın inşaat mühendislerine evrensel düzeyde yüklediği bir sorumluluk var. Yine Oda yöneticisi olmanın ve Odayı yönetmenin de bir kültür işi,bir birikim işi olduğu zamanla öğrenilir.Kurumların kurumsal bir işleyişe kavuşması kesintiye uğramadan bir devamlılığı gerekli kılmaktadır.Özellikle ülkemiz de demokrasinin zaman zaman kesintiye uğraması ve "meslek Odaları siyaset yapıyor" anlayışıyla eleştirilmesi ve çalışmalarının engellenmek istenmesi karşısında da;"Meslek kuruluşları çalışmalarını kamu yararı doğrultusunda yürüten kuruluşlardır.Kamu yararına aykırı olan gelişmeleri ve uygulamaları önlemek için tüm imkanlarını seferber etmelidir".diyerek yanımız da olmuş ve Kuzey Kıbrıs TMMOB çalışmalarında da bu ilke doğrultusunda davranmıştır.
Sayın katılımcılar,
İnşaat mühendisliği bir medeniyet mühendisliğidir.Yapıların sağlam ve dayanıklı olarak üretilmesiyle birlikte sürdürülebilir olması gerekir.Dünya ve ülkemizde yaşayan insanlar hangi işi yaparlarsa yapsınlar,toplumun hangi kesiminden olurlarsa olsunlar bilgi ve yeteneklerinin ürünü olan yapılarda çalışmak ve yaşamak zorundadırlar.Bu nedenle inşaat mühendisliği toplum yaşamının her anına dokunan bir meslektir.
Az gelişmiş ülke insanlarının yazgısı az gelişmişlikten kurtulmak istemeleridir. Bu tür ülkelerin meslek odaları da mutlaka yeniliklerden yana olmak durumundadır.Üstelik var olan yeniliklere alışmadan yenilerinin arkasından gitmek gerekir.Meslek Odalarının doğası devrimci olmak olunca,yöneticilerin görevi de mühendis ve mimarlara var olan acı gerçekleri anlatmak ve kavratmak olmalıdır.
Bugüne kadar yapılan çalışmalardan ve uygulamalardan biliyoruz ki geri kalan ülkelerin eğitim politikaları sebep sonuç ilişkisine,yani sorgulamaya dayalı olmaz.Eğitim sistemi ezberci dir ve bilimsel bir eğitime dayalı değildir.Tutucu ve gerici güçler eğitim politikasını yönlendirirler.Ayrıca az gelişmiş ülkelerin zeki ve yetişmiş insanları sürekli olarak göç ettirilirler.
Sayın Ahmet Ulaş mühendislik ve yöneticilik yaşamında mesleğimizin gelişimi,sürdürülebilir bir kentleşme,çevre sorunları ve Kıbrıs`ta kalıcı bir çözümden yana çalışmalarını sürdürmüştür.Yaşama;mesleğimizin,hukukun ve insan haklarının evrensel ilkeleri bağlamında bakmıştır.İnsanların eğitimi,gelişimi ve yönetimi biz yöneticilerin her zaman özel ilgi alanımız içinde bulunmaktadır.Gerek bugün kullanmış olduğumuz teknolojik araçlar,gerekse gelecekte daha da geliştirilmiş olarak kullanacağımız en ileri makine ve araçlar,insanın değerinden en küçük bir parçayı bile azaltamamıştır.
Ne mutlu ki "İnsan için en değerli olan şey yine insandır" diyerek yaşayanlara.
Bu tanım Ahmet Ulaş`a çok yakışıyor.
İnsan,yaratmış olduğu hiçbir makine ve teknolojik araçların bir parçası değildir.Yaşamımızda, tüm insani ilişkilerimiz de böyle bir bakışın ve yaklaşımın olması da oldukça değerlidir.Bu yaklaşıma varmak için insanları anlamak gerekir.Anlamak içinde sevmek gerekir.
Goethe diyor ki;"insan bir şeyi sevmeden anlayamaz"
Bu tanım da sayın Ahmet Ulaş`a çok yakışıyor.
Sayın Ulaş`ı sevgi ve saygıyla anıyorum.