KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE VE DAYANIŞMA RUHUYLA TÜM KADINLARI SELAMLIYORUZ


İMO Kadın İnşaat Mühendisleri Komisyonu tarafından "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" için hazırlanan açıklamayı üyelerimizin ve halkımızın bilgisine sunuyoruz


İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU

KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE VE DAYANIŞMA RUHUYLA 
TÜM KADINLARI SELAMLIYORUZ

Diktatörlüğe karşı yaşamları pahasına mücadele eden üç kız kardeşin dünyaya bıraktığı miras on yılları aşıp bugünlere ulaşıyor, Mirabal Kardeşleri çok daha iyi anladığımız günlerden geçiyoruz. Trujillo diktatörlüğüne karşı yürüttükleri onurlu mücadele nedeniyle rejim güçleri tarafından vahşice katledilen kız kardeşler nezdinde, eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren tüm kadınları selamlıyor, kadına yönelik şiddetin hedefi olmuş tüm kadınların anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. 

İçerisinden geçtiğimiz dönem, tarihin seyrinin "ilerleme" anlamına gelmediğini doğruluyor. Ortadoğu`nun sınırlarını aşan siyasal kriz tüm dünyayı sarıyor, kadınlar ve çocuklar göç yollarında can veriyorlar.  Kısa vadeli siyasal çıkarlar için insan haklarının dayandığı evrensel değerler hiçe sayılıyor. Siyasal iktidarlar aracılığıyla konuşan ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı dil, ataerkil sistem tarafından beslenip meşrulaştırıldığı gibi tüm dünya genelinde de yaygınlaşıyor. Tam da bu nedenle "ilerleme" bir yana sanki ortaçağa bir dönüş yaşanıyor,  cadı avlarıyla kadınların katledildiği ortaçağa…


Mirabal Kardeşlerin katledilişinin ardından 56 yıl, 25 Kasım`ın Birlemiş Milletler Genel Kurulu "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" ilan edilişinin ardından 17 yıl geçmiş olmasına rağmen seçilmiş siyasi liderlerin ağızlarından kadın düşmanı cümleler dökülüyor. Dünya liderliğine soyunmuş bir ülkenin "kadın düşmanlığıyla" ünlü bir siyasetçisi Başkanlık seçimlerini kazanıyor, AB üyesi bir ülkede "kürtajın yasaklanması" parlamento gündemine gelebiliyor, ülkemizde ise cinsiyet ayrımcı konuşma kalıplarını (adam gibi madam gibi ölmek, kadın gibi ağlamak, erkek sözü vermek vb.)  içeren ifadeler toplumsal ve siyasal dilin neredeyse bir parçası haline geliyor…


Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan "Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu`na göre ülkemiz 2014`te 142 ülke arasında 125. sırada yer alırken 2015`te ise 145 ülke arasında 130. sıraya geriliyor. TÜİK`in 2015 yılında elde ettiği verilere göre her 10 kadından 4`ü eşinden veya birlikte yaşadığı kişiden fiziksel şiddet görüyor. Resmi veriler dahi bu denli vahimken, 2016`nın ilk 10 ayında en az 220 kadın erkekler tarafından öldürüldüğünü, 65 kadına tecavüz edildiğini, 104 kadının taciz edildiğini 352 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğunu ve 282 kadına şiddet uygulandığını biliyoruz. Maruz kaldığı şiddeti çeşitli nedenlerle ifade edemeyen ve susturulan kadınların sayısını da düşündüğümüzde durumun vahameti inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Sesini duyamadıklarımızın sayısını hayal bile edemiyoruz…


Kadınların nerede nasıl yaşayacağı, hangi saatlerde nerede bulunacağından nasıl giyineceğine kadar kadınlar haricinde herkes konuşuyor. Kadınların kendi istek ve iradeleri hiçe sayılarak bedenleri ve yaşamlarına ilişkin sürekli yeni "makbuller" üretiliyor; evli olmak, anne olmak, şu kadar çocuk sahibi olmak dışındaki varoluş biçimleri yok sayıldığı gibi, nasıl "anne" olunacağı, nasıl çocuk yetiştirileceği de belirlenmek isteniyor. Geleceğin toplumunu şekillendirecek nesillerin özgür bireylerden oluşması tedirgin ediyor muktediri, koşulsuz itaat eden güruhlar çok daha "makbul" görülüyor. Kadınların kendilerini ilgilendiren her konuda kadınlar haricinde herkesin söz söyleme ve belirleme hakkının olduğu bir söylem alanı yaratılıyor. Ancak kadınların kendi sorunlarını konuşmak, maruz kaldıkları eşitsizliğe ve şiddete karşı dayanışmak ve mücadele etmek için bir araya gelmeleri, birbirlerinin sesi olmaları engelleniyor. Yaşanan sorunların çözümüne ortak edilmesi beklenen kadın örgütleri ve dernekler kapatılıyor ya da faaliyetleri durduruluyor. Kadınların sesine kulak verilmediğinde hatta kadınlar susturulduğunda ise vahim sonuçlara davetiye çıkaran yasa taslakları hazırlanıyor…  


Nasıl ki kadınlar olarak cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan birçok sorun yaşıyorsak, inşaat mühendisi kadınlar olarak da ataerkil sistemin ürettiği eşitsizliklerden birçok biçimde payımızı alıyoruz. TÜİK`in 2016 yılının Mart ayında yayımlanan "İstatistiklerle Kadın" başlıklı araştırmasında kadınların tüm eğitim düzeylerinde erkeklerden daha düşük ücret aldığı ve istihdam oranının erkeklerin istihdam oranının yarısı kadar olduğu ifade ediliyor. Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu`na göre ise Türkiye`de bir kadının kazandığı 1 ABD Dolarına karşılık, aynı işi yapan bir erkek 2,56 ABD doları kazanıyor ve kadınların yüzde 32,20`si, erkeklerin ise yüzde 75,6`sı iş gücüne katılıyor. 


Verilerden de kolayca anlaşılacağı gibi,  İnşaat Mühendisi kadınlar olarak gerek eğitim hayatımızda gerekse de çalışma yaşamına dâhil olma ve çalışma yaşamımızda sayısız sorun ile karşılaşıyoruz. Bu bağlamda söz kadına yönelik ayrımcılıktan ya da kadına yönelik şiddetten açılınca "kadınları sorumlu tutan" ataerkil zihniyet ile de mücadele etmemiz gerekiyor. Yaşadığımız sorunların cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığının bilincinde olmayan bu zihniyet "ama onlar da o mesleği seçmesin" "şu meslek kadınlara daha çok yakışıyor" "e o da onların suçu" gibi ifadelerle dile geliyor. Mevcut eşitsizlikten kaynaklanan sorunlar karşısında "kadınları" sorumlu tutan bu yaklaşım ile maalesef toplumun her hücresinde ve kademesinde karşılaşıyoruz. Bu nedenle mesleğimizin bir kadın mesleği olmadığı yönünde çeşitli ön yargılar başta olmak üzere cinsiyet eşitsizliğinin çeşitli biçimleriyle mücadele etmeyi kendimize görev biliyoruz. Yeterli eğitim ve donanım kazandırıldığı müddetçe her mesleğin herkes tarafından layığınca yapılabileceğine inanıyor, meslek odamızın çatısı altında hiç birimizin yalnız olmadığını düşünüyoruz. 


Kadına yönelik şiddete karşı mücadele ve dayanışma ruhuyla tüm kadınları selamlıyoruz.


İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI KADIN İNŞAAT MÜHENDİSLERİ KOMİSYONU