Demokratik Özgürlükçü Barışçı Adaletli Bir Düzene İhtiyacımız Var

Demokratik Özgürlükçü Barışçı Adaletli Bir Düzene İhtiyacımız Var

15 Temmuz Cuma akşamı Silahlı Kuvvetlerin içerisinde örgütlenen bir cuntanın darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı ülkemiz. Darbeye karşı açık bir tutum alan siyasi partilerin ve sokağa dökülen halkın iradesi bu darbenin başarısız olmasını sağladı. Ayrıca iletişim kanallarının açık olması da darbenin başarıya ulaşmasını engelleyen önemli bir araç oldu.

Ülkemiz bugüne kadar birçok darbe yaşamış olmasına rağmen başta TBMM olmak üzere birçok yerin bombalanması olayı ile ilk defa karşılaşmıştır.

Toplumsal bir akılla bu şer ve darbe ortamından kurtulmak gerekir.

Demokrasi karşıtı bu darbe girişimini kınıyoruz.

Yargıda emniyette ve orduda yüzlerce kişinin gözaltına alınmış olması ülkemizin ve halkımızın ciddi bir felaketle karşı karşıya olduğunun önemli bir göstergesidir. Bugün yaşadığımız olaylar ve darbe girişimi yıllarca beslenen ve desteklenen inanç temelli bir politikanın sonuçları olarak karşımıza çıkmıştır.

Sevmek ve nefret etmek arasında ince bir çizginin olduğu, zaman zaman acı da olsa yaşanarak öğreniliyor. Devlet kurumlarının işleyişi ve örgütlenme biçimi hukukun ve insan haklarının üstünlüğü temelinde ele alınmadığı sürece, devlet kurumlarını ele geçiren güçler kendi öznellikleri içinde müthiş bir öfke ve nefretin yaratıcıları haline gelirler. Kendilerinden yana olanlar ve olmayanlar diye toplumsal bir ayrım yaparak toplumsal bölünmeye neden olurlar.

Bugün darbeye kalkışan cuntacılarda görüldüğü gibi, "inanç temelli ideoloji" için, demokrasi söylemini amaçlarına ulaşmak için bir araç olarak kullanırlar. Dün "Balyoz ve Ergenekon"cuları demokrasi adına darbeci olarak suçlayanların, devleti ele geçirdiklerini ve bugün demokrasiyi darbe yapmak için bir araç olarak kullandıklarını görüyoruz. Bugün yaşadıklarımız birkaç günde ortaya çıkmadı. Uzunca bir süreçte özgürlükçü demokrasinin ortadan kaldırılması ve kendi amaçlarına uygun bir düzenin kurulması yolunda yapılan çalışmaların bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bu süreçte ülkemizin birçok yöneticisi ve insanı, olayların görünen yüzünden farklı bir yüzünün olduğunu ya göremediler ya da gördükleri halde gerekli duyarlılığı göstermediler. Veya bu tür çalışmaların aynı zamanda kendi yararlarına olduğunu düşünerek seslerini çıkarmadılar.

Bizler meslek insanları olarak mesleğimizin bize vermiş olduğu insani niteliklerimiz ve çok zengin düşünce sistemimizle, güzel bir ülke yaratmak için sürekli olarak araştırıyoruz ve karşılaştığımız olayları da sürekli olarak sorguluyoruz.

Bir takım çevrelerin siyasi hırsları için bizleri acılara boğan ve toplumumuzun ayrışmasına neden olan bir yönetim biçimi yaratmak için anayasal kurumları ele geçirdiklerini uzunca bir süredir görüyor ve izliyoruz. Bu çaba ve çalışmalar sonucu olarak başta yargı olmak üzere ele geçirmiş oldukları bu kurumlar giderek bağımsız birer kurum olmaktan uzaklaşmış ve bağımlı birer kurum haline gelmiştir. Ülkemiz, demokratik laik cumhuriyetin ilerletilmesi yerine darbe mekaniğine can suyu veren bir  "cemaat düzenine bağlı" olarak yönetilen bir sisteme evrilmiştir.

15 Temmuz Darbesinin ortaya çıkmasının en önemli nedenlerinden birisi uzunca bir süredir "cemaat düzenine bağlı" bir yönetim biçiminin sürdürülmesine  göz yumulmuş olmasıdır. Gerek dünyamızda ve bölgemizde, gerekse ülkemizde yaşananlar göstermiştir ki etnik ve inanç temelli politikalareninde sonunda bu politikayı uygulayanları da vurur.

Bugün darbe girişimine karşı olarak nasıl ortak bir tavır gösterildiyse bundan sonraki süreçte de demokrasimiz üzerinde bulunan her türlü vesayete karşı ortak bir tavır gösterilmeli ve birlikte mücadele edilmelidir. Açıkçası demokrasimizi ilerletmek ve geliştirmek doğrultusunda Odamıza ve meslektaşlarımıza da büyük görevler düşmektedir.

Ülkemizin demokrasisini geliştirmek doğrultusunda eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, laik ve toplumsal barıştan yana olan her insanın birleşik iradelerini ortaya koymaları gerekir. Ülkemizin bugünlere gelmesinde sorumluluğu olanların da mutlaka ve mutlaka bir özeleştiri yapmaları zorunludur.

Sonuç Olarak,

Ülkemizde büyük ölçüde ortadan kalkmış olan yasama, yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığının yeniden kurulmasına, kişi hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesine, bağımsız bir yargıya ve eksiksiz işleyen bir demokrasiye önemli ölçüde ihtiyacımız var.

Hukukun üstünlüğü ve insan hakları temelinde ülkemizin özgürleşmesi gerekir. Ayrıca zaman zaman dünyanın başka ülkelerinde ve ülkemizde görüldüğü gibi bu darbe girişimi özgürlükleri ve demokrasiyi tümüyle ortadan kaldıracak yeni ve daha baskıcı bir düzene dönüşmemelidir. Yaşadıklarımız açıklıkla göstermiştir ki kişi ve belli gruplardan yana tavır almak yerine; özgürlükçü demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, adalet ve toplumsal barıştan  yana tavır almak gerekiyor. Ülkemizin ve toplumumuzun kaostan çıkmasının ve bozulan toplumsal barışın yeniden kurulmasının tek yolu budur.

Bugün her zamankinden daha çok birliğe ve birlikte mücadele etmeye ihtiyacımız var. Gerek toplumsal ölçekteki kayıplarımızı gidermek gerekse mesleki alandaki kayıplarımızı yeniden kazanmak için mücadele etmek gerekiyor.

İnşaat Mühendisleri Odası olarak elimizden alınan hak ve hukukumuzu yeniden kazanmaya ihtiyacımız var.

Kavrayıcı, kapsayıcı olmaya ve birliğimizi geliştirmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.

Bilmek gerekir ki meslektaşlarımızın aynı olan tarafları farklı olan taraflarından çok daha fazladır.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte de demokrasi dışı her türlü  darbelere  ve uygulamalara karşı özgürlükçü demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmaya devam edeceğiz.

15 Temmuz darbesine ve başka darbelere karşı durdukları için yaşamını yitiren insanlarımızı saygıyla anıyor, yaralananlara acil şifalar diliyoruz.

Cemal GÖKÇE
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı