Ülkemizin birinci gündem maddesi güvenlik sorunu olmaya devam ediyor. Son patlama Yeşilköy Havaalanı`nda oldu. Şimdilik 36 ölü, 147 den fazla yaralı olduğu söyleniyor.
Ülkemiz bu duruma nasıl geldi ve kimler itti bizi bu bataklığın içine?
Olayların kendisini bir tarafa bırakıp ortaya çıkan acı sonuçlarla uğraşmak gibi bir alışkanlık var ülkemizi yönetenlerde. Depremin kendisini bir tarafa bırakıp ortaya çıkan veya çıkacak olan acı sonuçlarla uğraşıyoruz. Ormanlarımızı küle çeviren yangınlara karşı önlem almak yerine yangının ortaya çıkardığı sonuçlarla uğraşıyoruz.
Milattan önce yaşayanlar bile savaşın savaş meydanlarına bırakılarak kazanılamayacağını yaşayarak öğrenmiş ve açıklamışlardır.
Hastalıktan korunmak için hastaları tedavi etmekten daha çok hastalıkları önlemek için gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir. Hastalandıktan sonra tedavi olmak önemlidir fakat yeterli değildir. Savaş, savaş meydanlarından önce yapılacak hazırlık ve stratejilerle kazanılır. Yine hastalıktan korunmak için de hastalanmama üzerine kurulacak bir strateji ve bu stratejinin uygulanmasıyla mümkün olacağını bilmek gerekir.
Ülkemizi 2003 yılından bugüne kadar yöneten iktidar "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" stratejisinden giderek uzaklaşmıştır. Suriye`nin iç işlerine karışılarak taraf olunmuş, yönetimin devrilmesi için Suriye içindeki ve dışındaki muhalefet güçlerine önemli ölçüde destek verilmiştir. Bugün ülkemizde bombalar patlatan terör örgütü olarak ifade edilen bazı örgütler Suriye`ye karşı desteklenmiştir.
Başka ülkelerin iç işlerine karışmak ve orada iktidarı zorla değiştirmeye çalışmak bizim işimiz olmamalıydı.
Üstelik bir Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmüş olması Rusya ile olan iyi ilişkilerimizi büyük ölçüde bozmuş, bu nedenle Türkiye sınır ötesine geçme ve güvenli bir bölge oluşturma olanağını da büyük ölçüde kaybetmiştir. Bu nedenle Kilis ve Gaziantep`e sınırlarımızın dışından durmadan atılan bombalarla oldukça fazla sayıda insanımız yaşamını yitirmiş ve oturdukları evler yerle bir olmuştur.
Bir yandan ülkemizin dışında ve içinde adı konmamış bir savaş devam ederken diğer yandan da ülkemiz içinde demokrasi dili ve demokratikleşme adımları yerine daha otoriter ve baskıcı bir düzen oluşturulmuştur.
Ülkemiz insanına yakışır bir barış dili yerine şiddeti özendiren ve toplumu geren, kutuplaştıran bir dilin kullanılmasına ısrarla devam edilmektedir.
Yaratılan canavarın bir gün dönüp kendilerini yaratanları da vuracağı unutulmuş veya bilinçli olarak unutturulmaya çalışılmıştır. Şimdi o canavar büyümüş ve onu büyütenleri de vurmaya başlamıştır.
Ne yapılmalı?
Demokrasilerde ve demokratik ülkelerde sorumluluk noktasında olanlar sorumluluklarının gereğini yerine getirir, istifa ederler. Ülkemizin içte ve dışta itibarını yok edenler ve ülkemizin kan gölüne dönüşmesinde sorumluluğu olanlar derhal istifa etmelidirler. Söverek ve bağırarak konuşmakla bir yere varılamayacağının artık anlaşılması gerekir. Ülkemizde yaşayan hiçbir insanımızın artık can ve mal güvenliği kalmamıştır.
Yaşama hakkı her şeyin üzerindedir ve bu hak her koşulda sağlanmak durumundadır.
Öldürerek bizi terbiye etmeye çalışıyorlar. 12 Eylül 1980 öncesi tek tek yapılan öldürme eylemleri bugün toplu olarak yapılıyor ve patlayan ve patlatılan bombalarla çok ağır bedeller ödüyoruz.
Ülkemizi içte ve dışta kan gölü içine atanların bu kan gölünden ülkemizi çıkarmaları çok kolay görünmüyor. Bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var.
Yeni bir dile yeni bir yönetim anlayışına ihtiyacımız var. İkiye bölünen ülkemiz insanlarının demokrasiye, barışa, birlikte mücadele etmeye, birlikte yaşamaya ve dayanışma içinde olmaya ihtiyacı var.
Bombalar patladıkça insanlarımız ölecek, yaşayanlar da işsiz ve aşsız kalacaklardır.
Yoksa ortaya çıkan yangın giderek artacak iktidardan yana olanları da olmayanları da bu ateş yakacaktır.
İnşaat mühendisleri barıştan, demokrasiden, medeniyetten ve başta insanlar olmak üzere tüm canlıların yaşamasından ve yaşatılmasından yana olan bir mesleğin insanlarıdır.
Atatürk Havaalanı`nda ve diğer yerlerde kan ve ölüm kusanları şiddetle ve nefretle kınıyorum.
Bu nedenle başta meslektaşlarımız olmak üzere tüm kurum, kuruluş ve kişilerin teröre karşı birlikte mücadele etmelerini ve dayanışma içinde olmalarını önemle diliyorum.
29.06.2016
Cemal GÖKÇE TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı