Sürdürülebilirlik Performanslı Kentsel Dönüşüm Hakkında Yönetmelik Taslağına İlişkin TMMOB Görüşü
Sürdürülebilirlik Performanslı Kentsel Dönüşüm Hakkında Yönetmelik Taslağına İlişkin TMMOB Görüşü
"Sürdürülebilirlik Performanslı Kentsel Dönüşüm Hakkında Yönetmelik Taslağı" üzerine TMMOB görüşü 6 Mayıs 2016 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü`ne gönderildi.
Bakanlığınızca, "Sürdürülebilirlik Performanslı Kentsel Dönüşüm Hakkında Yönetmelik Taslağı" hakkında görüşümüz istenmiştir. Yönetmelik taslağı Odalarımızdan gelen görüşlerle birlikte incelenmiş olup, aşağıda sunmuş olduğumuz saptamalar yapılmıştır.
1.) Tasarı bütün olarak değerlendirildiğinde;
Halihazırda uygulanan kentsel dönüşüm yaklaşımından vazgeçilmediği, aksine bu durumun sistemli hale getirildiği anlaşılmaktadır.
Halihazırda ekoplatform sistemi ile yapılırken yeni bir sistemin hayata geçirilmek istenmesi de ayrıca karışıklığa yol açacaktır. Bu sistem ile yapı malzemeleri ve tek yapı sistemi içinde sağlıklı yapı malzemesi sertifikasyonu ve teşviki varken Sürdürülebilirlik Performanslı Kentsel Dönüşüm Etiket Sistemi getirilmektedir.
Genel olarak düzenlemelerde, "yapı, altyapı ve mahallelerin sürdürülebilirliği" ifadesiyle; yapıyı ve yapı topluluğu olarak da mahalleyi sertifikalandırma adı altında ticari sektör oluşturulmaktadır. Yapı malzemelerinin sağlığa uygun, verimli, düşük maliyetli kullanımını içerecek, çevresel etkileri olmayan malzeme üretimi ve kullanımının teşviki, kontrolü ve izlenmesi, sağlıklı çevre yaratılmasında önemli bir görev olarak devlete verilmiştir.
Bu sistem ile mahalleler yapı topluluğu olarak ele alınmaktadır. Bugüne kadarki kentsel dönüşüm uygulamalarında toplumsal kesimler aidiyet, komşuluk, yoksul kesimlerin kent dışına itilmesi, farklı toplum kesimleri arasında ayrışmanın derinleşmesi, sosyal parçalanma ile birlikte, ekonomik olarak da işlerini kaybetme riski ile karşı karşıya bırakılmıştır. Tasarı, kentsel dönüşüm uygulaması ile mülk sahipleri dahil yeni yaratılan bedelleri karşılayamayanların kent çeperlerine sürülmesine yol açan mevcut yaklaşımı kredi/finans kurumlarıyla doğrudan ilişkilendirilerek sistemleştirmektedir.
Tasarı metni içinde bir iki yerde "sosyal" kelimesine yer verilmesine karşın toplumsal açıdan hiçbir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Finansal bağ oluşturulurken mülk sahipleri, kiracılar yani halihazırda yaşayanlara ilişkin sosyal, ekonomik, eğitim vb konularda nasıl bir çözüm üretileceğine yer verilmemiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere afet riski, riskli yapı ya da kentsel dönüşüm adı altında kamunun görevi olan sağlıklı çevre yaratılması konusunda yeni bir ticarileşme, özelleşme süreci oluşturulmak istenmektedir.
Diğer yandan tanımlanan meslek disiplinlerinin "uzman" olma niteliği nedir? Yönetmelik bu konuda sarih değildir. Özel eğitim kurumlarının kursuna katılmış her kişiyi "uzman" sıfatıyla anmak bilimsel ve teknik kriterlere aykırıdır. YÖK Kanunu`ndaki uzman kavramı değersizleştirilmiştir. Lisans eğitiminden sonra alınacak her sıfat YÖK Kanunu kapsamında değil ise bu eğitim meslek içi eğitim olup, verecek kurum da 6235 Sayılı Kanun kapsamında TMMOB ve bağlı odalardır. Her defasında meslek kuruluşlarının yetkilerinin yönetmelikle görmezden gelinmesi anlaşılır olmaktan uzaktır.
2.) Tasarı hukuki açıdan değerlendirildiğinde,
Bilindiği üzere, yönetmelikler yasalarla amaç, kapsam, yetki ve görevlerin çizildiği sınırlar içinde uygulamanın netleştirildiği düzenleyici işlemlerdir. Yönetmelik taslağının ise yasalardan alınmayan yetki ve görevlerle donanmış olduğu görülmektedir. Ayrıca uygulamaya yol gösterici olması gereken yönetmeliğin kendisi anlaşılmaktan ve hukuki belirlilikten uzaktır. Yasal ölçütleri aşan bu yönetmeliğin hukuki geçerliliğinin dava konusu edileceği aşikardır.
3.) Bakanlığımızın aynı konu üzerinde devam ettirdiği çalışmalar değerlendirildiğinde;
Turkuaz Şehirler Projesi olduğu, 8 Aralık 2014 tarihinde 29199 sayılı Resmi Gazete`de yayınlanan "Sürdürülebilir Yeşil Binalar ile Sürdürülebilir Yerleşmelerin Belgelendirilmesine Dair Yönetmelik" ile sürdürülebilir yeşil binalar ve yerleşkeler hakkında bir çalışmanın devam ettiği bilinmektedir.
Bu çalışmaların yanında yine Bakanlık tarafından SPKD yönetmelik taslağının gönderilmesi kurum içinde uyum ve iletişim olmadığı sonucunu doğurmaktadır. Hali hazırda çok benzer işleri yapmak için Aralık 2014 tarihinde Resmi Gazete`de yayınlanmış bir yönetmelik varken ve henüz yayınlanmış yönetmelik hayata geçmemişken çakışan alanlarda yeni bir yönetmelik yayınlamaya çalışmanın amacı anlaşılamamıştır.
Yönetmelik taslağı karışık bir dille yazılmıştır. Taslakta ekolojik yerleşkelere yönelik detaylı bir çalışma yoktur.
Ekolojik yerleşmelerin değerlendirileceği başlıklar olarak "Arazi Kullanımı ve Kentsel Tasarım, Enerji, Su, Ulaşım, Malzeme ve Kaynaklar, Sosyo-Ekonomik Sürdürülebilirlik ve Katılım gibi ölçütler" denilmiştir. 8 Aralık 2014 tarihinde yayınlanan "Sürdürülebilir Yeşil Binalar ile Sürdürülebilir Yerleşmelerin Belgelendirilmesine Dair Yönetmelik"te bu başlıklara karar vermek için çeşitli uzmanlardan oluşan bir komitenin kurulması önerilmişken, bu yönetmelik taslağında taslağı hazırlayan kişi ve kişilerin tüm ülkeyi ilgilendiren konularda karara tek başlarına vardıkları görülmektedir.
Bilindiği gibi ülkemizde BEP-TR ismi ile bir program kullanılmaktadır. Programın kullanıldığı web sitesi programın 1.096 versiyonunu göstermektedir. Yaklaşık 5 senedir hayatımızda bulunan program TÜBİTAK vb. kuruluşlar ile elden geçirilmiş ve web sitesinden anlaşıldığı kadarı ile 96 kez değiştirilmiştir. Programın 2. versiyonunun hazırlandığı da bilinmektedir. Böyle bir program var iken Bakanlığınız tarafından "Karbon Hesap Makinesi" oluşturulacağından bahsedilmektedir.
"Karbon Hesap Makine"sinin oluşturulması başlı başına bir yönetmelik konusu olup, bu yönetmeliğe sıkıştırılamaz. Bu tür çalışmalarda ilgili meslek odalarının sürece dahil edilmemesi de anlaşılır olmaktan uzaktır.
Taslakta görülen kentsel ölçekteki projelerin "Bütünleşik Tasarım Yaklaşımı" ile ele alınacağı belirtilmekle birlikte, içerik bu yaklaşımdan yoksundur. Bu durumda da hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hem de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından desteklenen ve lansmanı 30 Mayıs 2016`da yapılacak olan "Bütünleşik Bina Tasarım Yaklaşımı" ile ne derece uyumlu bir yönetmelik olduğu tartışılmalıdır. Taslakta bu çalışmaya da atıf yapılmamıştır.
Taslağın malzemelerden başlayarak değerlendirme yapacağı görülmektedir. Bu sebep ile de Çevresel Ürün Beyannamesi ve bu beyannamelere temel olacak ürün kategori kurallarının ülkemize has olarak elde edileceğinden bahsedilmektedir. Bilindiği gibi EN15804 sadece yapı malzemelerinin çevresel performansını ölçmek üzere hazırlanmış bir belgedir ve çevresel ürün beyannamelerini tarifler. Bu beyannamelerde benzer ürünlerin aynı şekilde değerlendirildiğinin anlaşılabilmesi için ise ürün kategori kuralları geliştirilmelidir.
Dünya`daki eğilim şeffaf bir şekilde kurgulanmış sistemlerin tek çatı altında toplanması yönündeyken ülkemizde kullanılacak bir Çevresel Ürün Beyannamesi hazırlamak ne derece rasyoneldir bunun tartışılması gerekir. Bu tartışmaya da ilgili meslek odaları aktif olarak dahil edilmelidir.
ECOPLATFORM bünyesinde yaygın kullanıma sahip çevresel ürün beyannameleri (EPD) sistemleri bulunmaktadır. Bu sistemler kendi içlerinde yönetmelik taslağında bahsedilen ürün kategori kurallarını oluşturmuşlar, doğrulayıcılarını belirlemişlerdir. Kuralları çok net ve şeffaf olan bu sistemlerde doğrulayıcı olmak için istenen kuralların katılığı neticesinde ülkemizde sadece 1 adet doğrulayıcı bulunmaktadır. Ancak bu kuralların güvenilirliği sayesinde bu doğrulayıcıların yetkinliği sorgulanmamaktadır. Yönetmelik taslağında ise SüPerKent yürütücü kuruluş tarafından verilecek eğitimler ile "doğrulayıcı" olunabileceği görülmektedir. Uluslararası alanda tanınırlık ve güvenirliğin zedelenebileceği göz önüne alınmamıştır.
Kaynakların verimli kullanılabilmesi için yönetmelikte bahsi geçen tüm konularda paydaşların davet edileceği, ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınacağı bir çalıştay yapılmasının sağlıklı olacağı düşünülmektedir. Bu sayede yönetmeliğin kamusal-mesleki yarar ve teknik yönden tekrar ele alınıp sağlıklı bir düzenleme olarak hayat bulmasına olanak sağlanmış olacaktır.