İMO: Barış, günümüzün en acil ve yakıcı ihtiyacıdır
İMO: Barış, günümüzün en acil ve yakıcı ihtiyacıdır
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı. 31 Ağustos 2015 tarihli açıklamada barışa duyulan ihtiyaç vurgulanarak İnşaat Mühendisleri Odası olarak barış için elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuz belirtildi.
Barış, günümüzün en acil ve yakıcı ihtiyacıdır
Nazilerin Polonya`yı işgal ederek insanlık tarihinin en kanlı savaşını başlattığı 1 Eylül 1939`un yıl dönümü olarak belirlenen Dünya Barış Günü, vahşetin ve acıların bir daha yaşanmaması, barışın bütün toplumları ortaklaştıran bir değer olarak kabul edilmesini sağlamak amacıyla yıllardan bu yana bütün dünyada kutlanmaktadır. İnsanlar bir yandan Barış Günü`nü kutlarken diğer yandan emperyalist güçlerce savaş senaryoları sahneye konmaya devam etmiş, bölgesel savaşlarda milyonlarca insan can vermiştir. İkinci Dünya Savaşı`nda öldürülen 50 milyon insan, ne yazık ki barışın öneminin kavranmasını sağlayamamış, tarihteki acı olaylardan çıkarılması gereken ders, emperyalist politikalara heba edilmiştir.
Tarihten ders almayan ülkelerden biri de Türkiye`dir. Özellikle 80`lerin ikinci yarısında başlayan ve 90`lı yıllara yayılan Kürt sorunu merkezli savaşın, binlerce insanın ölmesine, evini, yurdunu terk etmesine, ekonominin büyük zararlara uğratılmasına sebebiyet verdiği bilinmektedir. Ülke için gelecek umutlarını çoğaltan çatışmasızlık durumunun 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra bir anda bozulması ne kadar dikkat çekiciyse, aynı şekilde ülkenin birdenbire savaş siyasetine teslim olması da aynı derecede moral bozucu etki yaratmaktadır.
Oysa 7 Haziran seçimleri, toplumun barıştan, demokrasiden, uzlaşıdan yana mutabakat içinde olduğunu açığa çıkartmış, seçim sonuçlarını mutlak iktidarlarının devamı noktasında yeterli görmeyenlerin hamleleri ile başlayan süreç bir anda ülkeyi kan gölüne çevirmiştir. Türkiye hızla 90`lı yıllara dönmüştür.
Kaldı ki bu kez, 90`lı yılları kat be kat aşan bir başka sorunla karşı karşıya bulunmaktayız. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini kapsayan geniş bir coğrafyada savaş hüküm sürmekte, özellikle komşumuz olan Suriye ve Irak`ta yaşananlar ülkemizi doğrudan etkilemektedir. Türkiye`yi, bölge savaşının aktörü haline getirmek ve Suriye iç savaşına dahil etmek isteyenler, savaşın neden olduğu mülteci sorununu bile çözememiş, mülteci akını ülkemizi bir yandan güvenlik tehdidi altına sokarken diğer yandan insanlık dramıyla karşı karşıya bırakmıştır.
Uluslararası güçlerin çıkarları, bölgesel hassasiyetlerin gerekleri ve politik hedefler gençlerin hayatı üzerinden uygulamaya alınmakta, toplumsal düşmanlıklar uç vermekte, düşmanlıktan beslenenler ise iktidarlarını sürdürmektedir. Türkiye, Türk ve Kürt gençlerin cenazeleri üzerinden dizayn edilmek istenmektedir. Savaş hali genç ölümlere somut hale geçmekte, bin bir emekle büyütülen gençleri askere yollayan aileler çocuklarını tabutlar içinde geri almaktadır. Aynı acı tablonun Kürt aileler için de geçerli olduğunu bilmek, barış talebinin ne kadar yakıcı bir hal aldığını göstermektedir. Cenaze törenlerinde yükselen çığlıklar, bir bakıma Türkiye toplumunun barışa duyduğu hasreti ifade etmektedir.
Ülkemizin, savaş ikliminde 1 Eylül Dünya Barış Günü`nü karşılıyor olmasının utancını ancak barışa sıkı sıkıya sahip çıkarak ve savaştan beslenenleri toplum önünde mahkûm ederek kurtulabiliriz. Çatışmaları sonlandırmak toplumsal ve insani sorumluluktur, aksi davrananları ise ne tarih ne de annelerin gözyaşları affedecektir.
Kürt sorunu ülkemizin en önemli sorunlarından biridir ve mutlaka çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Çözüm süreciyle başlayan çatışmasızlık durumu, yeniden kardeşleşme olanağını çoğaltmış, sorunun askeri yöntemlerle değil, müzakere zemininde barış ve demokrasi temelinde çözülebilmesinin mümkün olabileceğini göstermiştir. Biliyoruz ki, mümkün olanı yok saymak ve sorunun çözümünü savaş siyasetinde aramak, hem insanımıza hem de bu ülkeye büyük haksızlık yapmak olacaktır. Daha fazla geç olmadan, iyileştirilmeyecek yaralar açılmadan, gençlerimizi yitirmeden müzakereler yeniden başlamalı ve barış sağlanmalıdır.
İnşaat Mühendisleri Odası, toplumsal barış ve huzurun sağlanması için öncelikle silahların susması ve ölümlerin durdurulması gerektiğini düşünmekte, ülkemizin ihtiyacı olan barışın ancak silahların sustuğu, demokrasi dilinden konuşulduğu koşullarda mümkün olduğuna inanmaktadır. Bu bağlamda çözüm sürecinde silahların susmuş olmasını nasıl olumladıysak, bugün sürecin bitirilmesinden ve ülkenin yeniden savaş ikliminin etkisi altına girmesinden de o oranda kaygılıyız.
İnşaat Mühendisleri Odası olarak barış için elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzun altını çiziyoruz. 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle, ülke olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz barışın tesis edilmesi gerektiğine olan inancımızı yeniden seslendiriyoruz.