Böyle bir ülkede, "o büyük güne" merhaba demek, 1 Mayıs`la simgeleşen bağımsız, demokratik bir ülke, eşit, adil ve özgür bir toplum, yaşanılası bir dünya özlemini kuvveden fiile geçirecek kararlılığı sergilemek, 1 Mayıs`ın tarihsel anlamına sarılmak, sahip çıkmak, görünür kılmak ve pekiştirmek, emekçilerin ve tüm çalışan kesimlerin rehberi olmasını sağlamak doğrultusunda bir imkân yaratmak demektir. 1 Mayıs nasıl ki, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm çalışan kesimlerin, tüm yoksulların umudu çoğalttığı, dayanışmayı hayata geçirdiği, hak ve özgürlükleri genişletme ve koruma yolunda mücadeleyi yükselttiği bir gün olarak doğdu ve gelenekselleştiyse, aynı zamanda geleceğin kazanılmasında da yol gösterici olacağı açıktır.
Emekçilerin 1 Mayıs`a sahip çıkması nasıl ki anlamlıysa, egemenlerin 1 Mayıs`ı yasaklama çabasının da anlamı bulunmaktadır. 1 Mayıs`ın işçi sınıfı için ifade ettiği anlam nasıl berraksa, siyasi iktidarın 1 Mayıs`ı terörize etmek istemesinin de anlamı vardır.
Aslında iki ayrı dünya karşı karşıya gelmektedir 1 Mayıs`ta: Emekçiler ve egemenler. İki ayrı dünya, iki ayrı hayatı çağrıştırmaktadır. Emekçiler 1 Mayıs`ta emek sömürüsünün, işsizliğin, yoksulluğun, hak gasplarının olmadığı, eşitlik ve özgürlüğün toplumun belirleyicisi haline geldiği, demokrasinin evrensel kurallar ve teamüller çerçevesinde varlığını hissettirdiği, güvencesizliğin ve taşeronlaşmanın çalışma yaşamından tasfiye edildiği, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlandığı, emeklilerin insanca yaşayacak bir ücretle onurlandırıldığı, çocuk işçiliğine son verildiği, kadınların ve kayıt dışı çalışanların mağdur edilmediği, kamusal değerlerin sermaye gruplarına peşkeş çekilmediği bir ülkeye kavuşmak istediğini beyan etmekte, buna karşılık egemenler 1 Mayıs`ı yasaklayarak ülkeyi neoliberal politikaların laboratuvarı, av alanı haline getirmek, ülkeyi bir şirket gibi yönetmek, daha az ücret vererek, iş güvenliği yatırımı yapmayarak daha çok para kazanmak, kadın ve çocuk işçiliği ve kayıt dışılığı tercih ederek kazançlarını katlamak, güvencesizliği çalışma hayatının vazgeçilmezi haline getirmek ve sendikaları tasfiye etmek istemektedir.
Her 1 Mayıs`ın toplumsal ve siyasal gerginliğe yol açmasının nedeni budur. 1886`nın 1 Mayıs`ında Şikago`da polisler işçilere neden saldırdıysa, 1 Mayıs 1977`de İstanbul`da gerçekleştirilen katliam da aynı nedenle gerçekleştirilmiştir. İlk kapitalist dönemlerde özellikle 8 saatlik işgünü talebiyle yapılmak istenen gösterileri yasaklayan kaynak ile 2015`in 1 Mayıs`ı için getirilen yasakların kaynağı aynıdır.
İnşaat mühendisleri, TMMOB`nin de çağrısına da uyarak, İstanbul`da Taksim`de ve ülkenin diğer kentlerinde 1 Mayıs`ı karşılamak ve coşkuyla kutlamak için sokağa çıkacaktır.
Çünkü özlemini duyduğumuz ülkeye ulaşmanın yolu 1 Mayıs`tan geçmektedir.