Kentsel ve doğal değerlerin talanına, meslek örgütümüzün etkisizleştirilmesine asla izin vermeyeceğiz!

 

Kentsel ve doğal değerlerin talanına, meslek örgütümüzün etkisizleştirilmesine asla izin vermeyeceğiz!

Siyasi iktidar yeni bir TMMOB Yasa Tasarısı Taslağı`yla kamuoyunun karşına çıktı. TMMOB Yasası, bir Torba Yasa içerisinde değiştirilmek isteniyor. Taslağa son hali verilmeden, Tasarı Meclis`e ulaşmadan, genel çerçevesi ile birlikte değişiklik düşünülen maddeleri değerlendirmek, görüş ve önerileri hazır hale getirmek, kamuoyu oluşturmak açısından önem arz etmektedir.

İki sene önceki tasarıyı da, bugünkünü de, siyasi iktidarın Meslek Odalarına ilişkin genel algısından ayrı düşünmemek ve şimdiye kadar değiştirilen mevzuatla doğrudan ilişkisini görmek gerekmektedir.

Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan raporla başlayan, Odaların gelir ve yetkilerini sınırlayan düzenlemeler ve mali, idari denetimle devam eden süreç, TMMOB Yasası`nda değişiklik yapılmasına kadar ulaşmıştır. Siyasi iktidar belli ki, Meslek Odalarıyla ilgili şimdiye kadarki tasarrufundan tatmin olmamıştır. Siyasi iktidar, Yasa değişikliğine giderek TMMOB ve bağlı Odalarını tamamen etkisizleştirmek ve/veya kendi hâkimiyetine almak istemektedir.

Bir önceki Yasa Tasarısı Taslağı`nda, TMMOB İl Koordinasyon Kurulları`nın oluşturulmasından, Odaların iktisadi teşebbüs kurabilmesine kadar ayrıntılı değişiklikler öngörülürken, bugünkü değişiklik "il odacılığı", "nispi temsil" gibi birkaç maddeyle sınırlı tutulmuştur.

Yasa`nın, tasarıda yer aldığı şekliyle değiştirilmesi durumunda, meslek Odaları hukuki açıdan tam bir karışıklık ve keşmekeşle karşı karşıya kalacak, işleyiş sekteye uğrayacak, Odalar temel görev ve sorumluluklarını yerine getiremeyecektir.

Bu yönüyle Yasa Tasarısı Taslağı, ciddiyetten uzaktır; mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı mesleğinin önemini azaltan bir yaklaşımla hazırlanmıştır. 

Bu nedenle her iki tasarıda da yer alan değişikliklere dikkat edilmesi gerekmektedir.

Değişikliğin sacayağında "il odacılığı" olarak bilinen model bulunmaktadır. Buna göre; mevcut şubeler, "il odası" olarak kabul edilecek, yeni il odaları açılacak, il odalarının mali, idari özerkliği bulunacak, Oda merkezi ile kurulan ilişki merkez payının ödenmesiyle sınırlı tutulacak, böylelikle Birliğin ve Oda merkezlerinin mali, siyasi, mesleki gücü zayıflatılacak, merkezi yapı, merkezi işleyiş, merkezi bütçe, merkezi kadro istihdamı ortadan kaldırılacaktır.

"İl odacılığı", son derece olumsuz sonuçlara yol açacak, meslektaşlarımızın kazanılmış haklarının kaybedilmesi bir yana, mesleki bütünlüğün sağlanması ve bütünlüklü mesleki-politik hattın inşa edilmesi mümkün olmaktan çıkacaktır.

"İl odacılığı" ile iller bazında farklı mesleki uygulamalarla karşılaşmak mümkün olacak, mesleki nitelik, mesleki itibar ve mesleki etik ile ilgili ortak tanımlar, ortak savunular, hedef ve amaç birliği geliştirilemeyecek, farklı mesleki uygulamaların doğuracağı sonuçlar bir bütün olarak mesleki itibarı ve inandırıcılığı tartışılır durumda bırakacak, "il odalarının" ekonomik gücü mesleki gelişmişliklerini doğrudan etkileyecek, teknolojik ve bilimsel gelişmelerden il odaları aynı düzeyde yararlanamayacak, iller arasında eşitlikten söz edilemeyecek, bugün merkezi program, organizasyon ve bütçeyle gerçekleştirilen mesleki-bilimsel etkinliklerin yapılamayacaktır. Sınırlı üyeye, kısıtlı bütçeye sahip il odaları, bırakalım mesleki etkinlikleri gerçekleştirmesini, üyelerin sıradan taleplerini bile karşılayamayacak, birkaç büyük il dışındakilerin ulusal/uluslararası ölçekte katılım sağlanan etkinlikleri düzenleme olanağı olmayacaktır.

Yasa Tasarısı Taslağı`nın sacayağı, yetkili kurulların seçimlerinde "nispi temsil" yönteminin getirilmesine dayandırılmıştır.

Daha demokratik olduğu yanılsaması yaratılarak meşrulaştırılmak istenen "nispi temsil" sisteminin, adil, eşitlikçi,  işlevsel ve sonuç alıcı olduğunu savunmak mümkün değildir.

Nispi temsil sistemi, meslek Odaları zemininde telafisi mümkün olmayan derin handikaplara yol açacak, karar alma süreçlerinde kilitlenmeye sebebiyet verecek ve örgütleri karar alamama noktasına taşıyacaktır.

Demokrasi anlayışı çerçevesinde nispi temsil sistemine öz itibariyle karşı çıkmak elbette doğru değildir. Ancak "nispi temsilin" uygulanacağı seçimlerde, politik farklılaşmalar baz alınarak oluşturulan listeler yarışacak, bireylerin aday olması teknik olarak mümkün olmaktan çıkacak, bireylerin politik gruplaşmalardan birine dahil olmak dışından şansı kalmayacak, listeler doğrudan politik aidiyetler çerçevesinde düzenlenecek, genel kurula liste dayatması yapılacak, bireylerin aday olduğu "çarşaf liste" uygulaması ortadan kalkacak, aday olmada ve seçilmede liyakat, mesleki bilgi değil, politik görüş etkili kılınacaktır. Nispi temsilin yürütme organlarının seçiminde esas alınması, karar alamayan, gerginlikten beslenen, yönetemeyen kurulların ortaya çıkmasına neden olacaktır ki, bugünkü demokratik işleyişle bile çözülemeyen sorunlar daha da pekişecektir.

Şu nokta açık ve nettir: Farklı meslek disiplinlerini ve farklı alt disiplinleri bünyesinde toplayan, kendi iç dengelerini oluşturarak, mesleki talepleri bu denge üzerinde oluşturarak kamu görevi gören meslek Odalarının hayatına nispi temsil sistemini dahil etmek, meslek odalarına "siyaseti" ve "ayrımcılığı" sokmaktır. Bugünden söylenebilir ki, "nispi temsil", mesleki zeminde ve örgütlenmede tahmin edilmeyecek büyük kırılmalara yol açacaktır.

Sacayağının son dayanağı yönetmelik yapma yetkisinin Meslek Odalarının elinden alınıyor olmasıdır.

Bilindiği gibi TMMOB ve bağlı Odaları Anayasal kuruluşlardır. Dayanakları Anayasa`nın 135. maddesidir. Ayrıca Anayasa`nın 124. maddesi uyarınca meslek Odaları yönetmelik hazırlama yetkisine sahiptir. Tasarı yasalaştığı takdirde, Anayasa`ya aykırılık taşıyacaktır.

Meslek Odaları, mesleki alanda faaliyet yürüten, meslek mensuplarının sorunlarına vakıf olan, çözümü ile ilgili görüş oluşturan, çalışma esaslarını ve mesleki uygulamaları yönetmeliklerle düzenleyen kurumlardır. Yönetmelik yapma yetkisinin elinden alınarak ilgili Bakanlığa devredilmesi, işleyişte bugünden tahmin edilmeyen aksiliklere yol açmakla kalmayacak, siyasi iktidarın kurmak istediği vesayet ilişkisi somutlaşacaktır. Özgün sorunlar yaşayan ve özgün çözümler üreten bir kurumun işleyişine dışarıdan müdahale anlamı taşıyan bu değişiklik, siyasi iktidardaki meslek Odası algısıyla, hatta daha da genişleterek, yaratılmak istenen toplumsal hayatla ilgilidir. Siyasi iktidar, diğer toplumsal kesim ve katmanları olduğu gibi, mühendisleri, mimarları ve şehir plancılarını da denetimi altına almak ve Meslek Odalarının özerk yapısını, bağımsız kurullarını ortadan kaldırmak istemektedir.

 

Ancak bilinmelidir ki Birliğimiz ve bağlı Odaları, ülke, kamu, halk, meslek, meslektaş yararı bütünlüğündeki mücadelesini sürdürecek, AKP`nin talancı zihniyet ve politikalarına teslim olmayacaktır.

İki yıl önce AKP Hükümeti, yine benzer bir girişimde bulunmuş ancak TMMOB ve bağlı Odaların yürüttüğü mücadele sonucunda tasarı geri çekilmişti.

Tasarıya karşı binlerce mühendis, mimar ve şehir plancı, başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere Türkiye`nin dört bir yanında sokağa çıkmış; miting, panel, basın açıklamaları düzenlemişti. Kamuoyu bilgilendirilmiş, Meclis`te girişimlerde bulunulmuş, Meslek Odalarının kurulduğu günden bu yana kamu yararının korunması noktasında yürüttüğü çalışmalar halka anlatılmıştı.

Birlik ve Odalarımızın iki yıl önce yürüttüğü mücadeleyi bugün daha da büyüterek ve zenginleştirerek sürdüreceğiz. 60 yıllık tarihimiz, baskılara karşı yürüttüğümüz mücadelelerin de tarihidir aynı zamanda. Odamız, geçmiş mücadele deneyimlerinden alacağı güçle, bugününü ve yarınını inşa etmeye devam edecektir. 

İnşaat Mühendisleri Odaıs 
Yönetim Kurulu