8. Kıyı Mühendisliği Sempozyumu tamamlandı

8. Kıyı Mühendisliği Sempozyumu tamamlandı


Odamız adına İstanbul Şubemizin yürütücülüğünü yaptığı 8. Kıyı Mühendisliği Sempozyumu, 7-8-9 Kasım 2014 tarihlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka yerleşkesinde gerçekleştirildi. 


21 oturum ve bir panel olarak düzenlenen sempozyumda, bilim insanları, uygulamadan gelen meslektaşlar, kamu kurumlarından ve özel sektörden konuya ilgi duyan meslektaşlar 81 bildiri sundu. 


web sayfamızdan da eş zamanlı olarak canlı yayınlanan Sempozyumda sunumlar, "Kıyı hidrodinamiği", "Bütünleşik kıyı alanları yönetimi", "Liman planlama ve işletmesi", "Kıyı ve liman yapıları", "Kıyı mühendisliğinde modelleme", "Yenilenebilir enerji kaynakları" gibi konu başlıklarında yapıldı. 


Oda Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ersan, Yönetim Kurulu II. Başkanı Şükrü Erdem, Sekreter Üye Bülent Tatlı, Sayman Üye Cihat Mazmanoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri Ayşegül Bildirici Suna ve Necati Atıcı, İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyeleri ve çok sayıda üyemizin hazır bulunduğu sempozyum açılış konuşmalarıyla başladı. Açılışta sırasıyla İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, Sempozyum Yürütme Kurulu Bakanı Prof. Dr. Yalçın Yüksel, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdür Yardımcısı Aydın Özen, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ersan ve CHP İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan söz aldı.


Nevzat Ersan: Odamız, kuramsal çerçeve ile uygulamadan kaynaklı deneyimi buluşturan bir kurumdur 


Nevzat Ersan, konuşmasında Oda olarak Kıyı Mühendisliği Sempozyumuna neden ihtiyaç duyduklarını, Türkiye`nin kıyı yönetimini ve özelleştirmeleri değerlendirdi. 


Sempozyumun hazırlanmasında emeği geçen Yürütme Kurulu`na, Düzenleme Kurulu`na, danışma kuruluna, İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyelerine ve şube çalışanlarına teşekkür ederek konuşmasına başlayan Nevzat Ersan, İnşaat Mühendisleri Odası`nın meslek alanını ilgilendiren hemen her konuda sempozyum, konferans, kurultay ve çalıştay düzenlediğini kaydetti. Nevzat Ersan, "Odamız, mesleki konu ve sorunları bilimsel formatta ele almakta, bilimsel etkinliklerin çıktılarını kamuoyuyla paylaşmaktadır. Odamız bizzat ev sahipliği yaptığı etkinliklerle yetinmemekte, olanakları ölçüsünde her türlü kuramsal üretime destek vermektedir. Odamızın ayırt edici özelliği kuramsal çerçeve ile uygulamadan kaynaklı deneyimi buluşturan bir kurum olmasıdır" dedi. 


Kıyı Mühendisliği Sempozyumlarının önemine değinen Nevzat Ersan, "Kıyı Mühendisliği Sempozyumu Odamızın gelenekselleşmiş etkinliklerinden biridir. Konunun hep gündemde olması, hiçbir zaman sıcaklığını yitirmemesi ve Odamızın ısrarının bir tek açıklaması olabilir: Kıyı mühendisliği mesleğimizin önemli alt disiplinlerindendir ve bu kadar uzun ve değişik özellikte kıyı şeridine sahip bir ülke, kıyı mühendisliği için kayda değer ve önemlidir" diye konuştu. 


Türkiye`nin uzun bir kıyı şeridine sahip olduğunu ancak kıyı şeridinden yeterince faydalanmadığını kaydeden Nevzat Ersan, "Türkiye`nin kıyı şeridinin uzunluğu 7 bin kilometreden fazladır. Bu uzunluğun büyük bir zenginlik içerdiği, ülke ekonomisi açısından destek potansiyeli taşıdığı kuşku götürmez. Ancak soru şudur: Bu potansiyel yeteri kadar değerlendiriliyor mu? Kıyılarımızın taşıdığı potansiyel ülke ekonomisine taşınıyor mu? Kıyılarımızın değeri yeteri kadar biliniyor mu? Ne yazık ki bu sorulara olumlu yanıt veremiyoruz. Veremediğimiz gibi kıyılarımızı talana açan mevzuat değişiklikleriyle karşı karşıya kalıyor, kıyıların kamusal değerinin ortadan kaldırıldığını, doğal hayatın yok edildiğini, yapılaşma ve kötü kullanım nedeniyle kıyılarımızın heba edildiğini biliyoruz" dedi.


"Kıyı şeridimizin ekonomimize kattığı değer olması gerekenden çok daha azdır"


Kıyı şeridinin ekonomiye kattığı değeri Avrupa ülkeleriyle karşılaştıran Ersan, "Örneğin 5 bin kilometrelik kıyı şeridine sahip Fransa`nın deniz ve suyolu taşımacılığının toplam taşımacılıktaki oranı yüzde 50 iken, Türkiye`de bu oran yüzde 3`tür. Yine örneğin Fransa`nın 45 milyar dolar, İspanya`nın 41 milyar dolar turizm geliri varken, Türkiye`nin 16 milyar dolarlık bir geliri bulunmaktadır. Turizmle alakalı istihdam oranlarında da aynı tablo karşımızdadır. Avrupa Birliği ortalaması yüzde 6 iken, ülkemizde bu oran yüzde 3`tür.

Bütün bu veriler şuna işaret etmektedir: Kıyı şeridimizin ekonomimize kattığı değer olması gerekenden çok daha azdır" şeklinde konuştu. 


Özelleştirme politikalarını da eleştiren Ersan, "Türkiye özelleştirme diyarına dönmüştür. Özelleştirme politikaları bütün kamusal değerleri yok ederek uygulanmaktadır" dedi. 


Kıyıların her zaman ülke ekonomisinde, sosyal kültürel ilişkilerde etkili olduğunu, toplumsal gelişimin tetikleyicisi olarak görüldüğünü ve medeniyetlere beşiklik yaptığını söyleyen Nevzat Ersan konuşmasını şu sözlerle bitirdi "Kıyı mühendisliği, medeniyet mühendisliği olarak da adlandırılan inşaat mühendisliğinin alt disiplini olarak vazgeçilmezliğini ve önemini ilan etmiş, meslek alanımızın odak noktasına oturmuştur. Temel sorun, denizlerimizden ve kıyılarımızdan insanlığın geleceği adına yararlanılırken, doğal dengenin, ekolojik sisteminin korunup korunmadığıdır. Kıyı mühendisliğinin önemi işte bu noktadadır."


Cemal Gökçe: Son yıllarda kıyılar sadece ticari bir varlık olarak algılanıyor


Sempozyumun açılışında söz alan İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe ise, sempozyumun önemine ve kıyı yönetiminde yaşanan sorunlara dikkat çekti. Cemal Gökçe sempozyumun amacını "Kıyı yapılarının doğru planlanmasına, planların güncel ve bilimsel yöntemlerle tasarlanmasına ve uygulanmasına, kıyıların ekolojik ve doğal dengelerinin korunmasına, iklim değişikliklerinin kıyalara olan etkilerinin araştırılmasına ve bütünleşik bir kıyı alanları yönetiminin oluşturulmasına ilişkin tartışma zemini yaratmaktır. Ayrıca deniz ve kıyı çalışmalarıyla deniz ulaşımı ve deniz ticaretinin geliştirilmesine katkı yapmaktır" sözleriyle ifade etti. 


Son yıllarda kıyıların sadece ticari bir varlık olarak algılandığını belirten Gökçe "Tarihsel süreç içerisinde kara, kıyı, su ve insan ilişkisi her koşulda korunmaya çalışılmıştır. Kıyıların korunması aynı zamanda kıyılarda yaşayan insanların bir yaşam biçimi olarak da gündeme gelmiştir. Son yıllarda kıyıların ekonomik varlığını sadece ticari bir varlık olarak gören çevrelerle, kıyıların korunmasını önemseyen çevreler sürekli olarak bir çatışma alanı içerisinde olmuştur. Özellikle 1980 sonrası dönemde yönetim sistemine hakim olan neo-liberal ekonomik politikalar, kıyı alanlarımızı da çok uluslu şirketlerin taleplerine açık hale getirmiştir. Kıyılarımıza sadece karadan bakan bir anlayış hakim olmuş, kıyıları denizden kullanan birçok paydaşın olduğu ne yazık ki dikkate alınmamıştır" diye konuştu. 


Kıyı kentlerindeki nüfus yoğunluğunu, bununla bağlantılı olarak İstanbul`un kıyı ve kent yönetimini, kentsel dönüşüm politikalarını, 3. Havalimanını, 3. Köprüyü değerlendiren Cemal Gökçe "Açıkçası Merkezi yönetim tüm ülke ve kıyı alanlarında her türlü yatırımla ilgili planlama ve uygulamaları yapmaktadır. Planlama anlayışı bütünüyle katılımcı bir anlayışla yapılmaktan uzaktır. Çoğu zaman Merkezi yapı yerel yönetimleri de dışlayarak tek taraflı olarak karar almaktadır. Sonuç olarak düzenlemiş olduğumuz. Sürdürülebilir bir planlama sürdürülebilir sosyal bir çevrenin oluşturulması bu Sempozyumun ana halkasını oluşturmaktadır" dedi. 


Sempozyum Yürütme Kurulu Bakanı Prof. Dr. Yalçın Yüksel ise konuşmasında sempozyumun hazırlık sürecinden söz etti ve kıyılarda meydana gelen çevre kirliliğinin diğer canlılara verdiği zararı anlatan kısa bir filim gösterimi yaptı. 


Kıyı Mühendisliği Sempozyumlarının hedefinin ülkemizde kıyı yapılarının doğru planlanması, güncel ve geçerli yöntemlerle tasarlanması ve uygulanması, kıyıların ekolojik ve doğal değerlerin korunarak kullanılması, kıyı problemlerinin önlenmesi, iklim değişikliğinin ve kıyılarımıza etkilerinin araştırılması, bütünleşik kıyı alanları yönetiminin tartışılması, deniz ticaretinin daha ileri düzeylere taşınması gibi bir çok konuda mühendislik hizmetlerinin en üst düzeye getirilmesi, uzman yetiştirilmesi, toplum bilincinin geliştirilmesi ve desteklenmesi olduğunu söyleyen Yalçın Yüksel, sempozyuma toplam 104 bildiri gönderildiğini, bu bildirilerden 87`sinin programda yer alarak sempozyum kitabına alındığı bilgisini verdi. 


Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdür Yardımcısı Aydın Özen, yaptığı kısa konuşmada Sempozyumun başarılı geçmesi dileklerinde bulundu. 


CHP İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan ise, kıyıları korumanın önemine değindi ve konuyla ilgili yaptıkları çalışmalardan söz etti. 


Açılış konuşmalarının ardından oturumlara geçildi. İlk oturumda İMO Kıyı ve Deniz Mühendisliği Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Ergin, ICCE 2016 (Uluslararası Kıyı Mühendisliği Sempozyumu 2016) ile ilgili bir sunum yaptı. Ayşen Ergin ayrıca, kıyı mühendisliğinin tarihini anlattı. 


Aynı oturumda Ali Kılıç, Oya Akın ve Ercan Koç tarafından "İstanbul Kenti Kıyı Alanları Yönetim Planının Hazırlanması Sürecinde Yöntem ve Yaklaşım" başlıklı sunum yapılırken, Gözde Güney Doğan, Gülizar Özyurt Tarakcıoğlu ve Ahmet Cevdet Yalçıner, "Kıyı Koruma Yapılarının Tsunami Yükleri Altındaki Hasar Mekanizmaları" başlıklı bildiriyi sundu. Sempozuma davetli konuşmacı olarak katılan Patrick Lynett ise kıyı mühendisliği konusunda bilgiler aktardı.  


Sempozyumda geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz, Doç. Dr. Murat İhsan Kömürcü de anıldı. Odamızın Kıyı ve Deniz Mühendisliği Kurulu ile Su Yapıları Kurulu`nda görev almış olan 


Doç. Dr. Murat İhsan Kömürcü`nün çalışmaları ve yaşamı Doç. Dr. Servet Karasu tarafından yapılan sunumla katılımcılarla paylaşıldı.  


Paralel oturumlarla devam eden sempozyum son gün düzenlenen forumla sona erdi.


Sempozyum öncesi Kıyı Mühendisliği Kursu 


İstanbul Şubemiz, sempozyumdan bir gün önce "Kıyı Mühendisliği Kursu" düzenledi. 6 Kasım 2014 tarihinde Şubemizin Karaköy Hizmet Binasında yapılan kursa 75 kişi katıldı.


Gerek mühendislik uygulamalarına gerekse akademik çalışmalara katkı sağlayacak nitelikte olan kursta, Kıyı Mühendisliği alanında uluslararası düzeyde yapılan araştırmalar hakkında bilgi verildi.