genç-İMO Eskişehir’de Mühendislik Eğitimi Çalıştayı düzenledi

 

genç-İMO Eskişehir`de Mühendislik Eğitimi Çalıştayı düzenledi

Odamızın Öğrenci üye örgütlülüğü genç-İMO, mühendislik eğitiminin sorunlarını değerlendirmek ve çözüm önerileri geliştirmek amacıyla 11-12 Ekim 2014 tarihlerinde Eskişehir`de iki günlük "Mühendislik Eğitimi Çalıştayı" düzenledi. 

genç-İMO 7. Dönem Öğrenci Konseyi`nin yürütücülüğünde ve Eskişehir Şubemizin desteğiyle düzenlenen Çalıştay, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Öğrenci Merkezi`nde gerçekleştirildi.

Dört oturumda tamamlanan Çalıştaya 128 kişi katıldı. Çalıştaya Eskişehir dışındaki üniversitelerden de katılım gerçekleşti. 

İki günlük Çalıştayın "21. Yüzyılda Yükseköğretime Genel Bir Bakış" oturumunda Yrd. Doç. Dr. Cenan Mertol, "İnşaat Mühendisliği Eğitimindeki Sorunlar ve Çözüm Yöntemleri" oturumunda Doç. Dr. Aynur Şensoy, "Mühendislik Etiği" başlığında Nermin Yavlal, "Meslekte Branşlaşma ve Yetkin Mühendislik" başlığında ise Mustafa Çobanoğlu söz aldı. 

Çalıştayın açılış konuşmalarını İMO Eskişehir Şube Başkanı Bülent Erkul ve genç-İMO 7. Dönem Öğrenci Konsey Üyesi Burak Duran yaptı. Bülent Erkul konuşmasında mühendislik kavramından ve mühendislik etiğinden söz etti. Erkul, bugünkü dünyada sadece diploma almanın mühendislik yapmak için yeterli olmadığını, fakültelerde verilen bilgilerin temel bilgiler olduğunu, mühendisin yaşam boyu eğitime ihtiyacı duyması gerektiğini söyledi. 

Burak Duran ise konuşmasında genç-İMO olarak neden çalıştay düzenlemeye ihtiyaç duyduklarını anlattı. Üniversitelerin bilimsel niteliklerinden uzaklaşarak sermayenin birer kurumu haline geldiğini kaydeden Duran, "Mühendis, fen bilimleri bilgisi ve becerisi ve teorik bilgi kazanımını edindikten sonra, bu bilginin pratikte uygulayıcısı ve takipçisi olan, edindiği bilgi ve vasıfla beraber İnsan yaşamının ihtiyaçlarına cevap verebilecek, doğayla ve estetikle pratiğini bütünleştirebilecek kişidir. Her ne kadar tanımlar bizlere basit bir anlatımla "Mühendislik" kavramını böyle aktarsa da aslında bizler günümüz şartlarında bu unvanın artık salt bir terim olarak kullanıldığının ve üniversitelerin giderek yaygınlaşan ideolojik karmaşıklıkta, bilimsel ve yaklaşımlardan uzak, sermayeye dayalı, piyasa ekonomisine eleman yetiştiren kurumlar haline dönüştüğünün farkındayız" dedi. 

İktisat politikalarının üniversitelere etkisini de değerlendiren Duran, "Bilgi ve iletişim çağı olarak adlandırılan 21.yy`da yükseköğrenimdeki temel problemler, toplumsal gerçekçiliğimizden bağımsız olarak değerlendirilemez. Bu bağlamda izlenen iktisadi politikaların üniversitelere etkisi oldukça ciddi bir boyuta ulaşmıştır. Bir yanda kamu teşviki ile açılan şirket üniversitelerinde bilgi ve bilime parayla sahip olanlar, diğer yanda ise devlet üniversitelerinde bilimsel bilgiden ve pratikten yoksun olarak gelişimini sürdürmeye çalışan emekçi kesimin çocukları" diye konuştu. 

Duran, Çalıştayın hem genç-İMO örgütlülüğünün geleceğine hem de mühendislik eğitimine yönelik sorunların çözümüne katkı sunacağına inandıklarını söyledi. 

Çalıştay, yapılan forum ile son buldu. Çalıştaya ilişkin bir sonuç bildirgesi de hazırlandı.

Sonuç Bildirgesi şöyle:

 

MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

İnşaat Mühendisleri Odası öğrenci üye örgütlülüğü genç-İMO olarak  11-12 Ekim 2014 tarihlerinde Eskişehir Anadolu Üniversitesinde gerçekleştirdiğimiz "Mühendislik Eğitimi" konulu çalıştaya Eskişehir ili dışından toplam 78 öğrenci üye katılmıştır. Eskişehir ili içerisindeki Ünivertsitelerden katılan inşaat mühendisliği bölümü öğrencileri ile birlikte 128 kişinin katıldığı çalıştayda "21.Yüzyılda Yükseköğrenime Genel Bir Bakış" başlıklı oturuma Yrd Doç Dr Cenan Mertol, "Mühendislik Eğitimindeki Sorunlar ve Çözüm Yöntemleri" başlıklı oturuma Doç. Dr. Aynur Şensoy, "Mühendislik Eğitimi" konu başlıklı oturuma Dr. Nermin Yavlal ve "Meslekte Branşlaşma ve Yetkin Mühendislik" başlıklı oturuma ise İMO İnşaat Mühendisliği Eğitimi Kurulu üyesi Mustafa Çobanoğlu konuşmacı olarak katılmıştır. Konuşmacıların sunumları öğrencilerin interaktif katılımıyla geçmiş ayrıca serbest kürsü bölümlerinde de birçok farklı görüş dile gelmiştir. 

Yürütücülüğünü genç-İMO 7. Dönem Öğrenci Konseyinin gerçekleştirdiği çalıştayda öne çıkan tespitler ve çözüm önerileri aşağıdaki gibidir;

·         Yükseköğretim alanında  gerekli altyapı sağlanmaksızın açılan Üniversite sayısının her geçen gün artması eğitim-öğretim hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Mevcut fiziki koşulların yetersizliği bir yana Üniversite bileşenlerinin görüşü alınmaksızın kontenjan artışına gidilmesi genelde yüksek öğretimin ve özelde de mühendislik eğitiminin niteliğinin mevcut durumun gerisine düşmesine yol açmaktadır. 

·         Üniversitelerin son on yılına damgasını vuran Bologna süreci, öğrencilerin farklı akademisyenlerden ders alabilmesine imkan sağlasa da Üniversitelerin piyasaya entegre edilmesi gibi bir arkaplana sahiptir. Üniversite öğrencilerinin öğrenme özgürlüğü piyasa ve siyasal alanla sınırlandırılacaktır. Bu sürecin ve bu sürecin Türkiyedeki uygulması sayılabilen Yeni YÖK Yasa taslağı ile üniverisiteler özerkliklerini yitirecek, rekabet, para ve hırs baskısının olduğu mekânlara dönüşecektir. 

·         Mühendislik eğitimine ilişkin sorunlar çok boyutludur ve ülkede uygulanan ekonomik politikalarla da yakından ilişkidir. Bu anlamda yaşanan sorunların temelinde mühendislik eğitiminin içeriğinin sermaye odaklı bir şekilde oluşturulması yer almaktadır. 

- Piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda oluşturulan müfredatlar üniversitelere göre farklılık göstermekte ve bu anlamda bir bütünlük sağlanamamaktadır. Ayrıca mühendislik eğitimi paket program eğitimine indirgenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. 

- Müfredatlarda temel mühendislik bilimleri dersleri verildikten sonra alan derslerinin birbirine bağlı bir şekilde yürütülmesi, üniversiteler genelinde bütünlüklü müfredat programının oluşturulması,  mühendis adayının ilgi ve yönelimlerini açığa çıkarma hedefinin gözetilmesi gerekmektedir. 

- Mühendislik eğitimi süresince öğrencilerin katılımını sağlayan interaktif bir öğretme tarzının benimsenmesi ve derslerde öğretilen teorik bilginin daha fazla laboratuar imkanıyla desteklenerek pratikteki uygulamanın arttırılması gerekmektedir. 

-          Öğrenci ve akademisyenlerin üniversite bileşenleri olarak görüş ve önerilerinin, karar alma  süreçlerine doğrudan etkisini sağlayacak demokratik mekanizmaların geliştirilmesi gerekmektedir. 

-          Mühendislik mesleğinin toplumsal konumu ve mühendisin sorumlulukları sadece mesleki bilgi birikimin sağlanması ile ilgili değildir. Mühendis adaylarının eğitim süreci kendi alanı ile sınırlı kalmamalı, mühendislik eğitimi toplumcu mühendislik anlayışına uygun olarak farklı disiplinlerin de içerileceği şekilde düzenlenmelidir. 

·         Mühendislik insan yaşamını ve doğal çevreyi doğrudan etkileyen bir meslektir. Bu anlamda insan hayatının değerini merkeze alan ve bu ilkeden türetilen normlara sadık kalınması hayati önem arz etmektedir. Rant ve kar elde etme amacına hizmet eden projeler gerek işçi ve emekçilerin hayatını gerekse de kamu yararını ve doğal çevrenin korunmasını hiçe saymaktadır. 

·         İnsan hayatının değerini koruyan ve bunu diğer tüm amaçlardan üstün gören bir mühendislik anlayışının egemen olmasında, doğal çevrenin ve kamu yararı ilkesinin korunmasında,  geleceğin mühendisleri olan bizlerin de sorumlulukları vardır. 

 

Burak Duran`nın konuşmasının tam metni:

 

Bugün ve yarın olmak üzere iki gün boyunca Mühendislik Eğitimine ilişkin bir çok konuyu tartışmayı düşündüğümüz çalıştayımıza hepiniz hoş geldiniz.

Sözlerime başlamadan önce çalıştayın organizasyonunda bizden hiçbir desteği esirgemeyen İMO Yönetimine ve İMO Eskişehir Şube Yönetimine sizlerin huzurunda teşekkürlerimi sunmak istiyorum.  Ayrıca İMO Merkez çalışanlarına ve İMO Eskişehir Şube çalışanlarına çalıştayımız için harcadıkları emeklerinden ötürü teşekkür ediyorum.

Değerli Katılımcılar;

Mühendislik, köken itibariyle Arapça`dan dilimize geçen "Geometri bilen kişi"  anlamındadır. Yani mühendis, fen bilimleri bilgisi ve becerisi ve teorik bilgi kazanımını edindikten sonra, bu bilginin pratikte uygulayıcısı ve takipçisi olan, edindiği bilgi ve vasıfla beraber İnsan yaşamının ihtiyaçlarına cevap verebilecek, doğayla ve estetikle pratiğini bütünleştirebilecek kişidir.

Her ne kadar tanımlar bizlere basit bir anlatımla "Mühendislik" kavramını böyle aktarsa da, aslında bizler günümüz şartlarında bu unvanın artık salt bir terim olarak kullanıldığının ve Üniversitelerin giderek yaygınlaşan ideolojik karmaşıklıkta, bilimsel ve yaklaşımlardan uzak, sermayeye dayalı, piyasa ekonomisine eleman yetiştiren kurumlar haline dönüştüğünün farkındayız. Bu farkındalık bizlere, genç-İMO 7.Dönem öğrenci konseyi olarak, böylesine bir çalıştayın gerekliliğini gösterdi. Hepimiz için, burada tartışılacak her konu başlığından çıkacak somut sonuçların, diğer Mühendislik dallarındaki çalışanlar, öğrenciler, akademisyenler, yöneticiler tarafından da gündeme getirilerek, artık eleştirel süreçlerin fiili bir farkındalık sürecine dönüşmesini şart koştu.

Değerli Dostlar;

Çalıştay kapsamında seçilen dört ana tartışma konusu, bizlere eğitimsel ve yönetimsel sorunlarımızı tartışmak için kapı aralasa da, aslında içinde bulunduğumuz eğitim sisteminin aksaklıkları oldukça geniş bir yelpazeye yayılmış durumda. Oluşturulan serbest piyasa ekonomisi ve özelleştirme politikaları ile beraber, kapitalist ideolojinin yarattığı tüketim çılgınlığı, toplumsal yozlaşmayı ve duyarsızlaşmayı hat safhaya çıkardı. Gelinen bu noktada, sermaye bazlı bu yozlaşmanın önüne geçebilmek ve eğitimsel sürecin niteliğinden bahsedebilmek için öncelikle Radikal eğitim reformlarını, köklü bir değişiklikle beraber, sistematik bir zemine oturtmak gerekiyor.

Daha ortaöğretim hayatında, dershanelere mahkûm edilen öğrenciler ile ortaya çıkan sınıf ayrımı, bilim yuvaları olarak adlandırılan Üniversitelere gelindiğinde ise bariz bir şekilde hayatımıza nüfuz ediyor. Bilgi ve iletişim çağı olarak adlandırılan 21.yy`da yükseköğrenimdeki temel problemler, toplumsal gerçekçiliğimizden bağımsız olarak değerlendirilemez. Bu bağlamda izlenen iktisadi politikaların üniversitelere etkisi oldukça ciddi bir boyuta ulaşmıştır. Bir yanda kamu teşviki ile açılan şirket üniversitelerinde bilgi ve bilime parayla sahip olanlar, diğer yanda ise devlet üniversitelerinde bilimsel bilgiden ve pratikten yoksun olarak gelişimini sürdürmeye çalışan emekçi kesimin çocukları.

Sevgili Katılımcılar

Üniversitelerin sermaye odaklı bir grup zümreye fırsat sunularak tekelleştirildiğini ve eğitimin niteliğinin bölgesel farklılıklar gösterdiğini göz ardı edemeyiz. Açılan çok fazla sayıda bölüm ve yetersiz sayıda akademisyenle mezun veren üniversiteler, buralarda öğrenim gören, laboratuvara dahi girmeden diplomasını alan arkadaşlarımız bu sistemin mecburi birer parçası haline getirilmiştir. Bugün reel olarak karşımıza çıkan bu ayrım mühendislik hayatında karşılaştığımız ve karşılaşacağımız temel problemlerin zeminini oluşturmaktadır. Öte yandan söz konusu sorunları sadece iktisadi olarak halkın karşısına koyanlar değil, bu ayrımı anti-demokratik bir rejimin bizlere dayattığı YÖK gibi kurumlar aracılığıyla gerek akademisyenler gerekse öğrenciler üzerinde bir baskı unsuru oluşturan zihniyet, elbette problemin asıl kaynağıdır. Eğitsel süreci bir asimilasyon süreci olarak tasarlayan ve bu ülkenin direnen işçi-emekçi yoksul sınıfına dayatan, bilimin para ile satın alınabileceği bu sistemde, öğrencileri müşteri, akademisyenleri ise ticari bir meta olarak gören kurum ve kuruluşların Halkın hür iradesi karşısında savunacakları tezleri çürümeye başlamıştır.

Değerli Arkadaşlar

Bizler İnşaat Mühendisliğini ve diğer mühendislik disiplinlerini herhangi bir doğal afet ya da teknik hata sonrası sorgulanan ve yargılanan birer bilim alanı olmaktan çıkarıp aksine insana, doğaya ve bilime hizmet eden, gücünü ve bilgisini halkın çıkarı için kullanan, Toplumcu Mühendislik algısını olabildiğince genişleten birer bilim dalı olarak görmek istiyoruz ve bu yönde çabalıyoruz. Bu nedendendir ki özgür bir toplum ve özgür bir üniversite idealini savunuyoruz. Toplumun bugün ve gelecekte ihtiyaçlarına cevap verebilecek, sorunu anlayıp algılayabilecek ve öğrendiğini uygulayabilecek Mühendislerin yetişmesinden yana bir tutum sergiliyoruz. Aklın ve özgür iradenin ışığında ihtiyaç duyulan tüm bilgi ve becerinin ortaya çıkması için eşit, parasız, bilimsel ve anadilde eğitim hakkından yana olduğumuzu dile getiriyoruz.

Arkadaşlar, sözlerimin sonuna gelirken, unutulmamalıdır ki genç-İMO toplumun bir öznesi olmakla beraber, halk ile arasındaki bağı giderek kuvvetlendirecek ve emperyalizmin, sömürgenin, zulmün ve insanlık dışı uygulamaların yaşandığı her yerde ve her daim sesini çıkarmaya devam edecektir.

Toplumun keskin bir şekilde sınıf ayrımına maruz bırakıldığı bugünlerden geçtiğimiz bu baskı döneminde de, sınırlarımızda yaşanan karanlık günlerin bir an önce son bulması için, ırk, dil, din demeden İnsanlık adına direnen herkesin yanında olmalıyız. Bugün olduğu gibi bundan sonra da genç-İMO bundan sonra da ezilenlerin, işçi ve emekçinin yanında, sömürge ve baskı düzeninin karşısında olmaya devam edecektir.

Çalıştayımızın hem genç-İMO örgütlülüğünün geleceğine hem de Mühendislik eğitimine yönelik sorunların çözümüne katkı sunacağına yönelik inancımızla genç-İMO 7. Dönem Öğrenci Konseyi olarak hepinizi selamlıyoruz.