2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas`ın Madımak Oteli`nde 35 insanımız diri diri yakıldı, hayatları ellerinden alındı. Hayatları yarım kalanlar sadece 35 insanımız değildi elbet, geride kalan yakınlarının yaşamları da yarım bırakıldı.
Sivas katliamının üzerinden 21 yıl geçti. Hala acılar taze, hala yürekler yanmaya devam ediyor. Yürekleri yakan alevlerin sıcaklığı değil, katliamı yapanların korunması ve katliama neden olan gerici anlayışın hala destekleniyor olmasıdır.
35 insan hayatını kaybederken dönemin yöneticileri "Olay münferittir", "Tek bir vatandaşımızın burnu kanamamıştır" diyebilmişlerdir. 2012 yılında dava zaman aşımına uğratılırken Başbakan Erdoğan ise "Bu karar Türkiye`ye hayırlı uğurlu olsun" deme rahatlığını göstermiştir. 1993`ten 2014 yılına uzanan 21 yılda Türkiye`yi yöneten zihniyet değişmemiştir. Katliamcılar korunmuş, aklanmış, makamlara getirilmiş ve ya kahraman ilan edilmiştir.
Türkiye tarihi aynı zamanda mezhep ve etnik farklılıklar üzerinden toplumsal gerginlik ve çatışmalar tarihidir. Maraş`ta, Sivas`ta, Çorum`da mezhep farklılığı üzerinden yürütülen siyasetinin sonuçları yüzlerce insanın canına mal olmuştur. Bu konuda çok acı çeken bir ülkenin Başbakanın belirli bir mezhebe dair olumsuz sözler sarf etmesi, Ortadoğu bölgesinde mezhep farklılığı üzerinden ittifak arayışına kalkışması kabul edilebilir değildir. Çok dinli, çok dilli, çok kültürlü bir coğrafya üzerinde bulunan Türkiye`de mezhep ve etnik kökene dönük düşmanca bir dil tutturmak, yangına körükle gitmek olacaktır ki, bugün ne yazık ki Başbakanın yaptığı budur.
Türkiye`nin umudu ve geleceği farklılıkların yaşam alanı bulması, demokrasinin güçlendirilmesindedir. Sivas`ta, Maraş`ta, Çorum`da ve daha nice katliamda akıttığımız gözyaşının durması bu anlayışın hâkim kılınmasından geçmektedir.
İnşaat Mühendisleri Odası, hak ve özgürlükler için verdiği mücadeleye devam edecektir. 2 Temmuzların yaşanmaması için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir.