44. Dönem 1. Danışma Kurulu Toplantısı gerçekleştirildi

 

44. Dönem 1. Danışma Kurulu Toplantısı gerçekleştirildi

Odamız, 44. Dönem 1. Danışma Kurulu Toplantısı, 14 Haziran 2014 tarihinde Teoman Öztürk Konferans Salonu`nda gerçekleştirdi.  Danışma Kurulu, "44. Dönem Çalışma Programı Taslağına Dair Görüşme" gündemiyle toplandı.

92 üyenin katılımıyla yapılan toplantı Divan Kurulu seçimiyle başladı. Işıkhan Güler Danışma Kurulu Divan Başkanlığına, Jale Alel Başkan Yardımcılığına, Ferhat Demir ve Kamuran Turgut ise Yazman üyeliğe getirildi.  

Işıkhan Güler, Danışma Kurulu`nun dönem boyunca Odanın ve mesleğin ihtiyaç duyduğu tartışmaları gerçekleştireceğine inandığını belirtti. Güler ihtiyaç duyulan başlıca tartışmaların ise meslek alanında son dönemlerde yapılan değişiklikler ile siyasi iktidarın meslek odalarına dönük girişimleri olduğunu kaydetti.

Toplantının açılış konuşmasını İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ersan yaptı. Ersan konuşmasında, Soma katliamı, Kürt sorunu, antidemokratik uygulamalar, Lice olayları gibi gündemde yer alan önemli konular ile meslek alanını ilgilendiren Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun, Yapı Denetimi Kanunu, Kamu İhale Kanunu, işçi sağlığı ve iş güvenliği, ulaşım politikaları ve enerji politikalarını değerlendirdi. Ersan 44. Dönem Çalışma Programı ile ilgili de bilgi verdi.

Soma`da 301 madencinin hayatını kaybettiği faciaya dikkat çeken Ersan, "301 insanımızı kaybettik ama ne ilginç ki, Hükümetten tek bir çivi dahi sökülmedi, bırakalım Başbakanı,  bakanlar, ilgili bürokratlar bile istifa etmedi." dedi.   Benzer bir tuhaflığın Kürt meselesine çözüm üretme sürecinde de yaşandığını kaydeden Ersan, "Çözüm süreci" adı altında başlatılan sürecin, yarattığı beklentiye rağmen tamamlanmadığını ve adeta Cumhurbaşkanlığı seçiminin kozu gibi kullanıldığına dikkat çekti. Ersan "Demokratik ve barışçıl bir temelde çözülmesi istenilen sorun, Lice örneğinde görüldüğü gibi yeni toplumsal gerginlik ve çatışmaların tetikleyicisi haline getiriliyor" diye konuştu. 

Son dönemde artan polis şiddetini eleştiren Ersan "Türkiye`nin bir polis devleti haline getirilmesini, polisiye önlemlerin günlük hayatın önemli bir parçası yapılmasını, hukukun temel ilkelerinin yok sayılmasını anlamak ve kabul etmek mümkün müdür?" diye sordu.

Ersan konuşmasını "Son dönemde yaşananlar, salt mesleki sorunlarla ilgilenmeyen, beraberinde ülkenin demokratikleşme sorununu da kendisine dert eden bizlerin işinin kolay olmadığını göstermektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de düşündüğümüzde, anlaşılan o ki, bu yaz çok sıcak geçecek" sözleriyle sürdürdü.

 

Ersan: Önümüzdeki süreçte Danışma Kurulu`na büyük görevler düşüyor

Daha sonra Çalışma Programı Taslağı hakkında bilgi veren Ersan, taslağı "Çalışma anlayışımız, ilkelerimiz, görev ve sorumluluklarımız", "44. Çalışma Dönemi öngörüleri", "Mesleki, idari ve örgütsel önceliklerimiz" ve "Kurul ve komisyonlar, bilimsel-mesleki etkinlikler, yayın politikası" ana başlıkları halinde sundu.

Geçen dönem Yapı Denetim, İmar, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği değişiklikleri ile TMMOB ve bağlı odaların pek çok yetkisinin kısıtlandığını ve akabinde İMO ile ilgili kara propaganda yürütüldüğünü hatırlatan Ersan "Önümüzdeki sürecin en temel, en can yakıcı konusunun bu olacağını biliyoruz. Bu nedenle, Yönetim Kurulu olarak Çalışma Programını, örgütümüzün tüm maddi kaynaklarını, insan gücünü ve üretimini bu sorunu çözmek doğrultusunda seferber edebilecek hassasiyette hazırladık. Bu seferberliği hayata geçirmek, ancak en geniş örgütsel katılımın sağlanmasıyla olabilecektir. Danışma Kurulumuza bu bağlamda önemli görevler düştüğünü belirtmek istiyorum" dedi.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun, Yapı Denetimi Hakkında Kanunu, Kamu İhale Kanunu, işçi sağlığı ve iş güvenliği, ulaşım politikaları ve enerji politikalarını değerlendiren Ersan, İMO`nun 44. Çalışma Dönemi`nde de bu konulardaki çalışmalarını aynı kararlılıkla sürdüreceklerini belirtti.

Kamu İhale Kanunu`nun yayınlandığı 2002 yılından bu yana yaklaşık 30 defa değiştirildiğini hatırlatan Ersan, kamu ihale sisteminin temel ilkelerinin ortadan kaldırıldığını, mühendis ve mimarların haklarının gasp edildiğini ve sermayenin istek ve talepleri doğrultusunda mevzuata yön verildiğini kaydetti.  Ersan bu konunun takipçisi olacaklarını vurguladı.

Ülkemizin içinde bulunduğu ve inşaat mühendislerini yakından ilgilendiren işçi sağlı ve iş güvenliği sorununu da değerlendiren Ersan,  "Yaşanan Soma katliamı bize bu konunun önemini bir kez daha hatırlatmıştır. Ülkemiz son on yılda 11 bin 235 vatandaşını iş kazalarında kaybetmiştir. 2012 verilerine göre inşaat sektörü iş cinayetlerinde birincidir. Bütün bunlar 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu`nun yapımında tarafların görüş ve düşüncesi alınmadan hazırlanmasından, "ben bilirim, ben yaptım" anlayışıyla hareket edilmesinden kaynaklanmaktadır.  İşçi ölümleri, işçi sağlığı ve güvenliği sorunu ve ülke kaynaklarının heba edilmesi Odamızın bu dönemde de üzerinde hassasiyetle durduğu konular olacaktır.  Odamız iş kazalarının takipçisi olmaya devam edecektir" diye konuştu.

Nevzat Ersan`ın açılış konuşmasını ardından Danışma Kurulu Üyeleri taslak üzerine görüş bildirdi. Sırasıyla Ahmet Göksoy, Fuat Günak, Selim Tulumtaş, Cemil Kora, Alifer Atasever, Haluk Selçuk, Cevat Öncü, Emre Sağsöz, Nezihi Karahasan, Hasan Akyar, Hakkı Nadir Çelebi, Hasan Hüseyin Yıldız, Rezzan Bulut, Tuncay Arıcan, Ayhan Emekli, Jale Alel, Cemal Gökçe, Özer Akkuş, Galip Kılınç, Mete Akalın ve Meral Saraç Çavga söz aldı.

Üyelerin ardından kapanış konuşmasını gerçekleştiren Nevzat Ersan, "Odanın yol haritasının belirlenmesinde yol gösterici olan Danışma Kurulu Üyelerine teşekkür ediyorum" dedi. Ersan, Çalışma Programı Taslağının, Danışma Kurulu üyelerinin görüşleri doğrultusunda olgunlaştırılacağını kaydetti.

 

Nevzat Ersan`ın Danışma Kurulu`nda yaptığı konuşmanın tam metni:

Sayın Başkan,

Sayın Divan Kurulu Üyeleri,

 

Öncelikle sizleri tebrik ediyorum. Başarılar diliyorum. Zorlu ve bir o kadar da anlamlı bir görev üstlendiniz. Bir dönem sizlerle birlikte olacağımız için mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum.

Değerli Meslektaşlarım,

Değerli Danışma Kurulu Üyeleri,

 

Hepiniz hoş geldiniz. Katılımınızdan dolayı teşekkür ediyorum.

Genel Kurul sonrası ilk toplantımız olması nedeniyle Yönetim Kurulumuzun başarı dileklerini iletiyorum.

Büyük bir olgunluk içerisinde tamamladığımız Genel Kurulumuzun, Yönetim Kurulumuza göstermiş olduğu teveccüh ve destekten dolayı siz değerli şube yöneticilerimize ve seçilmiş delege arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyorum.

Genel Kurulumuz, önümüzdeki sürecin son derece sıkıntılı olacağını tespit etmiş, bu sıkıntının ancak dayanışma ve birlik içerisinde hareket edilerek aşılabileceğinin bir göstergesi olmuştur. 

Bu atmosferin iki yıl boyunca devam edeceğine inanıyorum. Gerek danışma kurullarında, gerek yapacağımız ortak toplantılarda, gerekse yürütme organının çalışmasında aynı dayanışma ve birliktelik ruhunun sergileneceğinden kuşku duymuyorum.

Yönetim Kurulu olarak biz bu konuda üzerimize düşen bütün sorumlulukları yerine getirmeye çalışacağız. Odamızın kurul ve komisyonları adil, eşit, geliştirici, ilerletici demokratik bir sürecin parçası olacak, her bir arkadaşımız, her bir kurulumuz, ilgi alanındaki konular çerçevesinde Oda örgütlülüğüne katkı sağlayacaktır.

Değerli Dostlar,

Danışma Kurulumuz, örgütsel yapımızın en önemli unsurudur. İnanıyoruz ve eminiz ki, bu dönemde Danışma Kurulumuza çok ihtiyaç duyacağız.

Danışma Kurulumuzla birlikte tartışacağız, sorunlarımızı tespit edeceğiz, uygulanabilir çözümler geliştireceğiz, ihtiyacımızı karşılayacak kararlar alacağız.

Danışma Kurulumuzdan sadece fikir almakla yetinmeyeceğiz,  aynı zamanda ortak iş yapma kanallarını yaratacağız. Amacımız bellidir: Odamızın iki önemli organı olarak, yani Yönetim Kurulu ve Danışma Kurulu olarak, zorlu süreci birlikte atlatacağız.

Bu konuda siz değerli üyelerimizin üzerine düşeni yapacağından, Danışma Kurulu toplantılarına gerekli ilgiyi göstereceğinden kuşku duymuyoruz.

Hepimiz sorumluluklarımızın farkındayız. Örgütümüz adına, mesleğimiz adına, camiamız adına sorumluluklarımızı yerine getirmeye hazırız. 

 

Değerli Meslektaşlarım,

Danışma Kurulu toplantımızı ülke gündeminin çok yoğun olduğu bir dönemde gerçekleştiriyoruz.

Bu danışma kurulumuz aynı zamanda örgütümüzün kuruluşunun 60. yıldönümünün 1 Danışma Kurulu olması nedeniyle ayrı bir öneme haizdir.

Ülkemiz olağanüstü günlerden geçiyor. Ülke gündemi baş döndürücü bir hızla değişiyor.

Bilindiği gibi, 30 Mart Yerel seçimlerine 17-25 Aralık`ta ortaya çıkan, Başbakan ve Hükümetin bazı bakanları ile çocuklarının karıştığı yolsuzluk tartışmalarıyla girildi ve Hükümeti oluşturan parti seçimlerden yara almadan çıkmasını bildi. Yolsuzlukların yarattığı deprem, seçim sonuçlarına yansımadı. Ülke tarihinde görülmedik büyüklükteki yolsuzluk karşısında kamuoyunun umursamaz tavrı bizleri bir kez daha düşünmeye sevk etmiştir.

13 Mayıs`ta Soma`da katliam gibi iş cinayetinde 301 vatandaşımız hayatını kaybetti. Başbakan, 19. Yüzyıl İngiltere`sinden 20. Yüzyıl ABD`sinden örnekler verdi, "kazalar doğal" dedi, fıtrat, kader mukadderat söylemiyle olayı örtmeye çalıştı, sorumluluk üstlenmedi ve bunu başardı. 301 insanımızı kaybettik ama ne ilginç ki, Hükümetten tek bir çivi dahi sökülmedi, bırakalım Başbakanı,  bakanlar, ilgili bürokratlar bile istifa etmedi.  

Aynı tuhaflık Kürt sorununda da yaşanmaktadır. "Çözüm süreci" adı altında başlatılan süreç, yarattığı beklentiye rağmen tamamlanmıyor ve adeta Cumhurbaşkanlığı seçiminin kozu gibi kullanılıyor. Demokratik ve barışçıl bir temelde çözülmesi istenilen sorun, Lice örneğinde görüldüğü gibi yeni toplumsal gerginlik ve çatışmaların tetikleyicisi haline getiriliyor.

Düşünebiliyor musunuz, Diyarbakır`da Çözüm Süreci Çalıştayı basına ve konunun mağdurlarına kapalı olarak yapılıyor. Kendileri söyleyip kendileri dinliyorlar bu konuda samimi olduklarını düşünmek bunu kabul etmek mümkün müdür?

Dikkat edilmelidir ki hemen her önemli olay, toplumsal, siyasal sonuçlara yol açan her önemli gelişme kamuoyundan saklanıyor. Roboski ve Reyhanlı olaylarının nedeni ve akıbeti hakkında toplum hala bilgilendirilmemiştir.

Hangi hukuk devletinde, hangi demokratik ülkede polis şiddetini meşrulaştıran bir başbakan vardır. Hangi demokratik toplumda, vatandaşların can güvenliği sorunu bulunmaktadır.

Türkiye`nin bir polis devleti haline getirilmesini, polisiye önlemlerin günlük hayatın önemli bir parçası yapılmasını, hukukun temel ilkelerinin yok sayılmasını anlamak ve kabul etmek mümkün müdür?

Son dönemde yaşananlar, salt mesleki sorunlarla ilgilenmeyen, beraberinde ülkenin demokratikleşme sorununu da kendisine dert eden bizlerin işinin kolay olmadığını göstermektedir.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de düşündüğümüzde, anlaşılan o ki, bu yaz çok sıcak geçecek.

 

Değerli Meslektaşlarım,

Ülkemizin bu gerçekliği, çalışma programımıza da yansıdı. Daha doğrusu Çalışma Programımız bu tespitler üzerinden yola çıkarak oluşturuldu.

Çalışma Programımız bir yönüyle 43. Çalışma Dönemin devamı niteliğindedir. O dönem başlayıp devam eden uygulamalar, yeni dönemin ihtiyaçlarını gözeterek yeni çerçeveye oturtulmuştur.

Temel amacımız, örgütsel bütünlüğü sağlamak, kolektif üretimi gerçekleştirmek, kurumsal devamlılığı yaratmaktır.

Bunun ilk adımını, 44. Çalışma Döneminin ilk Danışma Kurulu`nda atıyoruz.

 

Değerli Meslektaşlarım,

Çalışma Programımızı irdelemeye devam edersek;

Birinci Bölümün 2. Kısmında, Yönetim Kurulumuzun eylem ve etkinliklerinde kendisine görev edineceği temel ilkeleri göreceksiniz.

44. Genel Kurulumuzun bizlere yüklediği görevler burada yer almaktadır. Genel Kurulumuzda kabul edilen Ana Sorumlar Komisyonu Raporu`nun bir özeti niteliğindedir.

İkinci Bölümümüz, önümüzdeki süreç içerisinde olası gelişmelere karşı örgütümüzün dikkatini çekmek hedeflenmiş, daha doğrusu hep beraber neler yapabileceğimizin çerçevesini oluşturulmuştur.

 

Değerli Meslektaşlarım,

Geçen dönem Yapı Denetim, İmar, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği değişiklikleri ile TMMOB ve bağlı odaların pek çok yetkisi kısıtlanmış, akabinde Odalarımızla ilgili kara propaganda yürütülmüştür. Adeta TMMOB ve bağlı Odaların içi boşaltılmak, işlevsizleştirilmek istenmektedir.

Önümüzdeki sürecin en temel, en can yakıcı konusunun bu olacağını biliyoruz. Bu nedenle, Yönetim Kurulu olarak Çalışma Programını, örgütümüzün tüm maddi kaynaklarını, insan gücünü ve üretimini bu sorunu çözmek doğrultusunda seferber edebilecek hassasiyette hazırladık.

Bu seferberliği hayata geçirmek, ancak en geniş örgütsel katılımın sağlanmasıyla olabilecektir. Danışma Kurulumuza bu bağlamda önemli görevler düştüğünü belirtmek istiyorum.

 

Değerli Arkadaşlarım,

Mesleki alanlarımızdaki temel değişimler üzerinden devam edersek; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun mesleğimizi, meslektaşlarımızı ve halkımızı yakinen ilgilendirmektedir. Çünkü Kanun, yeni rant alanları yaratmakta, o bölgede yaşayanların kent dışına çıkartılmasını öngörmekte ve bölgelerin sermaye gruplarına devredilmesini hedeflemektedir.

Kuşkusuz ki, afet riski altındaki bölgelere yönelik müdahaleler, yani yıkım, güçlendirme ve sair uygulamalar bizlerin de gerekliliği üzerinde durduğumuz konulardır. Ancak iktidarın meseleyi ele alış biçimi ve yöntemi sorunludur, tamamen ranta odaklıdır. 

Dolayısıyla kentsel dönüşüm çalışmalarını takip etmek, konuyla ilgili kamuoyunu bilgilendirmek, bununla ilgili her türlü hukuki ve fiili teşebbüste bulunmak Odamız görevleri arasındadır.

Bir diğer husus da, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun`dur.

Bu kanunla, mühendislik hizmetlerinin ticarileştirilmesinin önü açılmaktadır. Yapı Denetimi özünde bir kamu hizmetidir. Ticari bir mal gibi alınıp satılmasına, işlevinden uzaklaştırılmasına, nitelik kaybına yol açacak uygulamalara karşı çıkılmalıdır.  Bir bütün olarak yapı denetimi ve proje denetiminin ticarileştirilmesinin sonuçlarını bir fiil yaşadık ve gördük.

Dolayısıyla İnşaat Mühendisleri Odası önümüzdeki süreçte, yapı denetiminin kamusal bir hizmet olduğu vurgulanmalıdır.

Keza Kamu İhale Kanunu yayımlandığı 2002`ten bu yana 30`a yakın değişikliğe uğramıştır. Yönetmelik değişiklikleriyle kamu ihale sisteminin temel ilkeleri ortadan kaldırılmış, mühendis ve mimarların hakları gasp edilmiş, sermayenin istekleri, talepleri doğrultusunda mevzuata yön verilmiştir.

Odamız bu dönemde de bu konunun ve uygulama yönetmeliğinin takipçisi olacaktır.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği, ülkemiz ve meslektaşlarımız için en can alıcı konulardan biridir. Nitekim yaşanan Soma katliamı bize bu konunun önemini bir kez daha hatırlatmıştır.

Ülkemiz son on yılda 11 bin 235 vatandaşını iş kazalarında kaybetmiştir. İş cinayetleri sıralamasında dünya üçüncüsü ve Avrupa birincisi olduğumuz unutulmamalıdır. 2012 verilerine göre inşaat sektörü iş cinayetlerinde birincidir.

Bütün bunlar 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu`nun yapımında tarafların görüş ve düşüncesi alınmadan hazırlanmasından, "ben bilirim, ben yaptım" anlayışıyla hareket edilmesinden kaynaklanmaktadır. 

İşçi ölümleri, işçi sağlığı ve güvenliği sorunu ve ülke kaynaklarının heba edilmesi Odamızın bu dönemde de üzerinde hassasiyetle durduğu konular olacaktır.  Odamız iş kazalarının takipçisi olmaya devam edecektir.

 

Değerli Danışma Kurulu Üyeleri,

Ülkemizde ulaşım politikalarında karayolu taşımacılığı benimsenmekte denizyolu, havayolu, demiryolu taşımacılığı ikinci plana atılmakta, toplu taşımacılığın önemsenmediği, gürültü ve çevre kirliliği oluşturan, ekonomik olmayan, irrasyonel yatırım kararlarıyla dengesiz ve çarpık bir ulaşım sistemi açığa çıkmaktadır. Ulaşım politikaları bu dönemde de ilgi alanımızda bulunacaktır.

Projektörlerimizi çevireceğimiz bir başka konu, su ve enerji politikalarıdır.

Bildiğiniz gibi Türkiye`nin enerji ihtiyacının yaklaşık %74`ü dışarıdan temin edilmektedir.

Siyasi iktidar bunu gerekçe göstererek ülkeyi HES cenneti haline getirmiştir. Aslında HES, bizlerin bu güne kadar savuna geldiği (ancak çevrenin bu haliyle talan edildiği gibi değil) bir meseleydi. Fakat iktidarın suyun ticarileştirilmesi ve ticari metanın önündeki tüm engellerin kaldırılmasına dönük politikası sorununun kaynağını oluşturmaktadır.

Dolayısıyla bu, geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de en önemli konularımızdan birini teşkil edecektir.

 

Değerli Meslektaşlarım,

Önceki bölümlerde Oda etkinlik ve eylemlerinde öncelikleri ifade etmeye çalıştık.

Bu dönem çalışma programında, daha önceki yıllarda başlatılan ancak yasal engeller nedeniyle uygulanmayan Yetkin Mühendislik ve 43. Dönemde çıkarılan ve yine yasal engel nedeniyle uygulanmayan Referans Belgesi Yönetmeliği`ne vurgu yapmak istedik.

43. Dönem Yönetim Kurulu tarafından hazırlanarak yayınlanmak üzere Resmi Gazete`ye gönderilen Referans Belgesi Yönetmeliği Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü 12 Şubat 2014 tarihli yazısı ile meslek odalarının "sınıflandırma" ve "belgelendirme" yetkisinin olmadığı gerekçesiyle yönetmeliğin uygulamasını engellemişti.

Bu durum TMMOB tarafından yargıya taşınmıştır. Yargı süreci Yönetim Kurulumuz tarafından yakinen takip edilecektir.

Bilirkişilik Hizmeti de önemli konulardan biridir.

Bilirkişilik hizmeti aslında kamusal bir hizmettir. Bilirkişilik hizmeti, kamu yararı ön planda tutulan kamunun hak ve çıkarlarını koruyan, vatandaşların haklarını gözeten, mağduriyetlerini önleyen bir anlayışla yapılması gereken mesleki bir sorumluluktur.

Ancak maalesef bu sorumluluğun yeteri kadar yerine getirilmesi hususunda sorunlar yaşanmaktadır. Bu nedenle Odamız bilirkişilik meselesine çok daha dikkatli ve duyarlı davranmak zorunda.

Gerek yargıya karşı olan sorumluluk, gerekse kamuya karşı sorumluluk, bilirkişi seçimlerinde, atamalarında, eğitiminde ve takibinde bizlere ayrı bir görev ve sorumluluk yüklemektedir. Yönetim Kurulumuz, çalışma döneminde konuya gerektiği kadar ilgi gösterecektir.

 

Değerli Meslektaşlarım,

Meslek içi eğitim aslında son yıllarda oldukça geliştirdiğimiz, mesafe kaydettiğimiz, yol aldığımız önemli etkinliklerimizdendir.

Binlerce meslektaşımız çeşitli konularda eğitim talep etmekte, talepler büyük ölçüde karşılanmaktadır. Meslek içi eğitimlerin olumlu sonuçlarını uygulamada görmekteyiz. Bunun kurumsallaştırılması, geliştirilmesi ve süreklileştirilmesi, Oda-üye ilişkilerinin yeniden düzenlenmesinin vasıtası olarak kabul edilmesi Yönetim Kurulumuzun önemli çalışmalardan biri olacaktır.

Mesleki denetim ve SİM-İTB uygulamaları başlığı altında şunları vurgulamak istiyorum.

Biliyorsunuz yönetmelik değişiklikleriyle artık proje denetimi yapılamamaktadır. Bunun bir hak gaspı olduğunu hepimiz biliyoruz. Yargı sürecinin sonucunu hep birlikte göreceğiz.

Siyasi iktidar, mesleki denetimin odaların elinden alınması konusu üzerinde ısrarla duruyor.

Dolayısıyla bizler, bir yandan hukuksuzluğa karşı mücadele ederken, diğer yandan üyelerimizin çıktılarının yani ürünlerinin denetiminin yanı sıra meslektaşlarımızın gelişimini ve bunun ürünlerine yansımasını önemsedik, bunun altyapısını, zeminini hazırlamaya çalıştık.

SİM ve İTB uygulamaları buna hizmet etmiştir. Ancak hukuki engeller, yasal sıkıntılar bu konuda da Odamızın uygulamalarının önüne geçmiştir. SİM ve İTB uygulamalarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıyla ilgili kararlılığımız bu dönemde devam edecektir.

Malumunuz olduğu üzere, son değişikliklerle birlikte örgütümüzün gelirlerinde bir önceki döneme göre çok ciddi düşüşler yaşandı, yaşanmaya devam edecek. Bu gerçeklik, giderlerimizin gözden geçirilmesini, temel fonksiyonlarımızı ve kamusal sorumluluklarımızı zaafa uğratmadan tasarrufa yönelmemizi zorunlu kılmaktadır.

44. Çalışma Döneminin ekonomik açıdan sıkıntılı geçeceğini, 43. Dönemde başlatılan tasarruf tedbirlerinin bu dönem daha sıkı sürdürüleceğini ifade etmeliyim.

Tabi ki bu durumun Oda faaliyetlerinde zafiyete yol açmasına izin verilmeyecektir. Çünkü geçmiş dönemlerde sıkıntılı süreçleri görmüş ve yaşamış bir örgüt olarak bu durumu da pekâlâ atlatacağız.

Birlikteliğimiz ve dayanışmamızın niteliğine bağlı olarak etkinliklerimiz ve eylemlerimiz mutlaka devam edecektir.

Gelirlerimizdeki bu düşüşü Oda aidatlarıyla nispeten karşılayacağımızı düşüyoruz. Aslında Odamızın en önemli gelir kaynağının üye aidatları olduğunu biliyoruz. Sizlerin görüş ve önerileriniz doğrultusunda üye aidatlarının tahsili yönünde bir çalışma yapmayı düşünmekteyiz. Bu aynı zamanda üyelerin meslek odasına sahip çıkma bilincini de açığa çıkartacaktır.

Bir diğer husus da, kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarının üye aidatının kamu alacağı niteliğinde değerlendirilmesi ve kanun gereği Oda ve Şube Yönetim Kurullarının kamu alacağının tahsili ile yükümlü kılınmasıdır.

Odamızın geleceği olan öğrenci örgütlülüğü üzerine bu döneme kadar yapılan çalışmaların artırılarak devam ettirilmesi sağlanacaktır.

Dördüncü bölüm kurul komisyonlar, bilimsel ve mesleki etkinlikler ve yayın politikasını içermektedir.

43. dönemde kurulan ve faaliyette bulunan kurul ve komisyonlarımızdan bazılarının birleştirilerek diğer kurul ve komisyonlarının devam ettirilmesi düşünülmektedir.

Sempozyum ve kongrelerimiz ise gelirlerimizdeki azalma dikkate alınarak gerek Yönetim Kurulumuzun gözlemleri, gerekse sizlerin görüş ve düşünceleriniz doğrultusunda yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. En azından bu konu tartışılmaya açılmalıdır.

Sempozyumlarımızın bütçelerinin önceden gerçekçi bir şekilde planlanması ve denk bütçe esasına göre gerçekleştirilmesi önem arz etmektedir. Sempozyumların periyodu, içeriği, bileşenleri, sonuçlarının kullanılabilirliği gibi konularda sizlerin görüş ve önerilerinize ihtiyaç duyulmaktadır.

 

Değeri Meslektaşlarım,

Oda ve Şubelerimizce çıkarılan yayınlar Oda bütçemizin önemli gider kalemlerindendir. Ancak yayınların önemli iletişim aracı olduğu da bir gerçektir. Dolayısıyla en efektif ve en etkili bir biçimde kullanılması yine hepimize düşen sorumluluktur. Bu çerçevede TMH`nın niteliğinin artırılması ve TMH`ya katılımın sağlanması önemlidir.

Bu hususların tamamını gözeterek bu dönem TMH`nın baskı sayısını azaltarak geriye kalan tüm üyelerimize e-dergi formatında göndermeyi düşünmekteyiz. 43. Çalışma döneminde Teknik Güç dergimiz e-dergi formatında tüm üyelerimize ulaştırmaya çalıştık. Açıkçası üyelerimizden bu uygulama olumlu tepki almıştır. TMH`nın da bu şekilde daha çok üyeye ulaştırılması kayda değer ölçülerde tasarruf sağlayacaktır.

 

Değerli Katılımcılar,

İletişim çağının gerekliliklerinden biri de hızdır, iletişim, hedef kitleye en hızlı ve en doğru şekilde ulaştığı oranda anlam kazanmaktadır. Bu bağlamda internet kullanımımızın yaygınlaşması Odamızın iletişim anlayışında da köklü değişikliklere yol açmıştır.

Geçtiğimiz çalışma döneminde web sitelerinin düzenlenmesi kurumsal kimliğinin tamamlayıcısı olmuştur. Bu dönemde de sitenin daha işlevsel kullanılabilmesi doğrultusunda çalışmalar gerçekleştirilecektir.

Depreme duyarlılık etkinlikleri geçtiğimiz dönemlerde ortaya konulan son derece dikkat çekici etkinliklerimizden biriydi. Kamuoyunu ve yöre halkını dahil etmeye çalıştığımız bu etkinlik bu dönemde de devam ettirilecektir.

 

Değerli Danışma Kurulu Üyeleri,

Mesleki alanımızın, meslektaşlarımızın ve örgütümüzün sorun ve ihtiyaçları çerçevesinde hazırladığımız Çalışma Programını sizlerle paylaştık.

Bu metin adı üzerinde taslak bir Çalışma Programıdır. Bunun farkında ve bilincinde olarak hazırladık. Tabi ki her metin eksik bir metindir.

Danışma Kurulumuzda gerçekleşecek tartışmalar, geliştirilecek öneriler Odamıza önemli katkılar sağlayacaktır.

Şimdiden yapacağınız katkılar ve katılımızın için teşekkür eder Danışma Kurulumuzun başarılı geçmesini dilerim.