Marmara Depreminin 14. yıldönümünde İnşaat Mühendisleri Odası`na bağlı tüm şubelerde eş zamanlı basın toplantısı yapıldı.
İMO Kocaeli Şubemizdeki basın toplantısını İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç gerçekleştirdi. Yüzgeç konuşmasında 1999 Marmara Depreminin toplumsal psikolojiyi derinden etkilediğini, ülke için milat kabul edildiğini belirterek, "ölümün ve unutuşun kolay ülkesi olmaya devam edecek miyiz?" diye sordu?
İMO Kocaeli Şubesinde 16 Ağustos 2013 tarihinde gerçekleştirilen basın toplantısına İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç ile birlikte İMO Yönetim Kurulu Üyeleri, İMO Kocaeli Şube Başkanı Aykut Bozkurt katıldı.
Yüzgeç, 1999 depremlerinin nitelikli ve güvenli yapı üretimi sorununu, yapı üretim süreci bileşenlerinin görev sorumluluklarını, yapı denetimiyle ilgili mevzuat tartışmasını gündeme taşıdığına dikkat çekerek başladığı konuşmasında, deprem önlemlerinden, deprem sırasında ve sonrasında neler yapılması gerektiğine dair pek çok sorunun varlığını hissettirdiğini ifade etti.
Yüzgeç, "Deprem gerçeği ve deprem önlemleri bağlamında toplumsal yaşam sorgulandı, yapı güvenliğinin sağlanmasından afet sonrası örgütlenmeye, deprem bilincinin oluşturulmasından mevzuata kadar geniş yelpazeye yayılmış konularda hissedilir kırılmalara sebebiyet verdi, mevcut durumun iç açıcı olmadığı mutabakat noktası olarak kabul gördü. Depremler asli sorunun sağlıksız ve kaçak yapılaşma, mühendislik hizmeti almadan yapı üretilmesi, yapı üretim sürecinin denetlenmemesi olduğunu açığa çıkardı, dolayısıyla da tartışma yapı denetim kavramı üzerine yoğunlaştı." dedi.
"Depremler kader midir?" diye soran Yüzgeç, " Türkiye`nin bir deprem ülkesi olduğunu, topraklarının ve nüfusunun büyük bir bölümünün deprem tehlikesi altında bulunduğunu, Anadolu coğrafyasında 1900`lü yılların başından günümüze otuza yakın büyük ölçekli deprem meydana geldiğini ve resmi kayıtlara göre 100 bin civarında insanın hayatını kaybettiğini ifade etti.
Depremin özellikle yapı üretimi ve denetiminin sorunlu olduğunu ortaya çıkardığını kaydeden Yüzgeç, "Depremler yapı denetiminin önemini görünür kılmış, asıl soruna ve çözüme işaret etmiştir. Yapı denetimi güvenli, sağlıklı, yaşanabilir yapı üretimin olmazsa olmazıdır. Yapı denetiminin sahip olduğu önem, ülkemiz topraklarının değişik düzeylerde depremselliği ile görünür olmaktadır ki, denetim eksikliğinin veya sistemdeki zafiyetin doğurduğu sonuçlar kamuoyunun malumudur. Yapı denetimi, yapı üretim sürecinin başat sorunu olarak ülke gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Yapı denetimi ne salt güvenli yapı üretimidir ne de doğal afetlerle sınırlıdır." şeklinde konuştu.
Yapı denetimi süreciyle ilgili Meslek Odalarının rolüne de değinen Yüzgeç, TMMOB ve bağlı Odalarının, yapı denetiminin önemine işaret etmekle kalmadığını, meslektaşlar tarafından gerçekleştirilen mesleki faaliyetlerin de denetlenmesi konusu üzerinde hassasiyetle durduğunu, mesleğin gelişmesi, mesleki niteliğin artırılması, meslektaşların belgelendirilmesi doğrultusunda girişimlerde bulunduğunu sözlerine ekledi. Bu konuyla bağlantılı olarak nitelikli yapı üretiminde Meslek Odalarının önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Taner Yüzgeç bu önemi şu sözlerle dile getirdi: "Meslek Odaları; toplumsal sorumluluğu gereği mesleki uygulamaların niteliğini yükseltmek amacıyla üyelerinin sicilini tutmakta, üyeler tarafından gerçekleştirilen mesleki faaliyetleri kayıt altında bulundurmakta, bir mühendisin iş yapabilme kapasitesini gözetmekte yapı üretim sürecinin kanayan yarası olarak kabul edilen "imzacılığın" önüne geçmeye, üyelerinin ayıplı, kusurlu iş yapmasını önlemeye, sahte mühendisliğin önünü alınmaya çalışmaktadır."
Konuşmasında kentsel dönüşüm projelerine de değinen İMO Yönetim Kurulu Başkanı, ülkemizde yaklaşık yirmi milyon yapı bulunduğunu, mevcut binaların % 67`sinin ruhsatsız, % 60`ının 20 yaşından büyük olduğunu, bu verilerin kentsel dönüşüm projelerinin kamuoyu nezdinde meşruluğunu ve kabul edilebilirliğini sağladığını vurguladı. Siyasi iktidarın deprem önlemeleri adı altında kentsel dönüşüm projelerini tek çözüm yolu olarak görmesini eleştirdi. Kamu binalarının mevcut durumunu da sorgulayan Yüzgeç, "Okullar, yurtlar, kreşler, hastaneler ve benzeri kamu binalarının durumu nedir? Kaç binanın güçlendirilmesi, kaç binanın yıkılıp yapılması gerekmektedir? Şimdiye kadar kaç binada bu işlemler gerçekleştirilmiştir? Bu yıl da çocuklarımız, kendileri açısından hayati tehlike içeren binalarda mı eğitim görecektir" diye sordu.
Basın toplantısının sonunda meslek odalarının yetkilerinin elinden alındığını hatırlatan Yüzgeç bu konuyla ilgili şöyle konuştu : "Anayasa`nın 135. maddesine göre kurulmuş, toplumsal yarar ilkesinden ayrılmayan, mesleki alanlarına giren konularda kamu adına siyasi iktidarların uygulamalarını denetleyen meslek odalarının yetkilerinin elinden alınması, mesleki denetimin devre dışı bırakılması Türkiye`nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini görmemektir. Bugün siyasi iktidar, göz göre göre yapı denetimini zafiyete uğratmaktadır. Eğer bunun önüne geçilemezse, ne vatandaşlarımızın deprem tehlikesine karşı aldığı sınırlı önlemler tehlikeyi bertaraf edecek ne de meslek odalarının mesleki denetim yapma noktasında sergilediği ısrarcı tutum sonucu değiştirecektir. İnşaat Mühendisleri Odası, 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümünde, "unutuşun ve ölümün kolay ülkesi" olmaktan hızla uzaklaşıp, yaşamın ve insan hayatının savunulduğu bir ülke yaratılması çağrısında bulunmaktadır."
Basın açıklamasının tam metnine ulaşmak için tıklayınız.