Taner Yüzgeç Bağımsız dergisinin sorularını yanıtladı
İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, Bağımsız dergisinin TMMOB yetkilerini kısıtlayan Torba Yasa ile ilgili sorularını yanıtladı.
Taner Yüzgeç`in sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Gezi olayları sonrasına denk gelen yeni yasal sınırlama ile ilgili değerlendirmeniz nedir. AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik`in, yasalarla verilmiş haklarını almadıklarını ileri sürerek, Odaları `vize` vermekle suçlaması ve `ağalık` kurmakla suçlamasına vereceğiniz yanıtlar nedir?
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, bu hükümetin siyasi üslup ve tarzı ya hakaret, ya iftira yada tehdit içerir bir çizgidedir. Sadece bize değil kendilerini eleştiren tüm kurum ve örgütlere karşı davranışları böyledir. Dolayısıyla Sayın Bakanın "ağalık" lafı da saçma bir iftiradan öteye gidememektedir.
Örneğin İnşaat Mühendisleri Odasının Türkiye genelindeki şube yöneticileri, temsilcileri, merkez yöneticileri, yani seçilmiş organlarının hiç birisi Oda`dan herhangi bir ücret almamaktadır. Odamızda hiçbir yönetici profesyonel olarak çalışmaz tamamı amatördür. Bu durum TMMOB`nde de böyledir. Odamız genel kurullarında seçilmiş her düşünceden yönetici, işinden, ailesinden, sosyal yaşantısından çaldığı zamanı ve emeği, mesleği ve meslektaşı için karşılık beklemeksizin odamıza harcamaktadır. Kaldı ki bu kurumların kaynakları kısıtlıdır. Özellikle son yıllarda gelirlerine büyük tırpanlar vurulmuştur. Odaların kaynaklarının kurutularak faaliyetlerinin durdurulacağı varsayılmaktadır. Gerek söylemlerindeki gerekse eylemlerindeki saldırgan tutumlarının sebebi ise heveslerinin kursaklarında kalmasındandır. Üyelerimiz her zamankinden daha çok örgütlerine sahip çıkmaktadır.
Hükümet sözcüsünün yasal haklarımıza dokunulmadığı yönündeki beyanı doğru değildir.
Yapılan bu değişiklikle, Anayasa`nın ve 6235 sayılı Yasanın açık hükmü ile Meslek Odalarına verilen yetkiler, 3194 sayılı İmar Kanunu`nun 8. maddesine sıkıştırılmış bir bentle yok sayılmaktadır.
TMMOB ve bağlı Odaları ilgili değişiklik nedeniyle, meslektaşlarının gerçekleştirdiği projeler üzerindeki mesleki denetimi yapamayacak, idarenin faaliyetlerini kamu adına denetleyemeyecek, yine idarenin toplumsal yarar ilkesiyle çelişen uygulamalarını denetime tabi tutamayacaktır.
Mesleki denetim gerçekleştirilmesinin, Meslek Odalarının meslektaşlarının faaliyetlerini denetlemesinin, kamu güvenliği ve güvenli yapı üretimi bağlamında olumlu sonuçlar doğurduğu bilinmektedir. Türkiye bir deprem ülkesidir; depreme dayanıklı, nitelikli yapı üretilmesi vatandaşların talebi olduğu gibi meslektaşlarımızın da görevidir.
Mesleki denetimin kaldırılması; nitelikli yapı üretmekle sorumlu proje müellifi meslektaşlarımız ile nitelikli yapı talebinde bulunan vatandaş arasındaki ilişkiyle anlamına kavuşan yapı üretim süreci, her iki muhatabın da mağduriyetine yol açacaktır. Haksız rekabet derinleşecek, imzacı veya sahte mühendisler çoğalacak, etüd ve proje hizmetlerini maliyet artışı olarak değerlendiren ve kar hırsıyla her türlü denetimden imtina eden vasıfsız müteahhitlerin önü açılacaktır.
9 Temmuz 2013 gecesi başta TMMOB olmak üzere hiçbir kurumdan görüş almaksızın, baskın yapar gibi kamuoyunun bilgisinden kaçırarak mühendislik-mimarlık alanına müdahale eden bu yasanın çıkarılması, çağdaş siyaset anlayışına sığmayacağı gibi, bu yasayı çıkaranların da savunamayacakları bir iş yaptıklarının bilinciyle hareket ettiklerini göstermektedir.
Yetkilerinizin Bakanlığa devredilmesi, bundan sonraki süreçte sizin Oda olarak çalışmalarınızı nasıl etkileyecek?
Çalışmalarımız etkilenmeyecek. Çünkü çıkardıkları bu kanun, zaten bir buçuk yıldan buyana fiilen uyguladıklarının yasal halidir. Yani çıkardıkları yönetmelik ve genelgelerle mesleki denetimi engellemeye çalışmışlardır. Bazı yatırımcılar, mal sahipleri, yerel yönetimler ve üyelerimizin sağlıklı yapılaşma ve nitelikli mühendislik-mimarlık hizmetleri için gösterdikleri hassasiyet ve bilinç, kamu sorumluluğunu üzerinde taşıyan hükümet çevrelerinden daha fazla olduğu için sürecin daha da geriye gideceğini düşünmüyoruz.
Başbakanın açıkladığı projelerin hepsiyle ilgili pek çok sorun çıkması hatta skandal denebilecek belgelerin basında yer almasını da dikkate aldığınızda, Odaların bu noktadaki işlevi yeni yasayla nasıl değişmiş oldu?
Başbakanın fantezilerinin gerçekleştirilmesi için yerel yönetimler devre dışı bırakılmış durumdadır ve tamamen merkezi idareler tarafından hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bunlar yapılırken de, ne doğru dürüst etüt çalışmaları, ÇED raporları çıkarılmış, ne imar konumları belirlenmiş, nede projeleri hazırlanmıştır. İhalesi yapılıp inşaatına başlanan 3. Köprü ve Bağlantı yollarında iş esnasında değişiklik yapmaları bunun somut örneğidir. Bir başka örnek Topçu Kışlasıdır. Topçu Kışlasını önce AVM, sonra Rezidans, daha sonra da Müze olarak lanse ettiler. Yani "biz oraya bir bina dikelim de fonksiyonunun çok da önemi yok" dediler.
Bu türlü fanteziler daha önce belirttiğim gibi merkezi olarak planlanıp uygulanmaktadır. Dolayısıyla tüm denetimlerin dışındadır. İmar kanunundaki değişiklikler telif hakları açısından önlerindeki engelleri kaldırırken asıl olarak ülkedeki genel imar düzenin daha kuralsız ve denetimsiz olmasına vesile olacaktır.
Bu dönemde özellikle Odanızın gündeminde olan bir Hükümet projesi var mıydı?
Birimlerimiz, Kentsel Dönüşümden HES`lere, ulaştırma yatırımlarından, enerji yatırımlarından imar faaliyetlerine kadar tüm projelerini takip etmeye çalışıyoruz. Uygun olmayan tüm yatırımlarına karşı bazen doğrudan bazen diğer Odalarla birlikte hukuki zeminde kamunun çıkarlarını korumaya çalışıyoruz. Değerlendirmelerimizi, yayınlarımızla, açıklamalarımızla, etkinliklerimizle kamuoyuyla paylaşmaya çalışıyoruz. İşte bu yüzdendir ki TMMOB olarak iktidarın ve çıkar çevrelerinin hedef tahtası haline gelmiş durumdayız.
Bu yeni döneme ilişkin çalışma planınız nasıl olacak? Gündeminizde bir eylem takvimi var mı?
Öncelikle ifade etmek gerekirse yeni dönemde halkımızın ve üyelerimizin Odalara daha çok sahip çıkacağına ilişkin inancımız tamdır. Dolayısıyla, gerek çıkardıkları son yasa ve önceki sorunuzda belirttiğim uygulamalarına karşı, gerekse de demokrasi için mücadelemiz daha da büyüyerek kesintisiz olarak sürecektir.
Bu yetki alanınıza girer mi bilmiyorum ama, bir STK olarak yakından ilgilendirdiğini düşünüyorum. Gerek Gezi olayları sırasında Taksim`de, gerekse Antakya`da protestolar sırasında elektrikleri kesiyorlar. Bunun anlamı nedir, yasal mıdır ve böyle bir yetki kullanılabilir mi?
İktidar, haklarını savunan ve demokrasi talebinde bulunan eylem ve etkinliklere karşı savaş halinde bile uygulanmayacak yöntemlere başvurmaktadır. Tam bir suç şebekesi gibi davranmaktadır. Bu pervasızlıklarının, kısa bir gelecek dahilinde hesabının sorulacağı kaçınılmazdır.