Başbakana çağrımızdır: Toplumsal çatışmayı körükleyen dili terk edin

İMO Yönetim Kurulu, Taksim Gezi Parkı merkezli başlayan ve devam eden olaylarla ilgili 11 Haziran 2013 tarihinde bir açıklama yaptı. Açıklamanın tam metni  şöyle:

 

Başbakana çağrımızdır:

Toplumsal çatışmayı körükleyen dili terk edin 

Taksim Gezi Parkı`na AVM yapılma kararıyla İstanbul`da başlayan olaylar tüm ülkeye yayıldı. Yeşile, yaşadığı kente, kentsel kimliğe sahip çıkan insanların yaktığı ateş bütün bir ülkeyi sardı.  Her yaştan ve her toplumsal, siyasal kesimden kadınlar, erkekler, gençler, çocuklar, aydınlar, sanatçılar demokratik haklarını kullanarak tepkilerini görünür kılmak için sokaklara çıktı. Tepki, Taksim Gezi Parkı sınırlarını aşarak, insanların yaşam tarzına müdahaleye varan anti demokratik uygulamalara yöneldi ve hükümetin istifa etmesi yönündeki talep gösterilerin odağına oturdu.

Demokratik haklarını kullanan insanlara karşı polisin akıl dışı kör şiddet uygulamaya başlaması olayları çığırından çıkarmaya yetti. Bir grup çevre duyarlısı merkezli başlayan olaylar, milyonları kapsayan bir kitle hareketi yarattı ki bu aynı zamanda polis şiddetinin daha da sertleşmesi sonucunu doğurdu.

Hemen bütün kentlerin merkezleri, kenar mahalleleri yakın tarihte görülmeyen bir direnişe ve polis şiddetine tanık oldu. Biri polis olmak üzere yaşamını yitiren üç insan, yüzlerce yaralı, yüzlerce gözaltı, ilgili ilgisiz biber gazına maruz kalan kitleler… On günlük olayların bilançosu böyle özetlenebilir.

Gezi Parkı tartışmasıyla başlayan süreç açığa çıkartmıştır ki demokrasi ülkemizin yapısal bir sorunudur; çözümü için köklü bir değişim-dönüşüme, içselleştirme-özümseme sürecine ihtiyaç bulunmaktadır. Hiçbir iktidarın kendiliğinden demokrasiyi içselleştiremeyeceği gerçeği, son 12 gündür ülke sokaklarının öğreticiliğine,  yol göstericiliğine işaret etmektedir. Anlaşılmıştır ki demokrasi, çoğunluğun hüküm sürdüğü bir işleyişi değildir; çoğulculuğun, farklılıklara tahammülün, farklı görüş ve düşünceleri anlamanın, onlara ifade edilebilme ve uygulanma olanağı sağlamanın garantisidir. Cumhurbaşkanı Gül`ün, "Demokrasi sadece seçim demek değildir" şeklindeki yaklaşımıyla bu "garanti" görünür hale gelmiş, ancak yine Başbakanın sert, uzlaşmaz, kışkırtıcı tutumu nedeniyle yeterince etkili olamamıştır.  Hatta Başbakanın Ankara`da gerçekleştirdiği mitinglerde yaptığı konuşmalarda manipülasyonlara yer vermesi, "göstericilerin bayrak yaktığı, camide içki içtiği, türbanlı kadınlara saldırdığı" şeklinde doğru olmayan olayları öne çıkarması gerilimi daha da artırmış, böylelikle kitlesel çatışmalara sebebiyet verecek tehlikeli bir yol açılmıştır. Başbakan yurtdışı gezisi sırasında sarf ettiği "Şu anda bizim evlerinde zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50`si var" şeklinde sözlerinin nasıl bir tehdit ve tehlike içerdiğini fark edememiş olacak ki aynı söylemi doğru olmayan bilgilerle devam ettirmektedir. 

İnşaat Mühendisleri Odası olarak birkaç noktaya dikkat çekmek istiyoruz: Yıllardır ve her konuda, ötekileştiren, yok sayan, aşağılayan, hakaret eden, ayrıştıran, "oldubitti"ye getiren, gerilim üreten politika ve uygulamalar toplumu patlama noktasına getirmiştir. Üstüne üstlük, ülkemiz gibi çok kültürlü, çok dilli, çok dinli,  çok mezhepli bir coğrafyada din ve mezhep referanslı toplumsal yaşama ve yaşam tarzına yapılan müdahale, bardağı taşıran son damla olmuştur.

Taksim Gezi Parkı da dahil olmak üzere Taksim`e her ne planlanıyorsa, kamuoyuna açıklanmalıdır. Başbakan, Bakanlar, Belediye Başkanı Taksim Gezi Parkı ile ilgili farklı projelerden dem vurmaktadır. Hatta Başbakan her konuşmasında Gezi Parkı için ayrı bir projenden söz etmektedir. Konuyla ilgili tam bir bilgi kirliği ve çelişkili açıklamalar mevcuttur. Halkın aklıyla ve hafızasıyla bu kadar alay edilmemelidir.

Başbakan antidemokratik tutumunu ve ısrarını terk etmelidir; niyeti her neyse, bundan ülkenin, toplumun tarifi mümkün olmayan oranda zarar göreceği bilinmelidir. Demokratik ve barışçıl gösteriler Anayasal bir haktır; gösterilere müdahale edilmesi, şiddet uygulanması acilen bırakılmalı, halka karşı şiddet uygulayan görevliler hakkında soruşturma açılmalıdır. Başbakan, oy oranları üzerinden ülkeyi ayrıştıran yaklaşımını, ötekileştirici söylemini terk etmelidir.

İnşaat Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu